on beş

25.7K 1.1K 998
                                    

Daha fazla konuşmalarını dinlemek istemediğim için adımlarımı daha sağlam atıp ses çıkararak yürümeye başladım.

Derya bakma gereksinimi bile duymamıştı, Eren dönüp bana baktığında Derya'ya bakarken ki sert bakışları gitmiş yumuşacık bir tavırla bakmaya başlamıştı.

"Bebeğim, gel seni Derya'yla tanıştırayım." Sesinde resmen ikaz vardı ve bu ikazın bana olmadığının farkındaydım.

Yanlarına geldiğimde Eren kolunu belime atıp kendine çekmişti.

Derya sanki beş saniye önce arkamdan laflar söylemiyormuşçasına elini uzattığında yüzümde alaylı bir gülümseme peyda olmuştu.

Uzattığı elini sıktığımda bu kadar güç göstermemi beklemiyor olmalı ki yüzünü buruşturmuştu. Kendisi ajan olabilirdi ama beni çok küçümsüyordu ve ben maalesef ki küçümsenecek bir insan değildim.

"Derya Birol, Eren'in iş arkadaşıyım."

"Ada Tümer, Eren'in kız arkadaşıyım." Dediğim şeyle birlikte ikisi de donup kalmıştı.

Kendisinin bütün arkadaşları bana yenge diyorsa benim de bu kadına kendimi böyle tanıtmam sorun olmazdı herhalde.

Derya ilk bana sonra da Eren'e kafasını sallayıp ileriye doğru yürümeye başlamıştı. Çok bile kalmıştı yanımızda.

Hâlâ arkamda put gibi duran Eren'e döndüğümde o da kafasını eğip kocaman bir gülümsemeyle bana bakmıştı.

"Yanına gelmemi istemişsin?" Sorarcasına kurduğum cümleye cevap vermeden elimi tutup kantine yürümeye başlamıştı.

En sonunda kantinci askerin yanına geldiğimizde adam beni görmesiyle şok olmuştu.

"Tost yapabilir misin?"

"Yaparım komutanım tabii."

Eren bu sefer bana dönmüştü. "Yersin değil mi tost?"

Kafamı hayır manasında sallayıp "Canım hiçbir şey istemiyor" Dediğimde tekrardan askere dönmüştü.

"Yermiş, sen bize üç tane yarım yapabilir misin? Bir de orman meyveli soda var mıydı bizde?" Bunu nereden biliyordu?

"Burada yok ama içeride vardır komutanım. Alıp geleyim mi?"

"Yok biz alıp geliriz. Alıp gelelim sonra gelir alırım tostları tamam mı?" Asker kafasını salladığında, Eren tekrardan elimi tutup dışarıya doğru yürümeye başlamıştı.

"Ben tost dedim ama istersen aşağıda her çeşit yemek var oraya da gidebiliriz."

"Tostu bile yiyebileceğimi sanmıyorum." Elini bırakıp baş parmağını tutmuştum, böyle daha rahat oluyordu.

"Neyin var küçüğüm?" Neyim vardı?

"Sadece bir şey yiyesim yok canımın içi." Gözlerime çok derin bakıyordu. Sanki asıl cevabı ona, ben değil gözlerim veriyordu.

"Neden uyumadın? Daha bir buçuk saat olmuştu rahat edemedin mi?" Yatağı benimkinden bin kat daha rahattı ama bu bilgi bana kalsa yeterdi.

"Aslında gayet rahattım, neden uyandım bilmiyorum." Kafasını salladığında önüme dönmüştüm.

En sonunda askeriyenin marketinin önüne geldiğimizde tekrardan aklıma düşen soruyla geri ona döndüm.

"Orman meyveli soda içtiğimi nereden biliyorsun?"

Gülümsemiş ama bana dönmemişti.

"Deniz'le konuştuk. Bir gecede üç tane içtiğini görünce çok sevdiğini anlamış." Deniz'in ilk geldiği gece konuşurken duramayıp içip durmuş olabilirdim ama bu benim suçum değildi, tadını bu kadar güzel yapan markanın suçuydu.

KOMUTANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin