12. Bölüm

2 0 0
                                    

Sınıfa girer girmez onları o halde görünce zihnim gördüklerini anlamlandirmak zorundaymis gibi bir süre onları izledim. Evet, gördüklerim gerçeğin ta kendisiydi.

Sinem huzurla açılıp kapanan gözleriyle anlatiyordu sanki zaferini. Ama canımı acıtan o değildi. Aynı huzurun izleri Seyhan'ın gözlerinde de vardı. Bir süre onları izledikten sonra, o gün o sınıfta bulunmak istemediğimi farkettim. Ne sınıfa girmeye, ne de onların yüzlerine bakmaya cesaretim yoktu. Bunun yanı sıra, bugün bu savaş yerini terk edip eve dönersem yeniden dibe batacagimi da biliyordum.

Dönersem anneme ne derim diye düşünmüyordum. Hastayim izin aldım dediğimde sorgulayacak psikolojide değildi hala. Dedem gelmeden haberi yetmişti özgür olmama. 

Seyhan'a karşı Sinemin varlığı ile percinlenen bağlılığım gün geçtikçe öyle çok artıyordu ki, yeni yeni filizlenen cesaretim eğer bugün onları böylece bırakıp gidersem bir daha geri gelmeyecekmis gibi hissettim. Sinem'e bu fırsatı verirsem eğer, kendime verdiğim tüm sözlere ihanet kendime de saygısızlık etmiş olacaktım. Ne olursa olsun güçlü olacağıma, o gün Sinem benden üstün de olsa pes etmeyeceğime dair verdiğim söze sadık kalarak sirama doğru ilerledim.

İkisine de bakmamaya çalışarak yürürken beni gördüğü anda Seyhan'ın Sinemden uzaklaştığını farkettim. Yanlış bir şey yapmış gibi bir anda dogrulmustu. Yine de hiçbir şey söylemeden sirama geçtim ve her zaman yaptığım gibi öğretmenin gelmesini bekledim. O an ben ne kadar huzursuzsam arkamda da en az o kadar huzursuz bir hava vardı.

Dün başkaydı bugün başka... İçim, sessizliğime meydan okur gibi çığlık çığlığa bağırıp, dovunurken dışım güçlü görünmeye çalışıp olanları ve onları yok saymaya çalışıyordu. Zordu. Benim gibi zayıf biri için güçlü olmaya çalışmak hele ki konu Seyhan ise çok daha zordu.

Seyhan da bu duruma bozulduğumu anlamış olacaktı ki bana birşeyler soyleme cesaretini gösteremedi. Zaten bu halde dönüp ona cevap verebilecek durumda olmadığım için konusmamasina sevinmiştim.

"Sessizliği sağlayın" dedi öğretmen ve ders başladı. Öğretmen konuşana kadar onun geldiğini bile farketmemistim. Bundan sonra nasıl bir adım atmam gerektiği konusu kafamı bir anda meşgul etmeye başladı. Bu şekilde ilerleyemeyecegimin farkındaydım. Belki de Ayten kadar cesur davranıp Seyhan'a zaten anladığını düşündüğüm duygularımdan bahsetmeliydim. Aklıma Ayten gelince yeniden Caner'e karşı kinle doldum ve biraz önce gördüğüm manzaranın sinirini ona küfürler yağdırarak yatıştırmaya calistim.

Zihnim tüm bu düşüncelerle boğuşurken telefonum çantamın içinde titredigini duydum. Ama o anda öğretmen sıra aralarinda dolaşıp ders anlattığı için uygun zamanı beklemeye başladım. Mesajın kimden geldiğini merak ediyordum. Bu sıralar derslere karşı olan odagim o kadar kötüydü ki öğretmen tesadüfen dönüp bir şey sorsa ne anlattığından bile haberim olmadığı için muhtemelen cevap veremezdim.

Öğretmenin yüzünü tahtaya doğru dönmesini fırsat bilerek telefonu aldım. Ancak bir anda yeniden benim olduğum tarafa doğru yürüyünce hızlıca telefonu yerine koydum. O sırada mesajı gönderenin Seyhan olduğunu görmüştüm. Ne yazdığıni okuyamamış olmak beni çıldırtıyordu. Telefonu yeniden alabilmek için uygun zamanı kollamaya başladım. İlginç bir şekilde bana yardım eden kişi sınıfta hiç anlasamadigim İpek olmustu. Derslerle uzaktan yakından ilgisi olmamasına rağmen öğretmeni yanına çağırıp bir şey sorduğu sırada telefonu aldım ve hızlıca mesajı okudum.

"Ders arasında bahçedeki banklarin orada buluşalım."

Beni gördüğünde Sinemden uzaklaşması, onunla konusmadigim zaman bundan rahatsızlık duyması ve şimdi de bu mesajı yazmasi aslında az da olsa yol katettigimiz anlamına geliyordu. Bana karşı hiç bir sey hissetmeyen biri tüm bunları yapmazdı diye düşünüp durdum tüm ders boyunca. Ve bugünün tüm olumsuzluklarina rağmen onunla biraz sonra onun da isteğiyle aşağıda buluşacak olmak içimde yine mevsimi bahar yaptı.

KARŞI KOMŞU Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin