- 2 -

4.2K 221 16
                                    

Ye yoo yeni bölüm :D Şimdi gençler üzücü bir haberim var. Çarşamba sabahı Eskişehir yolcusuyuum :( Yeni bölüm Eskişehir'den döndükten sonra gelebilir ki bu 30'u demek :( Aynı şey Beni Sevdiğin Sürece için de geçerli fakat gitmeden BSS'ye yb ekleyeceğim :) Ben Eskişehir de yeni bölümü yazarım fakat internet sıkıntı. İnternet bulduğum takdirde sorun da olmayacak :) Neyse falza uzatmadan haydi bölümee :) Multimedya : küçük Cenk

Deli Dana Olayı

"Başka anılarınız da var mı böyle?"dedi Eda meraklı bir şekilde. O da dinlemeye doyamamıştı anlaşılan.

"Olmaz mı? Kuzey'in babaannesinin bahçesindeki elma ağacından elma çalmaya çalışırken dalı kırmıştık. Babaannesi bizi sokağın başına kadar kovalamıştı. Ne dediğini hatırlıyor musun Kuzey?" dedi Cenk Kuzey'e dönerek.

"Deli danalar."

KUZEY

    Kumsalda sıcak kumların üzerine oturmuş, denizi seyrediyordum. Bugün deniz o kadar güzeldi ki gözlerimi alamıyordum. Zaten en sevdiğim renkti bu denizin yeşili. Bir yanımda oyuncak kovam ve küreğim, diğer yanımda ise babama binbir zorluklarla aldığım şişme timsahım duruyordu. Uzayıp giden bu kumsal bugün fazla boştu, sanki benim için vardı bugün. Sadece ben, şişme timsahım ve deniz. Böylesi fazlasıyla iyiydi.

    Derken, birden bir boğulma hissine kapıldım. Güneş tenimi iyice kavurmaya başlamıştı. Etrafta su veya dalga gibi bir şey yoktu. Kumsalda, açık havadaydım. Fakat ben nefes alamıyordum. Korkmaya başladım. Sanki ölüyor gibiydim. Ama ölmek istemiyordum, daha yeni alınmış bilgisayarıma,mavi patenlerime doyamamıştım. 

    "Anneee!"diye bağırdım.

   Tam başımda birinin kahkahasını duydum. Hızla gözlerimi açtım fakat yine ortam karanlıktı. Nefes almakta hala zorlanıyordum fakat şu an biraz daha rahattım. Burnuma Burcu Abla'nın henüz yeni yıkadığı yastık kılıfının buram buram kokan çiçek kokusu geliyordu. Uzun zamandır başımda olan ve benim güzel rüyamı bir kabusa dönüştüren yastık birden kafamdan kaldırıldığında Cenk'in yüzünü gördüm. Gülmekten kıpkırmızı olmuştu.

    "Ha-ha. Çok komik."dedim gözlerimi kısarak. Bir yandan da derin derin nefesler alıyordum çünkü buna fazlasıyla muhtaç kalmıştım. Yeni uyanmışlığın verdiği mahmurlukla yatakta doğrulduğumda Cenk hızla yatağa fırladı.

   "Hadi oğlum, neredeyse bütün gün uyudun. Kalk."dedi Cenk yatakta zıplarken. Gözlerim çok ağrıyordu. Sanırım dün gece geç saatlere kadar GTA oynamanın cezasını çekiyordum. Şu an tek istediğim şey uyumaktı ama Cenk yüzünden bu imkansızdı. Yatağımda zıplarken nasıl mümkün olsun ki?

  "Git başımdan ya, nasıl geldin sen buraya?"diye sızlanarak kafamı yatağa koydum. Yastığa koyamıyordum çünkü yastık Cenk'teydi. Ben uyurken onu nasıl kafamın altından almıştı acaba?

    "Burcu Abla kapıyı açtı, her zaman ki gibi."dedi sonunda zıplamayı bırakıp. Zıplamayı bıraktığı için huzurla kapadım gözlerimi ve Cenk'in son dediğini duymamazdan geldim. Belki uyuyor taklidi yaparsam gider diye düşünüyordum. Gitmesini elbette normal bir zamanda istemezdim, o benim en en en iyi arkadaşımdı. 3 yıldan beri yani onu tanıdığım günden beri böyleydi. Ama şu an çok yorgundum. Birkaç dakika boyunca ses gelmeyince gittiğini sandım ve birden gözlerimi açtım. Fakat o faltaşı gibi büyük mavi gözlerini bana dikmiş öylece dikiliyordu.

   "Kuzey ya, çok mızmızsın."dedi kollarını kavuşturup yüzünü ekşitirken. 'Of bu çocuk neden bu kadar inatçı?'diye içimden geçirirken Cenk sinirle ayaklarını yere vuruyordu. O kadar yorgundum ki. Üstelik yaz tatili içerisindeydik. Neden Cenk sabah sabah böyle diretiyordu anlamıyordum.

Melis'in Anı DefteriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin