Babamın yanına gittim ve içeri girdim. Babamı görünce şok geçirdim çünkü insan kılığındaydı. Bu halini en son küçükken görmüştüm.
Üstüne takım elbise giymişti, oldukça iyi görünüyordu ve bakımlıydı. Yakışıklı bir yüzü vardı ama yine de yüzüne bakmak midemi bulandırıyordu. Evrendeki en kötü varlıktı. İçinde bir zerre bile sevgi yoktu ve kötülüğü şeytani yüzüne yansımıştı.
"Beni neden bu saatte özel olarak yanına çağırdın, ayrıca niye böyle giyindin bir şeyimi kutluyoruz?" diye sordum.
Gözüm arkadaki adama kaydı, bu beni koruyan hizmetkardı. O da insan kılığındaydı ve babamın arkasında duruyordu. Bana acırmış gibi bakıyordu. "Ne oluyor" diye düşündüm, içime çok büyük bir korku duygusu gelmişti.
Babam konuşmaya başladı.
"Hyunjin, senin benden sonra tahta geçen kişi olman gerekiyor bunu biliyorsun değil mi?" dedi. Ne alakaydı şimdi, sabahın altısında bunun için mi çağırmıştı beni.
"Evet biliyorum." dedim.
"Doğduğundan beri hiçbir zaman istediğim gibi biri olamadın, her zaman duygusaldın ve benim için bir hayal kırıklığıydın. Sana karşı hiçbir zaman sevgi hissetmedim aksine nefret ettim." dedi.
Tüm bunları biliyordum zaten neden tekrar gelmiş bana anlatıyordu. Zaten ondan sevgi bekleyen de yoktu. Sevgiyi hiçbir zaman tadamadığım için acısını da çekmiyordum. Ama artık jeongin vardı ve onun sevgisi bana yeterdi.
"Yüzün tıpkı bana benziyor ama ben güçlüyüm ve senin gibi zayıf biri benim oğlum olmayı asla hak etmez"
Sinirlendim ve bağırdım "Benimle alay etmek için mi çağırdın beni?"
"Hayır hyunjin, benim her şeyden haberim var" dedi.
Bunu demesiyle beraber başımdan aşağı kaynar sular dökülmeye başladı. Ellerim ayaklarım titriyordu ve etraf dönmeye başlamıştı. Sessizce "Ne?" demekle yetinebildim.
"Sen tam bir salaksın, hayatın boyunca aşka inandın ama aşk diye bir şey yoktur. Aşk zayıflıktır, tıpkı jeonginin senin zayıflığın olduğu gibi." dedi.
"Sen... sen nerde.. nerden biliyorsun, nasıl öğrendin?" dedim istemsizce hizmetkara da bakarak. Konuşamıyordum, boğazım öyle bir düğümlenmişti ki nefes de alamıyordum konuşamıyordum da.
"Aşktan gözün o kadar kör olmuş ki hiçbir şeyi göremiyorsun. Sen hizmetkarımla konuşmaya gelmeden önce zaten bana çoktan olanları anlatmıştı. Sana jeonginle zaman geçirmene yardım edeceğini söyledi ve anında ona güvendin. Kimseye güvenmemen gerektiğini bilmeyecek kadar safsın. Çünkü o an tek düşündüğün Jeongine sahip olmaktı."
Hizmetkara baktım ve "Bunu bana neden yaptın?" diyerek ağlamaya başladım, gözyaşlarım gözlerimden istemsizce süzülüyordu.
"Çünkü seninle ilgili bir planım vardı hyunjin, hizmetkarım bana olanları anlatınca senin bundan haberin olmasını istemedim ve ona sana söylememesi için tembihledim."
"Madem sana söylemişti, o zaman neden jeonginle zaman geçirmemi sağladın Neden??" diye bağırdım.
Babam ayağa kalktı ve yanıma geldi. Suratımı ellerinin arasına aldı , gözlerimin içine aşağılık bir varlıkmışım gibi baktı. Yüzümü bırakırken hafifçe ittirdi. Zaten ayakta zor duruyordum ve yere düştüm.
Başımda dikildi ve şunları söyledi,
"Çünkü hyunjin, ne kadar uzun süre mutlu olursan, sonunda o kadar acı çekersin."
"Ve bu benim görmek isteyeceğim bir şeydi. Gerçekten acı çektiğini görmek için Jeongine aşık olduğundan emin olmam gerekiyordu. Bana karşı geldin ve bunun cezasını çok ağır ödeyeceksin." dedi.
Yere kapandım ve babamın bacaklarına sarıldım. Ağladım, yalvardım ona.
"Ne olur bana işkence et, istediğini yap, öldür. Bana ne istersen yapabilirsin ama lütfen, yalvarıyorum jeongine zarar verme. O benim her şeyim, hayatım. Lütfen..."
O kadar çok korkuyordum ki babamın önünde çöküp ağlayarak yalvarıyordum. Eğer jeongine bir şey olursa nasıl yaşarım nasıl...
"Sana bir gece süre veriyorum Hyunjin, git ve sevgilinle vedalaş çünkü bu onun son gecesi olacak."
"HAYIR hayır bu doğru olamaz lütfen, lütfen bunu yapma yalvarırım. Ona bir şey olursa ben ne yaparım lütfen baba yalvarıyorum sana."
Ve babam gitmişti.
...

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Devil's Love - Hyunin
RomansaHyunjin çok güçlü bir şeytandı ama onu güçsüz kılan biri vardı. Bu güçsüzlüğün bedelini ağır ödeyecekti...