Eşyalarını bir bir valize koyuyordu. Buraya gelirken olacak şeylerden korkmuştu ama bu kadarını da beklemiyordu. Burada kurulu olan düzenini sadece birkaç saat içinde kaybetmişti. Onun için başlayan yeni bir hayat vardı. İçinde aşkın da olduğu bir hayat.
"Yardım lazım mı?" dedi içerdeki ses.
"Hayır, ben hallediyorum."
Mutfaktan gelen sesleri duydu.
"Kahve içecek misin? Sana da yapayım mı?"
"Olur."
Valizi tamamen doldurup kapattıktan sonra salona geçti. Koltuğa oturup saçlarını tek eliyle arkaya attı. Sıkıntıyla ofladı. O sırada Burak da salona geldi.
"Kahvelerimizi içelim sonra hemen yola çıkarız." dedi elindeki kupalardan birini Halide'ye uzatırken. O da oturdu koltuğa.
"Buraya gelmekle hata yaptım. Sen haklıydın."
"Düşünme bunları. Kahvenden bir yudum al. Rahatla. Sonra evimize gideceğiz. Olanları tamamen unutacağız."
Gülümsedi. Bu gülümsemeyi ne zaman görse içine su serpilirdi Halide'nin. Her şey düzene girerdi. Acılarını unuturdu. Gözlerine baktı, ışıl ışıldı. Anın büyüsünü Burak'ın çalan telefonu bozdu. Ekrana baktı. Haşmet Gürkan... Derin bir nefes verdi.
"Ne diyeceğiz babama?"
"Olduğu gibi anlatacağım. Ona yalan söyleyemeyiz."
Telefonu açtı.
"Alo?"
Karşıdan gelen bağırma sesiyle telefonu kulağından uzaklaştırdı. Alt dudağını ısırarak Halide'ye baktı. Halide ise elleriyle yüzünü kapattı.
"Haşmet Amca, Haşmet..."
Haşmet bağırmaktan Burak'ı duymuyordu bile.
"Haşmet Amca, bağırmayıp 2 dakika dinlersen anlatacağım. Müsaade et..."
Haşmet susunca konuştu.
"Talat Fikri Öktem... O... Burada..."
"Ne?!"
"Halide'nin evine girmiş, işe giderken önünü kesip kaçırmaya çalışmış, en son da sen telefondayken evi tarıyordu adamları..."
"Benim neden bunlardan haberim yok?!"
"Halide korkmanı istemediği için söylememiş..."
"Peki sen? Sen ne zamandır oradasın?"
"Sabaha karşı geldim."
"Bunlardan nasıl haberin oldu?"
"Dün gece, Halide aradı. O herifin evine girdiğini, not bıraktığını söyledi. Benim de için rahat değildi zaten bu da tuzu biberi oldu. Çıktım geldim. Sana da söylemedim çünkü Halide aramızda kalsın istedi."
"Halide... İyi mi?"
"İyi, merak etme. Birazdan yola çıkıyoruz. En geç 1,5 güne orada oluruz."
"Tamam."
Burak telefonu kapatmak için kulağından çektiğinde Haşmet tekrar seslendi.
"Burak..."
"Efendim?"
"Halide'nin duyacağı bir yerdeysen uzaklaş..."
Ayağa kalkıp salondan çıktı.