Haşmet ve Burak aralarında ne yapacaklarını düşündükten sonra Haşmet planın ilk aşaması için Sabri'yi de alıp çıkmış, Burak'ı evde kalması için ikna etmişti. Gerçi bu ikna etme yönteminden çok önce de evde kalmak istiyordu ve buna karar vermişti. Mutfağa döndü. Sandalyesine tekrar oturdu. O sırada Fikret Halide'nin istediklerini almış, mutfağa bırakmak için gelmişti.
"Bunlar istediklerin yenge. Nereye bırakayım?"
"Tezgahın üzerine bırakırsan çok güzel olur Fikret. Çok sağ ol."
"Rica ederim yenge."
Gülümseyerek mutfaktan çıktı. Halide aldırdıklarını incelemeye başladı. Burak ise bu sessizliğe dayanamayıp konuştu.
"Gelsene Halide."
"Olmaz. Daha önemli işlerim var." dedi elindeki poşetle Burak'ın kolunu dayadığı sandalyeye otururken.
"Benden daha önemli ne işin olabilir ki?" dedi bozulur gibi.
"Sevgilime iyi bakmak. Onu iyileştirmek."
Yüzüne yerleşen tebessüme engel olamadı Burak. Poşetin içinden çıkardığı paketlerle ilgili bir şeyler söylüyordu ama onun güzelliğinden cümlelere dikkat edememişti. Onu kendine getirmek için yüksek sesle tekrar etti.
"Kuru meyveler! Bunların hepsi yenecek beyefendi. Hepsi bitecek."
Bu sesle kendine geldi ve mızmızlanmaya başladı.
"Anlaştık mı? Bir de pekmez aldım hatta bir kaşık vereceğim şimdi sana."
"Ben pekmez sevmem biliyorsun."
"Ben de mızmızlık sevmem biliyorsun."
Pekmezden bir kaşık aldı ve Burak'ın ağzına doğru götürdü.
"Aç bakalım ağzını."
Burak ise dudaklarını sıkıyordu içirmesin diye.
"Hadi. Bak yoksa böyle 'hop uçak geliyor' yapacağım, Fikret'e malzeme olacak."
Çizmeli kedi bakışı atıyordu resmen pekmezi içmemek için ama Halide'nin bu numaralara karnı toktu.
"Hadi!" dedi kızar gibi.
Burak da direnişinden vazgeçerek içti kaşıktaki pekmezi.
***
"Al bakalım. Bu sana iyi gelecek Burak." dedi ve elindeki bitki çayını uzattı Şebnem.
"Benim biraz dışarda işim var, bir ihtiyacın olursa söyleyebilirsin."
"Sağ ol Şebnem."
O odadan çıkana kadar bekledi, çıkınca konuştu.
"Halide şunu çiçeğin dibine döksene, çok kötü kokuyor."
Halide itiraz eder gibi onun elinden almadı bardağı.
"Burak saçmalama! Yaparken gördüm içinde bir sürü faydalı ot var. İç şunu."
"Of," dedi yüzünü buruşturup.
"Kötü kokuyor..."
"Bak, başka bir şey istersen sonra yaparım ben sana."
"Evet, istiyorum. Allah'ını seviyorsan şu Fikret'e söyle askerlik anılarımızı anlatıp beni madara etmekten vazgeçsin. Sevgili hizmetlimiz Selvi'ye söyle şu yorganı üzerimden alsın, altında eziliyorum. Ayrıca klimadan evin sıcaklığını yükseltmeyi bıraksın gebereceğim sıcaktan."