0.2

2.2K 136 96
                                    

Başlama tarihlerinizi yazın yada yorum bırakın lütfen.

Yaklaşık on dakikadır dolabın başında dikiliyordum. Son ana kadar giyecek bir şey bulurum diyor, o an gelince de böyle oluyordu. Basit bir mimarlık bürosunda çalıştığım için genel olarak kıyafetlerim iş temalıydı, resmi yada sıradan duruyordu. Oflayarak pes ettim ve kendimi sırtüstü yatağa bıraktım. Zaten hevesim yoktu, şimdi ise bir de bu çıkmıştı. Yuta ile yaklaşık dört senedir arkadaştık. Bu işe ilk başladığımda o çoktandır büroda çalışıyordu. O zamandan beri çok yakın bir bağ kurmuştuk, sayılı arkadaşlarımdan bir tanesiydi. Neredeyse hiç kız arkadaşım yoktu. Üniversiteden mezun olunca bağlarımız kopmuş, tüm arkadaş çevrem yerini iş çevreme bırakmıştı. Öyle ki, büroda çalışan iki kadından biriydim. Diğeri ise, hizmetlimizdi ve yaşça annem gibiydi. Yani arkadaşlarımın hepsinin erkek olması pek de şaşırılacak bir şey sayılmazdı. Şikayetçi değildim, hatta daha rahattım. Ancak bu gibi zamanlarda, bir koşu gelip bana kıyafet ayarlayacak bir kız arkadaşımın olmaması canımı sıkıyordu. Telefonumun kısık melodisi odada yankılandığında, zar zor dikleşerek elime aldım. 

"Ne var?"

"Ne güzel açıyorsun telefonu."

"Ha, ha ve ha. İşim gücüm var, Jaehyun."

"Akşamı diyorsun, anladım."

"Sen neden aramıştın?"

"Canım sıkıldı, Ten de ortada yok."

Nefes verdim. 

"Benimde. Tanrı aşkına giyecek bir şeyim yok ve alışverişe çıkmak istemiyorum."

"Yardım alabileceğin biri?"

Olumsuzca mırıldandım.

"O zaman bekle geliyorum."

"Ne?"

"Bekle."

Suratıma kapatılan telefona iki üç saniye baktıktan sonra yatağa fırlattım. Bu çocuk cidden..Cidden bana ne gibi bir yardımı dokunabilirdi ki? Herhangi bir fikrim olmasa da bu yardıma ihtiyacım olduğunu biliyordum. Bu yüzden sadece salona gidip Jae'yi beklemiştim.

Çok değil, yaklaşık on dakika sonra kapının çalması ile meşgale olduğum telefonu bırakarak kalktım. Kapıyı açtığımda otuz iki dış sırıtan arkadaşıma göz devirerek kenara çekildim. Ellerinde taşıdığı torbaları ancak kendini köşe koltuğuma attığında farkedebilmiştim. Torbalar?

"Bunlar ne?"

Jaehyun dikleşerek doğruldu.

"Önce bana bir su ver bebeğim. Haydi."

Ellerini garsona komut verir gibi çırptığında hemen önümde biten köşe takımının sert yastığını elime geçirerek ona fırlattım. Arkamdan söylenirken salonuma dahil mutfağımdan bir bardak aldım ve dolaptan su çıkardım.

"Eğer şuan beni görüyor olmasaydın kesinlikle içine tükürürdüm."

Yüzünü buruştururken onun aksine kıkırdamıştım. Suyunu ona uzatıp bende kendimi tam karşısına bıraktım. Gözlerim torbalarda gezinirken su bardağını sehpaya bıraktı ve en büyük olanı eline alıp açtı. Kaşlarım anında kalktı, sırıtıyordu.

"Ta da dam, Mr. Jaehyun stilistiniz olarak emrinizde."

Kendimi tutamayıp gülerken yanına giderek torbadan çıkardığı mini lacivert elbiseyi elime aldım. Şaşkındım.

"Lütfen bana birinden dızladığını söyleme."

Sessizlik karşısında felaket yüz ifademle bakışlarımı ona çıkardım. Yüz ifademden dolayı bir kahkaha patlattı.

"Yok be, Hara'dan aldım. İzni var yani, hatta o seçti biraz."

İçim rahatladı, sonuçta Jaehyun'du bu.

"Of cidden."

Hızla boynuna atladım.

"Kız arkadaşlarım yok ama senin gibi bi aptala sahibim. Teşekkür ederim."

Beni kollarından ayırarak role girdi.

"İyilik yapıyoruz ama hâlâ malız."

Yanından geçip diğer poşetleri karıştırdığımda payet elbiseye uygun ışıltılı küpeler, bir çift düz lacivert topuklu ve aynı şekilde bir çanta ile karşılaştım.

"Hara'ya çok çok teşekkür et. Yada boşver ben ederim, hatta yemek falan ısmarlarım."

Gözlerini kısarak beni süzdü.

"Şu işe bak! Kız kaç yıllık arkadaşını yemeğe çıkarmıyor, iki dakikada Hara'yla randevu ayarladı."

Gülerek yanağına sulu bir öpücük bıraktım. Elinin tersi ile öptüğüm yeri sildi.

"Tamam ya, sana da sözüm olsun. Ama şimdi ben hazırlanayım, sizde hazırlanın beni almaya gelirsiniz."

"Ne yani, kovuyor musun beni?"

Yüzüme sinir bozucu olduğunu düşündüğüm bir gülümseme yerleştirdim.

"Evet."

Gözlerini devirdi ve kapıya ilerledi.

"Yedi'de. Eğer saat yediyi bir dakika bile geçerse, tüm bu hazırlığın çöpe gider güzelim."

the wona •taelice•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin