The Police- Every Breath You Take
..
Düşünürdüm. Gerçekten çok fazla düşünürdüm. Dediğim gibi, bir konuyu kafama o kadar çok takardım ki rüyama girerdi. Kabusum olurdu.
Yapacağım şeyi düşünürdüm, yaptıktan sonra karşılaşacağım sonuçlarını düşünürdüm. Gözlerime uyku girmez, beynimdeki olumsuz cümleler kuran sesler susmazdı. Bana her şeyin hep kötüye gideceğini söylerlerdi. Bir bakıma doğruydu. Hayatımda iyi giden pek bir şey yoktu.
Son günlerde hissedebildiğim tek duygu öfkemin yakıcı hissiydi. Sinirli bir insan değildim, oldukça sakin bir insandım hatta. Biraz da içe kapanıktım. Sabretmeyi bilir, bir konu üzerinde çok acele etmezdim. Fakat kaşınan avuç içlerim beni öyle zorluyordu ki 'kim bu?' diyordum kendi kendime. Bedenim başkası tarafından ele geçirilmişti sanki. Her şeyi en ince ayrıntısıa düşünen ben, artık bir şey düşünemiyordum.
Kapüşonum yüzümün her ayrıntısını kapatamasa da taktığım siyah maske bu ihtiyacı karşılıyordu. Biraz da havanın karanlığından yararlanırken önümdeki iki bedeni takip etmeye devam ettim.
Önümdeki adam, kollarını yanında gülerek ilerleyen kızın beline doladığında bu hallerine gülmek istedim. Yüzündeki o mutluluğu bozmak için her şeyimi verirdim.
Amansız takip, geldikleri evin önünde son bulduğunda onları izlemeye devam ettim. İçeri geçişleri, merdivenleri tek tek çıkışları, en son odanın penceresinden her ayrıntısıyla görebildiğim bedenleri...
Bakışlarımın altından onları süzmeye devam ederken kızın çıplak bedeni görüş açıma girdi. Bir video, sayısız fotoğraf.
Telefonum sessizce titrerken aramayı cevapladım.
"İçeri girin."
Beş kişi, gözümün önünde evin camlarını kırmaya başladığında karanlık sokaktan onları izlemeye devam ettim. Eve giren adamlar ve duyduğum Yubin'in çığlığı, bana öylesine zevk verdi ki cam kırılma seslerinin arasına sesli bir kahkaha bıraktım.
Büyük villanın içinden gelen bağırışlar, yerlere düşen eşyaların bulunduğum uzaklığa kadar gelen sesleri. Adımlarım evin arka kısmına ilerlerken elimdeki kırmızı sprey boyayı çalkaladım. Büyük duvarın önüne geldiğimde acele ediyordum.
Yazdığım her bir harfte yerlere damlayan kırmızı boyaya parmaklarımı değdirdim. Elimin üstündeki sıvıyı iyice parmaklarımla yedirdim. Tek fark ne içimdeki öfkeydi ne de korku. Sadece zevk vardı. Öyle rahatlamıştım ki burnuma dolan yanık kokusu bile beni rahatsız etmedi.Bakışlarım bir dumanlar çıkan eve bir de duvara yazdığım cümlede gezindi.
'Aldığın her nefeste seni izliyor olacağım.'
...
Evin kapısını sessizce açsam bile gelen tık sesiyle irkildim. Kapı benden önce açılırken karşılaştığım bedenin sinirli bakışlarına karşılık tedirginlikle gülümsedim.
"Saatten haberin var mı?"
Gözlerimi devirip içeriye geçtiğimde odama doğru ilerledim. Arkamdaki adım sesleri de beni takip ederken ağzımdaki maskeyi bir kenara fırlattım."Jeongguk, niye aramalarımı açmadın? Çok meral ettim seni- yüzüne ne oldu?!"
Saklamaya çalıştığım yüzümü omuzlarımı tutup beni kendine çevirerek gördüğünde sıkıntılı bir nefes verdim.
"Önemli bir şey değil. Bir çocukla kapıştık."
Kızgın bakışlarıyla yüzümü incelerken tutmakta olduğu omuzlarımdan kendine çekip sarıldı bana. Günün yorgunluğu ile öyle bir rahatladım ki kollarının arasında uyuyasım geldi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Consider It Done | Taekook
Fiksi Penggemar❝ Onu gerçekten öldürmek istiyor musun, Taehyung? Eğer istediğin buysa yapacağım. Senin için her şeyi yaparım. Sen sadece oldu bil.❞ Vkook fanfic 🎨 Yayım Tarihi: 23.06.22 Bitiş Tarihi: 12.09.24