1.1

1.4K 116 106
                                    

Bölüme geçmeden önce kısa birşey söylemek istedim. Dokuzuncu bölümün içeriğine dair birkaç mesaj aldım, bölümde olanlardan hoşlanmayanlar olmuş. Dikkat ettiyseniz, kitabın profilinde cinsel içerik barındırdığına dair bir imare var. Her türlü küfür, argo, cinsellik barındırıyor ve barındırmaya da devam edecek. Dokuzuncu bölümde Vante'nin faaliyetlerini 'taciz' adı altında algılayanlar da olmuş. Nasıl algıladığınız size kalmış, beni ilgilendirmiyor. Sadece hoşunuza gitmediyse okumazsınız ve böylelikle kimsenin de başı ağrımaz. Zaten kitap bilgilerindeki 'cinsel içerik' uyarısı bu yüzden eklendi. Yani, içerikte herhangi bir değişim yada askıya alınma durumu söz konusu değildir. Okuyabilen var, okuyamayan var. Bu ayrımı yapabilip okumak isteyenlerle kitaba devam edeceğim. Böldüğüm için kusura bakmayın, keyifli okumalar.

Duvardaki saatin tıkırtıları sessiz salonda işitilirken sessizlik nihayet Ten ile bozulmuştu.

"Niye uyanmadı lan bu hâlâ?"

Şu anda salonumda Ten, Jaehyun, Yuta ve ben iki seksen uzanan Vante'nin başında dikiliyorduk. Ha birde Leo, zavallı baygın adamın alnının çatısına kuyruğunu sürtüp duruyordu.

Kafasına vurup onu bayıltınca telaşla bizimkileri aramış, buraya gelmelerini sağlamıştım. Cidden mahcuptum çünkü onları da iş yemeklerinden etmiştim. Zaten Yuta da geldiğinden beri bundan dolayı çok agresifti.

"Nabzını iyi kontrol ettiğinden emin misin? Yaşıyor yani."

Jaehyun tam bir aptalsın, gerçekten.

"Ya sen salak mısın? Ettim diyorum ya, üstelik madem bana güvenmiyorsun boş boş konuşuncaya kadar kalkıp bak."

"Kızım ambulans mıyız biz? Niye bizi çağırdın?"

"Ya cidden, adamı hırsız sandım bayılttım. Ne yapsaydım? Ne ambulansı tanrı aşkına, diyorum ya sadece bayıldı Ten."

"Ya öldüyse? Yemin ederim polislere ambulansı aramadı, ölüme terk etti derim. Şuna bak ya, birde suçuna bizi ortak etmek için buraya çağırdın!"

Ten aramızdaki en salak kişilikti bence, aksi olamazdı çünkü.

"Ulan, eve gelen hırsız zili mi çalar Lalisa?"

Omuz silktim.

"Ne bileyim Jae ya! Sitede son zamanlarda çok olaylar oldu böyle, belki evde biri var mı diye kontrol etmiştir diye düşündüm. Sonra birde terasa atlayıp kapıyı zorlayınca.."

"Emin ol o hırsız senin kadar dahi değildir kankacım."

"Hırsız olsaydım arkama bakmadan kaçardım bu evden."

Jaehyun ve Ten geldiklerinden beri beni azarlarken Yuta'dan çıt çıkmaması ödümü koparıyordu. Patlamaya hazır bir bomba gibiydi, sadece oturduğu köşede stresle bacaklarını sallıyordu.

Salonda bizim dışımızda bir ses duyunca hızla kendimi sesin sahibinin, Vante'nin yattığı koltuğun yanına attım.

"Lalisa?"

Gözleri hala açılmamıştı ve eliyle alnını kaşıyordu. Leo'nun alnına sürtünen kuyruğundan huylanmış olmalıydı. Uzanarak Leo'yu başından aldım ve yere bıraktım. Vante ise biraz daha aynı pozisyonda kaldıktan sonra yavaşça doğrularak gözlerini iyice açtı.

"Şükür, uyandı barzo."

"Ten.."

Gözlerimi pörtletip uyarırcasına söylediğimde görünmez bir fermuar çekti ağzına. Tekrar önüme, Vante'ye döndüm. Kırmızı saçları dağılmış, alnına dökülmüştü. Birkaç saniye daha elini ensesine atıp sıvazladı. Berbat hissediyordum, adamın kafasına vazo geçirip bayıltmıştım. Ama ne yapsaydım yani, evime hırsız gibi girmeye  çalışmasaydı o da. Sahi benim evimi nereden bulmuştu ve burada ne işi vardı? Üstelik teras kapısını nasıl açabilmişti? Eski hırsızlardan falan mıydı?

the wona •taelice•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin