- 4 -

2.9K 158 17
                                    

Merhaba :) Daha erken yayınlamayı dilerdim ama bilgisayarımın azizliğine uğradım :S Neyse bu bölümde Kuzey'in Erkan ile olan geçmişine gideceğiz. Haydi iyii okumalaar :) 

Geçmişin İzi 

" Erkan yüzünden, aslında.. benim de suçum var. 4 yıl önce Serenay'ı benden çalmıştı. O benim kardeşimdi ama o beni arkadan bıçaklamayı tercih etmişti. Sonra kavga ettik biliyorsun fakat her şey senin bildiğin kadar değil Cenk. Bunca yıllık düşmanlığımız sadece son kavga veya Serenay yüzünden değil." Zaten şaşırmıştım bir kat daha şaşırdım. Kuzey benden bir şeyler saklamıştı ve kendi başına işler çevirmişti. 

 "Ne oldu?" deyip ciddi bir tavır sergilediğimde o da şaşırdı. Genelde her konuyu şakaya vuran ben şu an ciddi ciddi konuşuyordum. Bu gerçekten benim hayatımda tarihe geçecek bir gelişmeydi ve şaşırtıyordu insanları.

  " Ona.. faça attım."

KUZEY

  Bütün gün yataktan çıkmamıştım. Her şeyimi kaybetmiş gibi hissediyordum ki kaybetmiştim. Çektiğim dayanılmaz acı, beni sürekli olarak bir şeyler yapmam için itiyordu ,kötü bir şeyler. Hayır, kötü biri değildim. Ruhum hastaydı. Ne zaman gözlerimi kapasam o an geliyordu aklıma, onları gördüğüm an. Kardeşim dediğim kişi ve canımdan çok sevdiğim kişiyi beraber gördüğüm an. Ben, kardeşim dediğim insanla aynı kıza aşık olacak talihsiz biriydim. Ve onun da ona aşık olduğunu şimdiye kadar göremeyecek kadar kör.  Şimdi ise kör kuyumda ölümümü beklermiş gibi acımın geçmesini bekliyordum. Fakat geçmiyordu, geçmeyecekti. Ve ben bunu hissettiğim her saniye intikam ateşiyle tutuşuyordum. Benim canımı öylesine yakan birinin de canının yanmasını istiyordum. Ve kalbimi bir milyona ayırsa da yeniden bana dönmesini istiyordum Serenay'ın. Fakat dönmeyecekti, çünkü Erkan'la birlikteydi. Geçen hafta onları gördüğümde olduğu gibi. 

   Geçen hafta tamda bugün her Salı olduğu gibi futbol antrenmanına gidiyordum, hiç aksatmazdım çünkü bir amacım vardı : en iyisi olmak. Bu bizim okuldaki neredeyse tüm çocukların hayaliydi. Zengin ve etrafında iki elin parmaklarından daha fazla kız olan bir futbolcu. Ama hayır, benim istediğim tek şey en iyisi olmaktı. Herkesin adımdan gururla söz etmesi, bir yerden geçerken parmakla işaret edilen ve imza alınmak istenen olmak istiyordum. Paraya ihtiyacım yoktu, zaten yeterince vardı. Ve kızlara da ihtiyacım yoktu, gerçekten sevdiğim biri vardı. Ya da ben öyle sanıyordum. 

    Omzuma astığım spor çantamla beraber spor tesisine doğru gidiyordum. Bağlı olduğum bir klüp ve lisansım vardı. Gerçekten iyi sayılırdım yani. Tesis evimizin birkaç sokak ötesindeydi, bu yüzden araca ihtiyaç duymuyordum. Tesise tam zamanında yetişebilmem için evden on dakika önce çıkmam yeterli oluyordu. Fakat o gün Salı olduğunu unutmuştum ve geç kalmak üzereydim. Bu yüzden kalabalık sokakta hızla koşturuyor ve bir yandan da spor çantamı omzumda tutmaya çalışıyordum. Bizim oturduğumuz semtin sokakları gerçekten cadde gibi işlektir. Ve o gün şansa bakın ki semt pazarının kurulduğu gün ve memurlar  yeni yeni işten çıkıyor. Bizim sokağımızda oturan organik meyve sebze delisi -artık onlara böyle hitap ediyorum çünkü bu pazar deliliği bana çok saçma geliyor- yaşlı insanlar ki bunlardan biri de babaannem, akşamüstü serininde pazara erişmek için uğraşırken, işten çıkan birçok kişi arabasıyla trafiği tıkıyordu. Sakın zenginler pazara gitmez diye bir şey düşünmeyin yani, ordaki yiyeceklerin daha sağlıklı olduğuna inananlar var. Her neyse, sonuç olarak yaya yolu da, otoyol da ulaşıma kapalıydı. Tek çare pek kullanmadığım bir ara sokağa dalmaktı. Oraları pek tercih etmezdim çünkü annem sürekli olarak nerede olursak olalım ara sokakların tehlikeli olduğundan söz etmişti. İsterse şehrin en kalabalık caddesinde olsun. Fakat eğer böyle bir şey yapmazsam geç kalacaktım ve ceza 100 tane çök-kalktı. Bir kere denemiştim de gerçekten çok acı veriyordu, üstelik birkaç gün bacaklarınız zonkluyordu. 

Melis'in Anı DefteriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin