on bir

35.1K 1.5K 867
                                    

İlk defa içen ergenler gibiydik gerçek anlamda. İlk defa böyle bir şey yaşıyordum, ilk defa sarhoş olacak kadar içmiştim. Sarhoş insanlardan nefret ederdim hep şu an bende nefret edilesi miydim acaba?

Dans pistindeydik Denz'le ikimiz ve ciddi anlamda seksi bir dansın içerisindeydik. Kıvıra kıvıra oraya buraya sürtüne sürtüne dans ediyorduk ve bu çok keyifliydi. Artık kesinlikle hep dans etmeliydim.

Kalçama bir şaplak yediğimi hissettiğimde irkilip arkama dönmüştüm, Deniz sırıtarak bana bakıyordu. "Çok güzel duruyordu dayanamadım." diyip dudaklarını büzmüştü. Biliyorum çok güzeldi ama her önüne gelende vuracak değildi hani. "Hem bu zevki Eren'le paylaşacağım!Çok şey kaçırıyor!" Bencede çok şey kaçırıyordu ama bunu sesli dile getirmeme gerek yoktu.

Tekilanın çok farklı bir kafası vardı ve kesinlikle Eren'le tekila içmeliydik. Hatta çok farklı içme yöntemleri bulmalıydık. İçki azgınlık mı getirdi sana?

İçimdeki enerjiyi atamıyordum ne kadar her hareket ettiğimde düşecek gibi hissetsemde içimde dışarı çıkmak isteyen bir enerji vardı. Etrafa bakındığımda enerjimi daha kolay bir yöntemle atmanın yollarını arıyordum. İleride gördüğüm direklerle bu yolları bulmuş olmuştum. Direk dansı yapmasını biliyordum çünkü daha önce kursa gitmiştim. Normal danstansa direk dansı daha cazip gelmişti.

Direklerin önünde durduğumda daha dansımı yapamadan biri kolumdan çekmiş beni aşağı indirmişti. Kim olduğuna baktığımda anlamamıştımda. Boş boş birbirimize bakıyorduk ve o telefonla konuşmaya çalışıyordu. "Al yenge!" deyip telefonu uzattığında hâlâ nereden yengesi olduğumu anlamamıştım.

"Kimsin?"

"Eren ben ve konu şuan bu değil. Hadi zorluk çıkarmadan eve gidin!" Eren niye bu adamla konuşuyordu?

"Niye bu adamla konuşuyorsun?"

"Konu bu mu?" Zaten zar zor duyuyordum bi de bağırmayı bırakmıştı ve şimdi iyice zar zor duyuyordum.

"EVET BU!KİM BU ADAM?"

"Asker amına koyayım asker! Manyak mısın sen kızım? Ben göndereceğim demiştim ya yanınıza birini o işte hadi düş çocuğun önüne evine gidin!" Doğru, demişti. Niye çocuğun evine gitmemi istiyordu ki?

"Niye gidiyorum onun evine?"

"Ya sabır ya selamet! Senin kendi evine götürecek sizi! Hadi artık Ada!"

"Tamam! Bay bay!" Telefonu yüzüne kapatmıştım. Ne diye bağırıp duruyordu? Duyuyordum zaten.

"Sessiz çocuk hadi gidelim!" Dibime kadar girdiğinde ne yaptığını anlamamıştım.

"Deniz nerede yenge?" Sesini duyurmaya çalışıyormuş.

"Orada!" diye bir yeri göstermiştim ama nereyi göstermiştim bilmiyordum.

"Tamam yenge sen şimdi şuraya otur beş dakika bekle geleceğim tamam mı?" Beni sandalyeye oturup cevap bile beklemeden gitmişti.

Beş dakika sonra gelmezse onu Eren'e şikayet edecektim bu yüzden içimden saymaya başladım. 4 dakika geçtiğinde yine kolumdan tutulmuştum. Oysa bir dakikası daha vardı.

Bir kolunda Deniz bir kolunda ben resmen sürüne sürüne bardan çıkartılıyorduk. Yürüyün dese yürüyemeyeceğimizi falan mı sanıyordu bu? Yürüyemeyecek kadar kendimizi kaybetmemiştik Allah'a şükür.

"Bırak beni ben yürürüm!" Beklemediğim şeyi yapıp kolumu bırakmıştı.

"Yürü hadi yenge o zaman!"

Bunlar niye bağırıp duruyorlardı? Sağır mıydım ben? Neyse şimdi konu yürümekti.

Bir adım attım iki adım üç diyemeden ayağım taşa takıldı yanımdaki tanımadığım ama Eren'in gönderdiği çocuk ben düşmeyeyim diye beni tutmaya atıldığında onunda yakasından tutup kendime çekmiştim ve şu an ikimizde yerde boylu boyunca yatıyorduk.

KOMUTANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin