"Uyandın mı?"
Gözlerim açılırken elimde bir tutuş hissettim. Tanrım, numara yaparken gerçekten uyumuştum.
"Çok korkuttun bizi. Taehyung aradığında hızlıca geldim."
Görüş açımdaki arkadaşım elime küçük bir öpücük kondurduğunda gözlerimi evimin tavanında gezdirdim.
"Ne oldu?" diye sordum. Sanki bilmiyordum.
"Tansiyonun düşmüş, iki saattir uyuyorsun. Asıl sen söyle, neler oldu?"
Seokjin sesini duyurmak istemezmiş gibi kısık tuttuğunda üstümdeki örtüyü kenara atıp ayaklandım.
"Bir şey olmadı. Taehyung'la konuşurken fenalaştım. İyiyim şimdi."
Yüzüme endişeli gözlerle bakarken bu sıralar onu fazlaca korkuttuğumun farkındaydım. Onu üzmek, isteyeceğim en son şey bile değildi. Onun bendeki yeri; benim hayatımı kurtaran bir kurtarıcıydı.
Ama elimde değildi.
"İyi olduğuna emin misin?" dediğinde başımla onayladım. O sırada içeriye giren Taehyung'un uyandığımı görmesiyle yüzünde oluşan suçluluk ifadesi, benim ifadesiz suratımı değiştirmedi. Fakat gitmediği, hala burada olduğu için içimde hissettiğim heyecan tüm modumu değiştirdi.
"Jeongguk... Uyanmışsın."
Yanıma geldiğinde her ne kadar mahçup ifadesini bozmasa da kolları sıkıca belime dolandı. Ben daha tepki veremeden birleşen göğüslerimizle neredeyse bayılacaktım.
Tepkisizliğime kollarını gevşeterek karşılık verdiğinde bunu istemedim. Ellerim hafifçe sırtını buldu. Kendini geri çekecek iken durduğunda biraz daha sarıldı bana. İçim huzur doldu.
"Ben, ben çok korktum." Hızlı nefeslerinin arasında yuttuğu harflerle konuşurken bu hali öyle tatlı geldi ki bana, tebessüm ederken başımı yana yatırıp omuzlarına yasladım.
"İyiyim ben. Sen de biraz sakin ol." dediğimde ayırdı birleşik bedenlerimizi.
"İyisin değil mi?" Ağzımdan çıkacak cevaba muhtaçmışcasına sordu. Gözlerindeki tedirginliği görmemem mümkün değildi.
"Evet."
Bakışlarım bizi dinleyen arkadaşıma döndüğünde ne istediğimi anlamış gibi göz kırparak odamdan çıktığında kapımı da kapattı arından.
"Jeongguk, ben çok üzgünüm. Yubin'in neden böyle bir şey yaptığını bilmiyorum. Normalde böyle birisi değildir." kendi bile söylediğine inanmazken gülmek istedim sadece. Kendimi tutarken başımı salladım usulca.
"Anladım, önemli değil." Fısıltı gibi söylediğim sözlerimle kendimi yeniden yatağıma bıraktım. Bakışlarımı ondan çektiğimde kendimi hüzünlü bir ifadeye soktum.
Bana gelmesi için biraz daha oynamalıydım.
Avuç içleri beklediğimden daha kısa sürede yanağımı bulduğunda titrek bir nefes aldım. Yastığımın yanına, yüzümün tam karşısına elini koyarak üstüne yattığında burunlarımız neredeyse birbirine değecekti. Gözlerimin içine bakarken gözlerinin içine baktım. Kehribarlarındaki devam eden suçluluk kalıntılarıyla dudaklarımın içini ısırdım. Oyunumu daha fazla sürdürmek istemedim.
Dudaklarımda bir gülümseme peydah olurken sol elim de onun yanağını buldu. Şaşkın bakışları benim kısılan gözlerimde gezerken titrek nefesi avcumu okşadı.
"Sen neden üzgün hissediyorsun ki? Senin bir suçun yok. "
Ellerim bu sefer uzun saç tutamlarını bulduğunda kulağının arkasına doğru sıkıştırdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Consider It Done | Taekook
Fanfiction❝ Onu gerçekten öldürmek istiyor musun, Taehyung? Eğer istediğin buysa yapacağım. Senin için her şeyi yaparım. Sen sadece oldu bil.❞ Vkook fanfic 🎨 Yayım Tarihi: 23.06.22 Bitiş Tarihi: 12.09.24