Ben büyüyordum. Büyüdükce farkediyordum. İnsanın umutları arttıkça tutunduğu dallarda artıyordu. Artık boş yaşamıyordum. Önceleri yaptığım tek şey günü bir şekilde bitirebilmekti. Daha az azar daha az ceza ve daha az kirginlikla...
Ama sonra farkettim ki, artık tek amacım günü bitirmek değildi. Artık uğruna savaşmayı göze aldigim biri vardı. Aslında o biri hep vardi ama onu paylasamayacagimi anladığım gün savaşmaya karar vermiştim. Savaşarak güçlü ve cesaretli olmayı öğreniyordum. Sonra anladım ki, yaşamak için bir amaç gerekliydi. Uğruna değecek biri ya da birşey için savaşmak gerekti.
Bazen savasmayı öğrenmek için derin yaralar almak gerekse de sonra o yaraları sarıp iyileştirecek gücü önce kendinde bulmalıydı insan. Kendi yaralarini kendileri sarabilenlerdi asıl güçlü olanlar. Bu grubun dışında kalanlar ise güçlü olanın gölgesinde kalanlardı.
O gün sınıftan büyük bir galibiyetle çıkmış olmanın verdiği güç, bir daha kaybetmek istemedigim bir heyecana dönüşmüştü. Kendimi ilk kez bu kadar iyi hissediyordum. Çıktığım bir yol vardı ve ben bu yolda kendime bir şeyler katabiliyor olmanın tadını almıştım. Kendimi her geçen dakika daha da güçlü hissediyordum. Basarabilmek için, önce başarmayı istediğim şey uğruna savasmaliydim.
****
"Geç kaldın" dedi annem. Salondaki masaya oturmuş boş boş önündeki surahiye bakıyordu. Sesinde ne bir tehdit ne de bir sorgulama vardı. Sadece öylesine söylenmiş bir sözdü sanki.Onun için endişelensem de bu ilk değildi. Annem dedemin geleceğini duyduğu her dönem bu halde oluyordu. Tek fark eskiden küçük olduğum için bu kadar fark edemiyordum ondaki değişimi. Şimdi anlıyordum. Annem dedemle olan ilişkisi yüzünden böyleydi. Onu sevmediği için...
Benimse anlayamadigim şey, annemin dedem gibi birini nasıl sevemedigiydi. İlk kez bu kadar çok merak ediyordum aralarındaki ilişkiyi. Ve belki de ilk kez dedemin gelişine duydugum heyecanın yerini aralarındaki ilişkinin sırrını cozmek almıştı. Hala bir yolunu bulmuş olmasam da mutlaka ogrenecektim neden böyle olduklarını. Artik bir şeyler için cabalamaktan büyük bir mutluluk duyuyordum ne de olsa...
"Aa, özür dilerim. Saatin farkındayım ama..."
"Yemek yaptım, ısıt ye" dedi geç kalmama neden olan şeyin ne olduğunu umursamadan sözümü keserek. Şaşkındım. Ama o an tuhaf bir duygu hissettim. "Özgürlük" Vücuduma, yumuşakça vuran bir rüzgarın esintisi ulaştı. O ferahlama hissi ile gözlerim ağır ağır açılıp kapanıyordu. Hayatımdan haberi olmayan biri buna özgürlük dediğimi duysa gulebilirdi ama bu yaşına kadar her hareketi sorgulanmis ve her yanlışı cezaya tabi olmuş birisi için bu tam bir özgürlüktü. Eve geç gelme nedenim sorgulanmamisti ve bu yüzden bir ceza almayacaktım.
Bugün okulda yaşanılanlardan sonra bir an önce yarın olsun istiyordum. Seyhan'ı yeniden görmek onunla yeniden konuşmak için can atıyordum. Onunla olan son konuşmamız aklıma geldikçe içimde mevsim bahar oluyordu. Ama kendime şunu da hatırlatmayı ihmal etmiyordum. Evet, bugün ben kazanmıştım fakat yarın kazanan Sinem olabilirdi. Günün kazananı o olduğunda asla moralimi bozmayacak ve pes etmeyecektim. Şimdilik yalnızca birbirimizden sayı topluyorduk. Sayıları diğerinden fazla olan galibiyeti kazanacaktı. Bu kolay bir yarış olmayacaktı.
Artık kendimi eskisinden daha güçlü hissediyordum. Bir kez bile olsa başarabilmiş olmanın verdiği güçtü bu. Bunu Seyhan'ın gozlerinde görmüştüm. Bana söylediklerinde, sözleriyle hissettirdiklerinde gizliydi benim başarım. İşte bugün benim gücüm buradan geliyordu. Yapabileceğime olan inancımin doğduğu yer tam olarak Seyhan'ın bana karşı olan düşünceleriydi. Bana onun için değerli olduğumu söylediğinde bunun yalnızca dersler ile ilgili olmadığını da söylemişti. Bu benim için onun ağzından duyabilecegim en güzel şeylerden biriydi. Onu çok seviyordum. Her geçen gün her geçen dakika artarak devam ediyordu ona olan bağlılığım.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARŞI KOMŞU
General FictionBöyle şeyleri yalnızca filmlerde görmüştüm. Böyle bir şeye kalkışmam tamamen dün tesadüfen gördüğüm bir şey yüzündendi. Yoksa, evimin karsisina yeni taşınan bir aileyi merak edip gözetlemek gibi bir huyum asla olmadı.