0.8

1.4K 101 39
                                    

Taelice medyadaki gibi bu kurguda.

İki tarafı sümbüllerle dolu yolda ilerlerken önümdeki eve göz gezdirdim. Bayan Min ile iş yapalı yaklaşık iki yıl olmuştu ancak hâlâ ara ara onu ziyaret ediyordum. O benim manevi annem sayılırdı. İlk geldiğimde bu evin hâlini hatırlıyorum da, Bayan Min bana huzuru çağıran bir ev istediğini söylemişti. Öyle ki, bu evin şimdiki hâli akla huzur kelimesini getiriyordu. Çiçeklerle doldurmuş, bahçeye modern salıncaklar yapmıştık.

"Hoşgeldin, kızım."

Bahçede çiçeklerle uğraşırken farketmişti beni. Sıcak gülümsemesine karşılık verdim.

"Hoşbuldum."

Sarı uçuş uçuş elbisesi vardı. Kafasında ise güneşten korunmak için kocaman fötr bir şapka. Elindeki eldivenleri çıkarıp bahçe makasını az ilerdeki tahta masaya bıraktı. Ardından salıncağa oturarak yanını patpatladı. Gittim.

"Saçlarına bayıldım."

Utangaç bir şekilde gülümsedim.

"Teşekkür ederim."

Hafta sonu saçlarımı griye boyamıştım ve pişman değildim, aksine bana yakıştığını düşünüyordum. Üstelik hiçbirşeyi beğenmeyen çok bilmiş arkadaşlarım bile bayılmıştı.

"Sana birşey sorabilir miyim, kızım?"

"Elbette."

Gözlerimi kırpıştırdım, güneş tam tepemdeydi. Bunu fark ederek kafasındaki şapkayı bana geçirdi. Takmak istemesem de ısrarcı olacaktı. Bu yüzden birşey yapmadım.

"Son günlerde seni fazlasıyla yorgun görüyorum. Bir sorun mu var, biliyorsun eğer varsa-"

"Biliyorum, biliyorum."

Vardı. Gerizekalı Kim Vante.

"Var."

Ailemle görüşmüyordum. Ve Bayan Min'i annem gibi görüyordum. Şimdiye kadar zorda kaldığım her an kapısını çalmıştım.

Kaşları çatıldı.

"Ne oldu?"

Vante denilen herif hafta sonu olmasına rağmen beni rahatsız etmişti. Zaten varlığı bile yetiyordu ama bu kadarı da fazlaydı.

"Olayı en başından anlatıyorum. Biraz uzun çünkü."

Başını salladı.

"Bundan bir hafta önce arkadaşlarımla takılmak için bara gittik ve barda bir adam bana kötü bir muamele yaptı. Bende kafasına oradaki şişelerden geçirdim. Adam da bana vurmaya kalktı."

Gözleri dehşetle açıldı.

"Aman Tanrım!"

"Sonra adam tam vuracakken mavi saçlı bir adam elini havada yakaladı ve 'benim mekânımda kadına el kalkmaz' falan dedi, kıro işte."

Rahatlamış görünüyordu, bana vurmadıkları için.

"Aferin o mavi saçlı adama."

Aman ne demezsin.

"Dur, dur asıl olay şimdi başlıyor."

Devam et dercesine kafa salladı.

"İşte sonra, beni yaka paça dışarı attırdı."

"Ne? Mavi saçlı adam mı? Sözümü geri alıyorum, yazıklar olsun ona!"

Kendimi tutamayıp güldüm. Keşke olsa.

the wona •taelice•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin