Billie Eilish- All the Good Girls Go to Hell
..
Küçükken uyumam için bana ninniler söylenmedi, masallar okunmadı, saçlarım okşanmadı, üzerimi açtığımda örtecek biri olmadı. Tamamen yalnız bir çocuktum. Her işimi kendim yapardım. Buzdolabında günler öncesinden kalan bozulmuş yemekleri yemek yerine kendi yemeğimi kendim yapardım. Okuluma giderken saçlarımı kendim tarar, önlüğümü kendim takar, ayakkabı bağcığını kendim bağlardım.
Bir annem vardı. Bildiğim kadarıyla bir babam da vardı fakat neredeydi bilmiyordum.
Annem bazen yanıma gelirdi. Günümün nasıl geçtiğini sorar, vereceğim cevabı beklemeden çıkar giderdi evden. Nereye giderdi bilmezdim. Sabah uyandığımda evde olmazdı. Öğle saatlerinde eve geldiğinde elinde tonlarca para sayarak odasına kapanır dışarı çıkmazdı.
Küçükken insan hiçbir şeyin farkında değildi ve büyüyüp, bir şeyleri anlamaya başladığında lanet ederdi buna. Keşke hep anlamayacak yaşta olsaydım diye. Çoğu kez bunu dilerdim ben de. Gerçek olmayacağını bile bile de sürekli bunu isterdim tanrıdan. Bir süre sonra vazgeçmiştim zaten.
Annemin kazandığı kirli paraları görmemek için çok çalışmıştım derslerime. Bir hayalim vardı. Kendimi bu insanların yanından kurtarmak için çalışmam lazımdı. Sürekli birinin girip çıktığı bu evden kurtulmalıydım. Yapacaktım. En kısa sürede hem de. Fakat bir şey oldu ve bu süre beklediğimden daha uzun sürdü.
Bir gece, eve gelen adamlardan birinin varlığını hissettim karanlık odamda. Zaten düzensiz olan uykumun içinde duydum o kalın sesini. Ellerini hissettim vücudumda. Ağlamamak için kendimi o kadar sıkmıştım ki bir yerden sonra nefes almam zorlaşmıştı. Korkudan ne yapacağımı bilmiyordum. Parmakları omzumu tutup iki büklüm olmuş bedenimi kendine çevirdiğinde hiç düşünmemiştim. Sağ elimle yüzüne bir yumruk attığımda orta parmağımdaki sivri yüzük delip geçmişti suratını. Üzerime eğilmiş bedeni acıyla geri çekildiğinde kaçtım pencereden. Bir daha da o eve dönmedim.
Annemin, kaçıncısı olduğunu sayamadığım erkek arkadaşından kaçarken rastladım tek dostuma. Evim diyemediğim o iğrenç yerden son hız kaçarken öyle sert çarptım ki ona, benim yüzümden neredeyse kalçasını kırıyordu.
Tuttum kaldırdım elinden. Bir o benim perişan halime bir ben onun ağrıyan kalçasını tutan eline baktığımda geçmişti dakikalar öylece. İkimizde o gece konuşmamıştık. Her insanın yaptığı gibi yarına ertelemiştik sadece.
"Seokjin ben." demişti acıyla karışık gülümsemeye çalıştığı suratıyla. "Jeongguk." diye sessizce karşılık verdiğimde kolumdan tutup beni yumuşak çimlere oturmuştu. Yorulduğumu gözlerimden mi anlamıştı, yoksa koşmaktan bir hayli berbat duran yüz ifademden mi anlaşılıyordu?
"Söyle bakayım, niye avcısı tarafından kovalanan tavşan gibi kaçıyordun öyle?" dediğinde güldürdü beni. Öyle unutmuşum ki gülmeyi yüz kaslarım tuhafsadı bu durumu. Zar zor gerildi dudak kenarlarım.
"Evden kaçtım." dediğimde sessizliğimi sürdürmeye devam etmiştim sonrasında.
"Kaç yaşındasın Jeongguk?"
Öyle merakla sordu ki bir an yaşımı unuttum. Şimdi düşündüğümde bu kadar meraklı olmamın sebebinin o olduğunu anladım.
"On yedi."
Gözleri şokla büyüdüğünde dayanamayıp komik yüz ifadesine bir kere daha güldüm.
"Tanrım, on yedi mi?! Gelecek yıl üniversite sınavına beraber gireceğiz o zaman!" Yine sevinçle şakıdığında nasıl bu kadar enerji dolu olduğuna şaştım kaldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Consider It Done | Taekook
Fanfic❝ Onu gerçekten öldürmek istiyor musun, Taehyung? Eğer istediğin buysa yapacağım. Senin için her şeyi yaparım. Sen sadece oldu bil.❞ Vkook fanfic 🎨 Yayım Tarihi: 23.06.22 Bitiş Tarihi: 12.09.24