•Bölüm 10•

218 11 5
                                    

Esneyerek bahçedeki büyük hasır koltuklardan birine oturdu. Arkasında kalan yastığı başının altına koyup gözlerini yumdu. Halide de yanına oturdu.

"Ne zamandır uyumuyorsun?"

Gözleri kapalı cevapladı.

"2 gün oluyor."

"Kendini çok yoruyorsun."

Gözlerini aralayıp konuştu.

"Aslında kaçıyorum."

"Neyden?"

"Her şeyden."

Gözlerini gökyüzüne çevirdi. Hava kararmıştı.

"Garip... Hava kapalı gibi ama gök belirgin yine de. Yıldızlar da bu akşam bir başka güzel."

"Evet." dedi Halide gökyüzüne bakıp. Ardından hatırladığı şey yüzünün düşmesine sebep oldu. Burak ise hemen fark etti.

"Ne oldu?"

"Ya küçükken gidip oynadığımız ufak bir çocuk parkı vardı ya. Çimlerine uzanır yıldızları izlerdik."

"Hatırladım. Ama ne olmuş o parka?"

"Gökyüzümüze beton dikmişler. Kaybolmuş."

Burak'ın da yüzü düşmüştü. Halide orayı çok severdi. Tabii kendi de. Çocuk gibi olmuştu bahsederken. Kollarını göğsünde birleştirmiş, sessizce duruyordu. Eline düşen yağmur damlasıyla irkildi düşüncelerinden. Sonra hızlanmaya başladı düşen damlalar.

"Hadi içeri girelim minimal. Yağmur hızlandı. Üşütürsün."

Halide başını olumlu anlamda salladı. Ayağa kalktılar. Birkaç adımdan sonra durdular. Burak Halide'nin hareketlerine anlam vermeye çalıştı. Halide bir tur etrafında dönüp, yüzünü gökyüzüne çevirdi. Ardından Burak'ın elini tuttu. Bu hareketinden sonra gözleri tuttuğu ele kaydı.

"Hadi bayım... Birimiz yağmuru dansa kaldırsın, birimiz çocuk olsun tekrar."

Gülümsedi. O da başını gökyüzüne çevirdi. Elindeki sıcak dokunuşa baktı tekrar. Halide'yi kendi etrafında döndürdü usulca. Gözleri birbirine değdiğinde ikisinin de kalbi çırpınıyordu adeta. Nefesleri birbirine değecek kadar yakınlardı o an.

"Halide..." dedi yutkunduktan sonra.

"Üşüteceksin."

Ceketini çıkarıp Halide'nin omzuna attı.

"Gerçekten mi Burak?" dedi Halide gözlerini kaçırmadan.

Gözleriyle soru sorar gibi baktı.

"Gerçekten bana bu kadar değer veriyor musun?"

"Evet..." dedi yutkunurken. Elini Halide'nin yanağına dokundurdu.

"Buz gibisin. Üşüteceksin diyorum. Hadi içeri." dedi babacan bir tavırla.

"Ya ama..."

"Hadi dedim minimal."

İçeri girdiler hızlıca.

                           ▫️▫️▫️

Çalan telefonun ekranına baktı. Talat Fikri Öktem... Sinirle açtı.

"Ne var be adam! Ne!"

KırağıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin