Sonunda babam bana görev vermişti ve tekrar dünyaya inebilmiştim. Hızlıca işimi hallettim ve çiçek dükkanına girdim. Jeongin oradaydı ve bugün biraz daha iyi gözüküyordu ama asla eskisi gibi olamazdı.
Bu sefer daha insan gibi davranmaya karar verdim, onunla konuşmamın sıkıntı olacağını sanmıyordum babamın bundan haberi olmazdı. Gülümseyerek girdim ve "Merhaba nasılsın" dedim. Biraz şaşırdı bir yabancı pat diye nasılsın diye sorunca. Ama olayı bildiğimi bildiği için şaşırması uzun sürmedi ve cevap verdi. "Sence nasılımdır? Harikayım" dedi. Anlamayıp "Ne, harika mısın nasıl yani" dedim. Gerçekten insanlarla iletişim kurmayı hiç bilmiyordum. Suratıma malmışım gibi bakınca ne demek istediğini anlayıp ondan özür diledim ve tekrar gül fidanı istedim.
"Neden sürekli buraya beyaz gül fidanı almaya geliyorsun? Daha önce de geliyordun seni görmüştüm" dedi.
Öldürdüğüm insan başına bir gül desem bu onun için bir travma olabilirdi. Bu yüzden düşündüm. "Böyle bir hobim var sebebini bilmiyorum dedim". Beni gerçekten garip bulmuş olmalıydı.
"Beyaz gülleri çok severim, annemle babamın mezarına her gün beyaz gül koyuyorum" dedi.
"Yangın için üzgünüm" dedim.
Yangın olduğunu nerden biliyorsun der gibi garip garip yüzüme baktı. "Buraya her gün gelirdim ve aileni tanırdım bu yüzden biraz araştırıp öğrendim" dedim.
"Ailen iyi insanlardı onları severdim" dedim ve dükkandan çıktım. Dünyadan ayrıldım ve yine aklımda jeonginin sesi, gözleri ve yüzü kalmıştı sadece.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Devil's Love - Hyunin
RomansaHyunjin çok güçlü bir şeytandı ama onu güçsüz kılan biri vardı. Bu güçsüzlüğün bedelini ağır ödeyecekti...