0.4

116 20 41
                                    

Okul tuvaletinin kapısı açıldı. Birkaç kişi daha Jeongguk ile beraber tuvalete girdiğinde ellerine bulaşan boyaları yıkıyordu. İşi bittiğinde tuvaletinin olduğunu fark edip boş kabine girdi. Herkes işini bitirmiş olacak ki lavabo sessizleşmişti. Jeongguk da çıkmak için elini tuvalet kabininin koluna atmıştı ki dış kapı yeniden açılmıştı. Taehyung'un telefonla konuştuğunu anladığı sesi kulağına ulaştığında olduğu yerde durmaya devam etti. Birkaç hışırtı ardından musluktan akan suyun sesini duydu. O da elini yıkamaya gelmiş olmalıydı. Akan su sesi konuşmasını baskılasa da duyulabiliyordu.

"Anne," demişti dişlerini sıkarak.

"Bunu bana değil, Yubin'e söylemen gerek. Sonuçta bizi zorlayan onlar."

Duyduklarını anlamaya çalışırken Taehyung sinirle elini lavaboya vurdu.

"Tamam. Onunla beraber gideceğim. "

Telefon kapandı. Sinirli adımlarıyla lavaboyu terk etti. Sertçe kapanan kapı Jeongguk'u yerinde sıçratırken kabinden çıktı. Lavabonun kenarlarında gördüğü birkaç damla kan yüzünü buruşturmasına neden olmuştu.

Onu neyin bu kadar sinirlendirdiğini merak ediyordu. Sınıfta sessiz sakin bir şekilde duran kişiyle uzaktan yakından alakası yoktu az önceki hâllerinin. Dudaklarında yan bir gülümseme oluştu.

Hoşuna gitmişti.

...

Geldiğimiz mekanda otururken sol elim çenemin altında konuşulan konuyu dinliyordum. Masada yemeği biten tek kişi olabilirdim. Diğerlerinin aksine konuşmadan yemeğimi yemiştim.

Vakit güzel geçiyor bile olabilirdi. Çünkü yüzünü görmek istemediğim o kişi yoktu. Sadece ben, Taehyung, sınıftan birkaç kişi ve Taehyung ile arkadaş olduğuklarını daha yeni öğrendiğim Namjoon vardı.

"Jeongguk, yemeğini rahat yiyebildin mi?" Sol tarafımda oturan Namjoon ilgiyle sorduğunda bir diğer yanımda oturan Taehyung'un bakışları üzerimize çevrilmişti.

Vücudum gerilirken başımı onaylar gibi salladım. Yüzünde memnun bir gülümseme oluştuğunda elindeki içki şişesinden, boşalan bardağıma doldurdu. Sessizce teşekkür edip bir yudum aldım. Sarhoş değildim. Azıcık kafam iyiydi. Ayrıca içtiğim alkol sabahtan beri ağrıyan elimin acısını uyuşturmuştu. Üstelik yanaklarımda da hafif bir yangın var gibiydi.
Batan güneşin oluşturduğu kızıl gökyüzüne bakarken bardağımdaki içki dibini görmüştü. Üzerimdeki bakışlardan habersiz yeni bir bardak dolduruken telefonum çaldı.

Arka cebimdeki telefonumu aldığımda Seokjin hyungun aradığını gördüm fakat telefon elimden kayıp yere düştü. Taehyung almak için eğilirken ondan önce davranıp onun ayaklarının önüne düşen ve hâlâ çalmaya devam eden telefona uzandım. Yerdeki telefonumu alıp geri eski pozisyonuma dönerken Taehyung'un bacak bacak üstüne attığını gördüm göz ucuyla.

"Efendim?" diye cevapladım kaçıncı aramasında.

"Jeongguk, neredesin?" Endişeli sesi vücudumu titretti.

"Ben-"

"Çok merak ettim. Haber de vermedin. İyi misin?"

Bakışlarım yanımdaki bedene dönerken onun zaten bana bakıyor olduğunu görmek kalbimin atışını hızlandırdı.

"İyiyim. Az sonra geleceğim eve, konuşuruz."

Kısa bir tamam ile telefon kapandığında yerimden doğruldum. Ceketimi sandalyenin arkasından almaya çalıştığımda başım döndü. İki elimi de dengede durmak için sandalyeye bastırdığımda acıyla inledim. Yanımdaki iki sandalyenin de geriye çekilme sesi kulaklarımı doldurdu.

Consider It Done | TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin