- 13 -

1.6K 106 12
                                    

Merhaba! Gecikme için üzgünüm, bu hafta çok yoğundum. Ayrıca haftaya da çok yoğun olacğaım çünkü sınav haftası. Zehirli Sarmaşık okuyucuları için de yetiştirmek için elimden gelen her şeyi yapacağım, umarım başarabilirim. Başaramazsam da sınav haftası olduğunu lütfen bilin. Şimdiden teşekkürler :* Bu bölümde, biraz eskiye gidiyoruz. Biliyorsunuz, Cenk ve Sanem bir ara çıkmıştı. Şimdi bir bakalım onlar nasıl tanışmış? İyi okumalar. :)

Beklenilmedik

CENK,

     Vücudumu saran ani bir heyecan ve korku patlamasıyla frene asıldım. Babamın son model BMW’sinin lastikleri tiz bir feryat yakarken, araba sarsılarak yoldaki küçük kömür karası köpeğe yarım metre kala durdu. Yaşadığım şok yüzünden kendimi kaybetmiş, derin derin nefesler alarak kendimi sakinleştirmeye çalışıyordum. Başımı direksiyona yasladım ve gözlerimi kapadım. Bugün, hayatımın gerçekten en iğrenç günlerinden biriydi. Düzeltmem gereken bir dersten yine kötü not almıştım, evde ailemle hayatımda yaşadığım en ciddi kavgayı etmiştik ve ben evden kaçmıştım. Fakat, ironiye bakın ki birkaç saat önce kavga ettiğim babamın arabasını çalarak kaçmıştım, üstelik ehliyetim bile yoktu. Ah bir de, az daha yavru bir köpeğin ölümüne sebep oluyordum!

     Nefes alışverişim biraz düzene girdiğinde başımı direksiyondan kaldırdım ve temkinli bir şekilde kapıyı açıp, arabanın farlarının aydınlattığı yola doğru bir adım attım. Yavaş adımlarla arabanın önüne geldikten sonra korkudan tir tir titreyen yavru köpeğin yanına eğildim ve başını okşamaya başladım. Sanırım, bu köpeğe bir şey olmaması bugün ki en iyi haberdi. Köpek kendine geldikten sonra ürkek bakışlarla etrafı inceledi daha sonra benden biraz uzaklaştı ve far ışığının aydınlattığı yerden hızla kaçarak karanlığın içine doğru koşmaya başladı. Bir anlığına peşinden gidip, onu yakalamayı ve sahiplenmeyi düşündüm ama, bunu yapmak belki de onu bir yerlerde yemek arayan annesinden ayırmak olurdu. Hem, annem de eve gelen küçük misafirden hoşnut olmaz, onu eline geçen ilk fırsatta göndermeye çalışırdı.

       Köpek hızla karanlıkta kaybolurken, doğruldum ve hızlıca sürücü koltuğuna geçtim. Arabayı çalıştırdıktan sonra gaza bastım ve yolda ilerlemeye başladım. Nerede olduğumu bilmiyordum, arabayı aldıktan sonra nereye gittiğime bakmadan yola koyulmuştum. Olduğum yol İstanbul için fazla tenhaydı ve karanlık çökmüştü. Bu yolun bir yere gitmesini umarak biraz daha gaza yüklendim.

      Yirmi dakika kadar sonra, sonunda karşıma bir tabela çıktığında rahat bir nefes aldım ve kaybolmadığım için şükrettim. Eğer, kaybolsaydım bulunduğumda evde bir de bunun polemiği yaşanacaktı ve ben bugünlük kavga kotamı doldurmuştum. Birkaç metre ötemdeki kırmıza ışığa doğru yavaşlarken, gözüm sinirle koltuğa savurmuş olduğum telefonuma kaydı. Annem, beni milyon kez aramış olmalıydı, öyle olduğuna emindim. Şimdi de telefonum kapalı için meraktan kuduruyordur. Her zaman doğruyu söyleyen tarafım eve dönmemi söylüyordu, fakat ben dönmek istediğimden emin değildim. Biraz daha dolaşmak, biraz daha kafa dinlemek istiyordum. Direksiyonu sağa kırıp bir sokağa döndüm, şu an denize yakın bir yerlerde olduğumu biliyordum ve amacım sahil kenarında bir yerde biraz kafa dinlemekti.

      Ara sokaklardan hızla geçerek sahile çıktığımda yavaşladım ve denizin dalga seslerini duyabileceğim kadar yakın bir yerde durdum. Arabanın farlarını söndürüp motoru kapattıktan sonra arabanın anahtarlarını da alıp dışarı çıktım. Esen rüzgar saçlarımın önüne havalandırırken ellerimi ceplerime sokup yürümeye başladım. Akşam olduğu için hava soğuk sayılırdı. İlk defa rahatsız değildim bundan, soğuk hava beynimi uyuşturuyor sadece kendimi nasıl sıcak tutabileceğim ile ilgili fikirlerimi aklımda bulunduruyordu. Deri ceketimin yaka kısmını kaldırdım ve omuzlarımı kaldırarak içime giren soğuk havayı engellemeye çalıştım, bir yandan da ısınmak için adımlarımı hızlandırıyordum.

Melis'in Anı DefteriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin