- 7 -

2.4K 141 24
                                    

Merhaba tatlı okuyucularım :) Her geçen gün beni daha çok mutlu ediyorsunuz, geçen bölüme gelen oylarda neydi öyle O.o *şaşıran surat* 27'den 37'ye bir fırlama mı oldu sanki? asdhgsja Çok teşekkür ederim. Şimdi bunun anısına sizlere özel bir bölüm sunacağım. Belki bu bölümü 20'lerde falan düşünüyordum fakat şimdi yayınlamakta bir sakınca olmaz diye düşünüyorum. Zaman hakkında bilgi vereyim, bu sefer finalin hemen ardına gidiyoruz. Düğünün sonuna yani. Keyifli okumalar dilerim, lütfen ilginizi eksik etmeyin. Sizleri seviyorum. NOT: Bölümün sonuna da önemli bir not koyacağım, lütfen ona da bir bakmadan gitmeyin. 

Sapık

MELİS

     O ışıltılı gece yavaş yavaş sonlanırken, neredeyse tüm konuklar mekandan ayrılmıştı. Sadece, şu an mekanda ailem, Kuzey'in ailesi, ki evlendiğimize göre ailemiz demem daha doğru olurdu, Cenk ve doğuma az bir zaman kalmasına rağmen oradan oraya koşturan Eda vardı. Ah bir de Deniz tabii. Belki birkaç gün çıkmış olduğum çocuğun düğünümde ne işinin olduğunu sorabilirsiniz, sormakta haklısınız. Fakat o olayların hepsi tam 8 yıl geride kalmıştı, ayrıca Deniz yakın bir aile dostumuz olmuştu. Hem, benden ayrılarak Kuzey'e gitmemi söyleyen de oydu. Bizi ayrı kılan oydu fakat yeniden birleştiren de oydu. Zaten o olaydan sonra da, arkadaş kalmaya devam etmiştik. Yanımda olduğu için şanslıydım çünkü, bazen bir abiye ihtiyaç duyuyordum. Tamam, bazen benden daha olgun bir kardeşim vardı fakat auralarımız uyuşmuyordu onunla. Bir şeyler anlatmaya başlasam, bir süre dinler gibi yapıyor sonra konuşmamın yarısında çekip gidiyordu. Fakat Deniz gerçekten dinliyordu. Ayrıca, uzun uğraşlarım sonucunda onları Kuzey'le de arkadaş yapmayı başarmıştım ve sonradan öğrendiğime göre Kuzey'e evlilik teklifi hakkında birkaç fikri Deniz vermişti. Yani bir nevi Deniz'de bizden olmuştu. Birkaç defa da Sanem'le aralarını yapmaya çalıştığımı da itiraf etmeliyim, fakat açıkçası Deniz'e acıdım. Sanem'in ne yapacağı belli olmazdı ki. Bu yüzden fikrimden çoktan vazgeçmiştim bile. 

  Bu masal gibi düğüne ev sahipliği yapan mekana son kez gezdirdiğimde, her şeyin düşündüğümden daha muhteşem olduğunu düşündüm. Umarım balayı da rüya gibi geçerdi. Gerçi öyle olacağını biliyordum, çünkü istediğim her şeye sahiptim. Yıllarca hayallerimi süsleyen adam şimdi yanımdaydı. Ayrıca Paris'e gidiyorduk! Her genç kızın gitmek için can attığı muhteşem şehre yani. Burada geçireceğimiz 15 günün her günü eminim ki rüyadan farksız geçecekti. 

   Gözlerimi, salonun öteki köşesine çevirdiğimde beraber alışverişe çıktığımızda, onu aldığı takdirde rahat yürümeyeceğini elli defa söylediğim ayakkabılarını çıkarıp bir köşeye fırlatmış ve sandalyelerden birine yığılmış bir Sanem gördüm. Gözleri yarı kapalıydı ve oldukça bitkin gözüküyordu. Eteklerimi toparlayıp onun yanına ilerlemeye başladım. Bir yandan da onun bu haline gülüyordum. Düğün sahibi olarak ondan daha çok yorulmuştum ama içimdeki heyecan ve mutluluk bana enerji veriyordu. Ben, gelinliğim nedeniyle yavaş yavaş Sanem'in yanına ilerlemeye çalışırken, bir kol bedenime dolandı ve bedenimi sertçe kendininkine yasladı. Hafifçe güldüm, beyefendi uygun zamanı kolladığı anda harekete geçmekten çekinmiyordu. Sıcaklığı vücudundaki bütün hücrelere yayılırken, enseme temas eden kesik nefeslerinden onun da güldüğünü anlayabiliyordum.

    "Artık benimle ilgilenmeni talep ediyorum."dedi fısıltıdan sessiz bir şekilde.Belimdeki elinden kurtulup ona döndüğümde yüzündeki muzip gülümsemeyi fark ettim. Ellerimi yanaklarına koydum ve ona o saniye içinde bir öpücük verdim. Gözlerinin yavaşça kapanıp şekilli dudaklarının yukarı doğru kıvrılarak aralanması daha fazla istediğinin sinyalini istiyordu. Bende onu öpmek istiyordum fakat yapmam yakışık almazdı.Birincisi, biraz utangaçtım, yeri geldiğinde Kuzey'den bile utanıyordum. Henüz etrafta ailelerimiz varken böyle bir şey yaparsam on kat fazla utanırdım. Fakat Kuzey'in umrunda bile değildi. İkincisi, zaten evlenmiştik bu neyin acelesiydi? Birkaç dakika daha bekleyememişiz gibi. Ve üçüncüsü, evlenen ve dolaylı yoldan düğünün sahibi olan bizdik. Öylece ortalık yerde, her şeyi bırakıp öpüşemezdik. "Bu kadar, artık gidebilirim."deyip yeniden Sanem istikametine döndüğümde, Sanem'in çoktan bizi fark etmiş ve yüzüne biraz önce Kuzey'in yaptığı gibi muzip bir gülümsemeyle bizi izlediğini gördüm. Ah, kızardığımı hissediyordum. 

Melis'in Anı DefteriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin