0.6

125 19 76
                                        

Elderbrook- Numb

..

Her insanın kimseye göstermediği bir yüzü vardı. Sadece kendisinin bildiği, aynaya baktığı zaman görebildiği bir yüz. Gün sonunda, akşam eve geldiğinizde ortaya çıkan, sinirliyken, üzgünken, korkmuşken, baskı altındayken kısacası negatif her duygunun altından gerçek bir yüz ortaya çıkardı. İnsan bunu bilerek mi yapıyordu yoksa farkında değil miydi?

Bana göre herkes asıl kimliğinin farkındaydı. Sadece hepimizin oynaması gereken rolleri vardı. Dünya büyük bir kurmacadan ibaretti. Herkese belirlenen rol farklıydı ve sen o rolü oynamak zorundaydın. Yoksa bu kurmacadan dışlanman kaçınılmaz olurdu.

Bazı insanlar vardı, gülmeyi bile zayıflık sanan. Hayat böyle nasıl geçerdi ki? Bir şeylerden korkmadan, bir şeye kızmadan, ağlamadan, gülmeden...

Oynadığımız rollerin gereği körelen tüm duygularımız, gerçek yüzümüz değil miydi?

Şu an takındığım ifade benim gerçek yüzüm müydü? Değildi. Oynamam gereken bir rolüm vardı. Çokta güzel oynadığımı düşünüyordum. Onu görene kadar.

Tüm zayıflığım, kendimden bile bazı zamanlar gizlediğim asıl benliğim onu gördükçe ortaya çıkmak için can atıyordu. Tüm ilgisini istiyordum. Bakışları sadece benim üzerimde olsun, benim için gülsün ve benim için ağlasın istiyordum. Eğer bu kişi ben olmayacaksam, kimse olmamalıydı.

Geceleri benimle olsun, asıl benliğimi sadece ona göstereyim istiyordum. Tüm zayıflıklarımı sadece o görsün, tüm zayıflıklarını sadece ben göreyim.

Şu an yanında oturan o kız değil.

"Gözlerinle öldürdün kızı."

Üzerimdeki rahatsız kıyafetleri çekiştirdim. Bakışlarım yanımda gülerek şarkı söyleyeceği mikrofonunu düzelten arkadaşıma kaydı.

"O gün öpüştüğü çocuğu buralarda görebiliyor musun?" dedim bu sırada yeniden barda gezindi bakışlarım. Taehyung, Yubin'in yanından kalkmış bir yere doğru ilerliyordu.

"Henüz görmedim. İlerleyen saatlerde gelir belki." Başımla onayladım.

Bedenimi yasladığım duvardan ayrıldım ve gözlerimle nereye gittiğini takip ettiğim bedene doğru ilerledim.

Adımlarım sadece onun adımlarını izledi, ayaklarım ayaklarının bastığı yerlere bastı. Gözlerim geniş sırtını izlerken önümden geçen onlarca insana rağmen onu kaybetmemek için çaba sarf etmedim. Çünkü onu her yerde bulurdum.

Çıkış kapısından çıkıp sola döndüğünde onu takip etmeye devam ettim. Sadece seri adımlarla nereye gittiğini merak ediyordum. Biraz da içimdeki hisse uyuyordum. Ne yaptığını gördüğümde memnun olacak mıydım, emin değildim.

Taehyung gibi bardan dışarı çıktığımda etrafta bir göz gezdirdim. Bakışlarım her yerde gezindi ama ona rastlamadı. Birkaç dakika içinde kayboldu sanki.

Onu, bir ağacın karanlığı altında, yüzü görünmeyen biriyle konuşurken görene kadar kaybettiğimi sandım.

İçimde Taehyung'u tekrar bulmanın rahatlığını yaşarken bir yandan da yüzünü göremediğim, bir erkek olduğunu tahmin ettiğim kişiyle ne konuştuğunun merakı içindeydim.

Sıkıntıyla bir nefes verirken onları görebileceğimi düşündüğüm bir kenara geçip, park halindeki arabalardan birinin arkasına gizlendim. Şimdi Taehyung'u görebiliyordum fakat hâlâ kiminle, nasıl biriyle konuştuğunu göremiyordum.

Gözlerim bir Taehyung'un bir de karanlıktaki adam arasında giderken telefonumu çıkardım. Art arda çektiğim fotoğraflardan sonra telefonum çalmaya başladı. Bunu duyabilecekleri endişesiyle bir küfür savurup sessize aldım. Bakışlarım onlara döndüğünde öncekinden daha hararetli bir şekilde konuşmaları dikkatimi çekti. Neyse ki beni fark etmemişlerdi. Hâlâ çalan telefonumu açıp kulağıma götürdüğüm sırada gözlerim sinirle tartışan ikilinin üzerindeydi.

Consider It Done | TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin