Digital Daggers- The Devil Within
..
Tüm dünyam başıma yıkılmış gibiydi. Büyük bir buldozer gelmiş, şehrimi yağmalamıştı. Binalarımı ezip geçmiş, bana da tozdan başka bir şey bırakmamıştı.
Bir insan her yönden nasıl bu kadar aciz olabilirdi?
Kendimi o kadar aciz hissediyordum ki nefes almak bile zordu. Yürümek, bakmak, hissetmek. Artık bir şey hissetmiyordum. Her şeyi en ince ayrıntısına kadar düşünen ben, artık düşünmüyordum. Paslanmış gibiydim. Sararmış, solmuş, kırıldıkça kırılan, yere dökülen bir enkazdım.
"Jeongguk, bekle lütfen!"
Şakağımdan bir ter damlası gergin suratıma akarken soluk bile almadan yürüyordum.
Gözüm kör, kulaklarım sağırdı. Her hareketim anlamsızdı. Attığım adım, yanından geçtiğim her sokak, yürüdüğüm yol bile anlamını yitirmişti.
Koluma dolanan el bile beni durduramadı. Kolumu hızla kendime çektiğimde kimseyi görmek istemiyordum. Kendi sesimi bile duymak istemiyordum. Bu yüzden sadece yürüdüm. Ardımdaki adım sesleri de son buldu ve ben öylece geldiğim yere baktım.
Bakışlarım yerden yukarı doğru tırmandığında karşımdaki binayı süzdüm. Evim diyemediğim o yerdi burası. Yıllar önce kaçarak gittiğim, bir daha asla gör istemediğim fakat şu an tam önünde bulunduğum yerdi.
Havanın karanlığı bu ışıksız sokağı da karanlığa bularken adımlarım kendinden emindi. Yanağımdan akıp giden yaşı rüzgar esmese hissedemezdim bile.
Adımlarım binanın içine ilerledi. Karanlık koridor beni korkutmadı. Arkamdan duyulan nefes sesleri bile beni korkutmadı. Belimi sertçe sıkan eller beni olduğum yere sabitlerken sadece öyle bekledim.
"Geleceğini tahmin etmiştim."
Kulağıma dolan ses midemi kaldırdı. Karanlığa alışan gözlerim buğulandı anında. Öyle uzun zaman olmuştu ki o kalın tınıyı duymayalı, bağırmak istiyordum.
"Annen de senin gibi. İlk önce reddediyor sonra kendi ayaklarıyla geliyor kucağıma." Yanağıma dokunmak üzere olan elini tuttuğumda bedenimi sertçe duvara vurdu. Oraya dokunmasına izin veremezdim.
"Uzun zaman oldu, beni özlemedin mi?"
Konuşmaya devam ettiği her dakika içim biraz daha öfke doldu. Bu beni güçlendiriyordu.
Elini avuçlarım arasından kurtardığında boynuma doladı. Diğer eli de saçlarımı kavradığında onu görmem için başımı kendine doğru çekti fakat gözlerim çoktan kapanmıştı.
"Neden susuyorsun?" Bu sefer yüzümde hissettiğim nefesiyle neredeyse kusacaktım. Ama dayanmalıydım.
Gözlerimi açmam için saçlarımı daha çok çektiğinde kahkaha atmaya başladım. Öyle çok güldüm ki ben bile korktum kendimden.
Saçlarımdaki eliyle beraber boynumdaki sıkı tutuşu da yok olduğunda hâla gülmeye devam ediyordum. Bedenimi yere savurduğunda gözlerim açıldı ve sesim kesildi. Titreyen dizlerime inat düştüğüm yerden kalktım. Bugün onunla ilk ve son kez göz göze gelecektim.
Keskin bakışlarım onun korkulu ifadesini bulduğunda yine de belli etmeme çabaları hoşuma gitti.
"Annemi sikmen umurumda değil." Sesim oldukça netti. Adımlarımı ona doğru atmaya başladığımda bu sefer onun sırtı duvarla buluştu. Karanlıkta bile görebildiğim o korku ifadesi kanımı kaynattı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Consider It Done | Taekook
Fanfiction❝ Onu gerçekten öldürmek istiyor musun, Taehyung? Eğer istediğin buysa yapacağım. Senin için her şeyi yaparım. Sen sadece oldu bil.❞ Vkook fanfic 🎨 Yayım Tarihi: 23.06.22 Bitiş Tarihi: 12.09.24