2. Bölüm

14 1 0
                                    

Kendi evimden uzak olan her yer benim için yeni, ferah bir nefes demek oluyordu. Kuralların olmadığı, her hareketimin doğruluğunun yanlışlığının  sorgulanmadigi her yere evim gözüyle bakmaya başlamıştım. Okul onlardan biri değildi. Çünkü orada da kurallar vardı ve ben sürekli izleniyormusum gibi hissediyordum. Kendimi olduğumdan daha içe kapanık ve savunmasız hissediyordum. Buna rağmen mahalleden olan arkadaşlarımla olan ilişkim sayesinde okula zorla değil severek geliyordum.

Bugün Seyhan'ın artık okula döneceğini umarak daha da istekli girdim okulun kapısından. Her zaman yanımda oturmasını istemiştim ama bir türlü denk gelememistik. Benim arka sıramda oturuyordu ve onun arkamda olduğunu bilmek bana güven ve huzur veriyordu.

Okul kuralları gereği, kizlar saçlarını daima toplu tutmak zorundaydı. Bu saçma kuralı hiçbir zaman sindiremedim. Ama sonuçta bu bir kuraldı ve uymak zorundaydık. Bugün Seyhan'ın okula dönüşüne özel en beğendiğim ve her zaman takmadigim kocaman taşları olan gösterişli tokami takmıştım. Üzerimde yine okulun mecburi tuttuğu yeşil ve sarı renkli bir üniforma vardı.

Sınıfa girdiğimde onu göreceğimi bildiğim için heyecandan ellerim terlemeye ve kalbim hızla atmaya başladı. Ders saatinin yaklaşmasından dolayı koridor öğrenci seslerinin ugultusuyla doluydu ve bu başımın dönmesine sebep oluyordu.

Uzun koridor iç karartıcı bir karanlığa sahipti. Öğrencilerin, okulda kalmasını istedikleri kitap ve defterlerini koymak için kullandıkları dolapları açıp  kapatırken çıkardıkları ses, koridora daha da karanlık bir hava katıyordu. Karşıdan gelen Matematik öğretmenini gördüğümde ondan önce sınıfa girebilmek için adımlarımı hizlandirdim. Bu da kurallardan biriydi. Derse öğretmenden sonra girmek yasakti.

İçeri girdiğim sırada küçük bir şok yaşadım. Beklediğim gibi Seyhan gelmişti. Ama arkamdaki sırada oturmak yerine benim siramdaydi. Olduğum yerde birkaç saniye kalakaldıktan sonra kapı tarafında en ön sırada oturan ipeğin sözleriyle kendime geldim.

Yanındakine yönelip benim duyabilecegim şekilde, "aha, geldi yine suratsız" dedi. Ona ifadesiz bir bakış attigimda dikkatimi çeken tek şey yamuk kesilmiş turuncu kahkulleri oldu. Matematik ogretmeninin sınıfa girip, "lütfen herkes sırasına geçsin" uyarısı ile birlikte sorgusuz sualsiz ve birazda çekimser bir ifade ile Seyhan'ın yanına, yani aslında benim olan sıraya oturdum.

Sanki her gün yanımda oturuyormuş gibi sıradan bir şekilde, "iyilesmene sevindim" dedim ve bana bakan gözlerinin gulumsedigini farkedip yüzüme belli etmek istemediğim utangaç bir gülümseme yerleştirerek çantamdan kitap ve defterimi çıkardım. Daha önce bunu deneyimlemedigim için böyle olacağını düşünmemiştim ama o yanımdayken nasıl derse odaklanıp yazı yazacaktım bilmiyordum.

Öğretmen çoktan tahtaya birşeyler yazmaya başlamıştı. Sınıf sessiz ve derse odaklanmış görünüyordu. Seyhan, sessiz bir şekilde bana doğru egildi ve, "notlarini vereceğini söylemiştin, yanına oturarak seni rahatsız etmemisimdir umarım" diye sordu. O an yapabildiğim tek şey "hayır" anlamında kafamı sallamak oldu. Çünkü derste konuşmak yasaktı. Bu bir kuraldı ve ben kurallara uymak zorundaydım.

******
Teneffüs zilinin çalmasıyla Aytenin yanıma koşması bir oldu. Karşı sınıfımda olduğu için daha çok teneffüs aralarında gorusebiliyorduk ama benim için zaten önemli olan teneffüs aralarıydi. Derstte yaptığım tek şey dersi dinlemek olmalıydı.

Onu görür görmez dün bana attığı mesajlar bir anda aklıma geldi. Caner ile olan ilişkisinin ne ara bu noktaya geldiğini merak ediyordum.

"Bahçeye inelim mi? Orası konuşmak için daha rahat olur." dedi sınıfta sevmediği birkaç kişiye dik dik bakarak. O da benim gibi ipekten ve arkadaşlarından hoslanmiyordu. "Olur" diye cevapladım ve kol kola bahçeye indik.

KARŞI KOMŞU Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin