- 18 -

1.3K 90 13
                                    

Merhaba! Sonunda yeni bölüm dediğinizi duyar gibiyim. Ben de böyle olsun istemiyordum fakat elimde olmayan nedenler geliştiğinde bir şey yapamadım. Tamamıyla hikayeden de Wattpad'den de kopmuştum. Hatta bu bölüm daha çok gecikecek gibi gözüküyordu fakat bir okuyucum bana kim olduğumu ve ne yapmam gerektiğini hatırlattı ve ben de uzun bir süre ardından bölüm yazmaya karar verdim. Beni geri döndürdüğü için ona teşekkür ederim. O kim olduğunu biliyor :)

Bu bölüm bir önceki bölümün devamı niteliğinde. İyi okumalar ! :)

En Güzel Gün (Part 2)

MELİS

Etraf çığlığımın ardından bir saniyelik ölüm sessizliğini büründükten hemen sonra karıştı. Dudaklarımdan dökülen iki kelime, burada  bulunan bütün insanların amaçlarını değiştirmiş, hepsi benim için bir şeyler yapma girişiminde bulunmuşlardı. Kuzey elimi sıkı sıkı tutarken, annem hemen yanı başıma geldi ve yüzümü elleri arasına alıp, “Biri ambulansı arasın!”diye bağırdı.

Acıdan etrafımdaki yüzleri bile doğru düzgün göremezken, gece mavisi bir elbiseye bürünmüş biri yanıma geldi ve, “Geçecek.”diye mırıldandı. “Sakin ol, sakin olursan her şey daha kolay olur.” Her zaman yanımda olan, benim için bir kız kardeşten farksız Eda’nın sesini elbette duyduğum anda tanımıştım. Dediklerini yapmaya gayret ederek derin bir nefes aldım ve sakin kalmaya çalıştım. Fakat, ne zaman şu an yaşadığım durumu düşünmemeye çalışsam acı katlanarak artıyor, içimde bir ağlama hatta çığlık çığlığa gözyaşlarına boğulma isteği gittikçe büyüyordu. Yine de elimi hiç bırakmayan Kuzey’den destek alıp kendimi tutmak için ne gerekirse yapıyordum.

Bir yandan da kendime delicesin kızdığımı da unutmamam gerekirdi tabii. Kardeşimin en mutlu günlerinden birini mahvetmiştim. Daha erkendi, neden böyle bir şey olduğunu anlayamamıştım. Fakat, elimde olsa bile bunu durduramayacağımı biliyordum.

Hande ve Mehmet olayın şokuyla biraz uzakta durup endişeli gözlerle beni süzerken Kuzey, “Dayan.”diye mırıldandı. “Dayan, çektiğin acıya değecek.”

Acıyla geçen beş dakikanın ardından salonun dışından ambulansın siren sesleri gelmeye başladığında derin bir nefes aldım. Mehmet derhal koşarak ambulansı karşılamaya ve doğruca bana yönlendirmeye gitti. Birkaç saniye içinde sedye ile birkaç sağlık personeli salondan içeri girmişti. Yanıma yaklaştıklarında yüzlerini görmekte zorlandığım kalabalık hafifçe açıldı ve onlara izin verdi. Yüzümden, sırtımdan, kısacası her tarafımdan boşalan soğuk terler hafif bir esintiyle beraber beni titrettiğinde, yüzüme çarpan rüzgarın sebebinin yere yatırılan sedye olduğunu anladım.

Kuzey’in büyük yardımıyla sedyeye konulduğumda, gözlerimi kapadım ve sarsılışımdan sedyenin hızla taşındığını anladım. Büyük bir hızla ambulansa bindirildiğimde Kuzey, “Sen kal onunla.”dediğini duydum birine. “Ben ön tarafta olacağım.” Hemen ardından hızla biri benim yanıma bindirildi ve ambulansın arka kapısı kapandı.

“Birazdan her şey bitmiş olacak.”diye fısıldadı Eda. Gözlerimi hafifçe araladığım da Eda’yı görmek benim için bir sürprizden çok mucize gibiydi. Kuzey’e içimden teşekkür ettim. Herhalde şu an can yoldaşıma, Eda’ya ihtiyacım olduğu kadar kimseye ihtiyacım olamazdı.

“Biliyorum.”dedim çatallanmış sesimle. “Biliyorum ama çok zor…” Ellerimi elleri arasına kaydırdı ve sessiz bir nefes verdi. “Aynı şeyleri ben de yaşadım, biliyorum.”dedi olabildiğince yumuşak bir sesle. “Ama şunu düşün, Beste’ni kucağına alacaksın.” Vücudumun acıya esir düşmesine rağmen gülümsedim. Beste’yi kucağıma alacaktım. Beste’yi… Kızımı…

Melis'in Anı DefteriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin