- 3 -

3.5K 182 15
                                    

Selamlar :) Sonunda geri dönebildim. Üzgünüm Melis'in Anı Defteri'ni telefondan halledemedim :/ Beni Sevdiğin Sürece'yi ilk önce deftere yazdım ve oradan telefona geçirdim ki bu baya zor oldu benim için. İnternet kafe gibi bir şansım da olmadı. Neyse şimdi sonunda yeni bölüm :) Bu bölümde geleceğe doğru gidiyoruz biraz. Kuzey ve Melis'in evliliğinin ardına yani :D Votelar çok iyi de biraz da yorum atsanız? Şimdiden teşekkürler :)

Taze Teyze

MELİS

   Araba yolculuklarını oldum olası sevmişimdir. Bir yaz veya sonbahar günü, hava henüz sıcakken, arabanın hızı sayesinde camdan esen hafif rüzgar eşliğinde, başını pervaza koyup yolu izlemek hep ilgimi çekmiştir. Bu yüzden bazılarının aksine yolculuk beni yormazdı. Aksine dinlendirir bile diyebilirdim. Fakat bu yolculukların içine İstanbul trafiğinde yapılan, bir sürü dur-kalklı olanları almıyoruz. O yolculuklar tamamıyla bir faciadan başka bir şey değil. Tamam, doğduğumdan beri buradaydım ve elbette İstanbul'un birçok çekici mekanı vardı fakat sırf bu trafik yüzünden birkaç kez Muğla veya Antalya'da küçük bir sahil kasabasına yerleşmeyi düşünmüştüm. Ben, Kuzey ve doğacak çocuklarımız için en iyisinin bu olacağını düşünüyordum. Çünkü 25 yıllık İstanbul hayatımda bu trafiğe bir türlü alışamamıştım, bu saatten sonra da alışamazdım. Ekim ayındaydık. Ve hala kısa kollu tişörtler ve şortlar gardırobun ön tarafında yer ediniyordu. Kış bir süre daha gelmeyecek gibi gözüküyordu çünkü hava hala Ağustos gibiydi. Eh bu sıcakta bir de İstanbul trafiği. Yanıyorduk tabi ki arabanın içinde.

    Ben kendim bu durumdan oldukça rahatsızlık duyuyordum fakat asıl endişe duymam kişi Eda'ydı. Sonuçta hamileydi ve doğuma bir ay kalmıştı. Belki de bu günlerde evde oturması gerekiyordu fakat Eda'nın hareketli yapısı ona asla böyle bir şey yaptırmazdı. Eda, dışarı çıkmadan yapamazdı çünkü bazen çok boğulduğunu düşünüyordu. Tüm gözler onun üzerindeydi, tüm endişeler onun içindi. Tıpkı şu an benim yaptığım gibi.

   Başımı pencerenin pervazına hafifçe dayayıp bu çilenin bitmesini diledim. Çünkü bu araba içindeki herkes en az benim kadar kötü durumdaydı. Kuzey, sıkkınlıkla başını direksiyona dayamış biraz olsun öndeki arabanın hareket etmesini bekliyordu. Fakat yaklaşık on dakikadır olduğumuz yerden bir adım ilerleyememiştik. Cenk'te tıpkı benim gibi kafasını pervaza dayamıştı. Ne düşündüğünü bilmiyordum ama hepimizin duasının bir olduğuna emindim. Eda ise benim yanımda oturuyordu. O hepimizin aksine dağılmamış gibiydi fakat sıcağın ona da etkisi olduğuna emindim. Bu saçma trafik yüzünden bir saat kadar önce geçirdiğimiz güzel kahvaltı hafızamdan yavaş yavaş siliniyordu. Şimdiden keşke gitmeseydiklere başlamıştım. Fakat yine de hep beraber yaptığımız bu aile kahvaltısı paha biçilemezdi. Tabi, bu trafik olmasaydı daha iyi olacaktı ama artık yapacak bir şey yoktu. Sıcak ve trafiğin verdiği gerginlikten hepimiz sus pus bir halde oturuyorduk. Bu durum canımı sıkmıştı.

  "Doğuma ne kadar kaldı Eda?"diye bir soru yönelttim Eda'ya. Eda bana doğru döndü ve gülümsedi. Yakında aramıza katılacaktı Ulaş. Ve böylece Eda ve Cenk tam anlamıyla bir aile olabileceklerdi. Evlerinde bir neşe olacaktı ve bağları daha  da kopmaz olacaktı. Ben de bir açıdan teyze oluyordum tabii.

Yüzündeki gülümsemeyi kesmeden,"Bir ay kaldı." dedi. Ulaş'ın gelmesine gerçekten az bir zaman kalmıştı. Ve bu düşünce ne zaman Eda'nın aklına gelse yüzü aydınlanıyordu sanki. Küçük Ulaş'a büyük bir özlem duyuyordu. Ve Cenk'te aynı duyguları paylaşıyordu.

  "Ah bir doğsa."diye iç geçirdi Cenk. Zaman geçtikçe Cenk'in daha da fazla olgunlaştığını görüyordum. Artık eski o çocuksu Cenk yoktu. Zamanla o Cenk büyümüş ve şimdi  baba olmaya hazır bir genç adam olarak karşımdaydı. "Onu nerelere götüreceğim, bir doğsa."dedi. Cenk'in bu lafı Eda'nın dikkatini çekmiş gibiydi. Hafifçe boynunu öne doğru uzatarak Cenk'e baktı.

Melis'in Anı DefteriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin