19

225 38 15
                                        

Tam bir hafta...

Tam bir hafta boyunca aşkımı görememiştim. Aşırı çok özlemiştim. İnsanlarda olan ve başkalarıyla konuşmaya yarayan o aletten keşke bende de olabilseydi. Tüm gün jeongini göremesem de onunla konuşabilirdim en azından.

Neden tekrar dünyaya inmem bu kadar zaman almıştı anlamıyordum. Jeongini çok özlediğim için beraber çekildiğimiz fotolara bakıyordum. Tekrar tekrar bakıyordum ve her seferinde ilk defa görmüş gibi hoşuma gidiyordu. Fotoların arasında Jeonginin benden habersiz kendini çektiği bir foto buldum. Suratını kameraya iyice yaklaştırmış ve gülümsemişti. Gamzeleri çıkmıştı ve inanılmaz tatlıydı. Özellikle o fotoya bakınca tüm sorunlarımı unutuyordum ve istemsizce gülüyordum.

 Özellikle o fotoya bakınca tüm sorunlarımı unutuyordum ve istemsizce gülüyordum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Akşam olmaya başlamıştı ve bugün de dünyaya inememiştim. İçimde çok garip ve çok kötü bir his vardı. Sanki kötü bir şey olacakmış gibi hissediyordum. Acaba jeongin iyi miydi? Belki hastadır ya da canı bir şeye sıkılmıştır ve bende bunu hissetmişimdir diye düşündüm.

Gerçekten Jeonginle aramızda böyle bir çekim vardı. Onun canı sıkıldığında ya da üzüldüğünde bunu hissedebiliyordum. Yada ben iyi hissetmediğimde o bunu hissediyordu ve yanına gittiğimde bana iyi olup olmadığımı soruyordu. Çoğu zaman düşüncelerimi ona anlatamasam da o her zaman ne hissettiğimi çok iyi anlardı.

Genel olarak dünyaya bakış açımızdan tut duygu ve düşüncelerimize kadar her şeyimiz aynıydı sanki. Onun lezzetli bulduğu şeyleri bende lezzetli buluyordum. Bir şey düşündüğünde bende aynısını düşünüyor oluyordum. Sanırım ruh eşi olmak buydu. Birbirimizi çok iyi tamamlıyorduk.

Bence herkesin bir ruh eşi var diye düşünüyordum. Ama bizimkisi farklıydı sanki. Bu aşk bizi cayır cayır yakıyordu. Aslında canımız yanıyordu ama hiçbir acı bu kadar zevk veremezdi.

Ve bu düşünceler aklıma okuduğum kitaptan bir kısmı getirdi. Orada şöyle diyordu;

"İnsan sevince aklı ve kalbi arasında sıkışır kalır. Bir yandan dünyanın en güzel çaresizliğini yaşarken, bir yandan da hayallerinin gerçekleşmesi ihtimaliyle gülümser. Artık kişinin hayatı aldığı nefeslerin toplamı değil, nefesini kesen anların toplamıdır..."

Benim hayatım jeongindi.

Jeongin'in dilinden

Neden gelmiyorsun Hyunjin diye düşündüm. Neden onsuz geçen her dakika bana bu kadar acı veriyordu. Bir insan kimseye bu kadar çok bağlanmamalıydı. İçimde kötü bir his vardı. O his yine gelmişti ve bu sefer farklıydı.

İşi bitirip dükkanı kapattım ve eve çıktım. Hyunjinle beraber yaptığımız yağlı boya tablosunu duvara asmıştık. Çok hoş gözüküyordu. O birçok şeyde olduğu gibi resim yapmakta da gerçekten çok yetenekliydi.

Katı ailesi yüzünden telefonu yoktu, doğru düzgün iletişim bile kuramıyorduk. Bu daha çok özlemem için bir sebepti. O an aklıma bir fikir geldi. Odamdaki kumbarayı alıp biriktirdiğim parayı saydım. Hep evde olup hiç para harcamadığım için biraz para biriktirebiliyordum.

Biriktirdiğim parayla hyunjine telefon almaya karar verdim.

Bu para sadece konuşmamızı sağlayan eski bir telefona yeterdi ve zaten bu bizim ihtiyacımız olandı.

Dışarı çıktım ve telefonu aldım. Tüm paramı ona yatırsam da bu önemli değildi. Hyunjinle konuşamamaktansa aç kalmayı tercih ederdim.

Telefonu hediye paketi yaptım. Geldiğinde ona hediye edecektim ve eminim ki sevinecekti.

Hyunjin'in dilinden

Gece oldu ve uyumak için yatağa gittim. İçimdeki sıkıntı azalmak yerine daha da büyümüştü.

Sabah saat altı civarında uyandırıldım. Babam beni yanına çağırıyordu.

Şok olmuştum çünkü ne zamandır hiç çağırmamıştı beni. Bir şey olmasından korktum. Ama sanırım bana özel bir görev verecekti ve Jeonginime gidebilecektim. Kötü düşünmeyi bırakıp güzelce hazırlandım ve babamın yanına gittim, olacakları bilmeden... 

Devil's Love - HyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin