on altı

24.8K 1.1K 990
                                    

Yapmadığınız bir şey için suçlanmak çok yıpratıcı bir olaydı. Bir insanı yapmadığını bile bile bir şey için suçlamak da çok acizce bir olaydı.

Kapının önünde konuşulan çalınma olayının Derya'nın başının altından çıktığı çok barizdi. Benim anlayamadığım bir insan gerçekten bunu yapabilecek kadar düşer miydi?

İlk başta ben bile kendimden şüphelenip bir düşünmüştüm çünkü bu kadar düşebileceğini düşünmemiştim.

Bir dosyayı çalacak olsam bu kadar açık bir şekilde çalacak kadar aptal değildim. Derya'nın bu ucuz oyununa Hasan'ın inanması ve kapıya kadar gelip beni suçlaması ayrı bir acizlikti.

Niye bana gelip hesap sormak yerine Eren'i bana karşı doldurmaya çalışıyorlardı bu da bambaşka bir konuydu.

Derya'nın en son kurduğu kendinden emin cümlelerinden sonra Eren'in kahkahasını duymuştum. Ardından da Eren'in kendinden emin cümlelerini duydum.

"Ben bu işin içinde Ada'nın olmadığına eminim zaten ama eğer ki seni uyarmama rağmen bu iş senin başının altından çıkarsa neler olabilir tahmin edebiliyorsun değil mi Derya?" Derya, Eren'in dediklerini yedirememiş olmalı tam konuşmaya başlamıştı ki Eren lafını kesip Hasan'a dönmüştü.

"Sende umarım pişman olmazsın kardeşim." Ve suratlarına kapıyı kapattı.

Ben bile kendimden şüphe edecek hale gelmişken Eren o kadar emindi ki suratlarına kapıyı kapatmış bana dönmüştü.

"Her şeyi duyduğunu biliyorum." Yanımdan geçip yatağa oturmuş beni izliyordu ve yüzünde karmaşa bile yoktu.

"İnkar etmeyecektim zaten. Sormayacak mısın hiçbir şey?" Kaşları havaya kalkmıştı sanırım böyle bir soru beklemiyordu.

"Sormamı gerektirecek bir şey mi var?" Hiçbir şey sormayacak kadar gözü kör mü olmuştu gerçekten?

"Sormanı gerektirecek bir şey olmasa bile sorman gereken sorular yok mu sence de? Mesela sen yokken gerçekten dışarıda mıydım?" Söylediklerim Eren'in yüzünde histerik bir gülümseme oluşmasını sağlamıştı.

"Hadi Derya gözünde beni küçültüyor ve bazı şeyleri anlayamayacağımı düşünüyor. Sende mi öyle düşünüyorsun gerçekten yoksa yanlış anlarım diye gerildiğin için mi böylesin?"

"Seni tabii ki de küçümsemiyorum ama şu an seni anlamıyorum da Eren." Sitemle kurduğum cümle ciddileşmesini sağlamıştı. Belimden tutup kucağına çektiğinde bacaklarım iki yanda olacak şekilde kucağına oturmuştum. Ciddi bir konuşma için on da on pozisyon.

"Sana hiçbir şey sormuyorum çünkü ben düşündüklerinden daha zeki bir komutanım Ada. Kimi kandırmaya çalıştığının farkında değil sadece. Dün benim onu tehdit etmem ve bugün seninle bir tartışma yaşadıktan sonra gelip dosyalar çalındı demesi ne kadar tatlı bir tesadüf." Gülüp devam etti.

"Neymiş sen benim oğlanlarla görüştüğüm zamanlarda kameralar yokmuşçasına rahat rahat yürüyüp geçmişsin dosya odasına doğru ve dosyaları çalmışsın. Ben sana dosyanın yerini söyleyeyim, şuradaki çantanın içinde." Yerdeki çantamı göstermişti. Çaldığım şeyi çantama koyacak kadar salak mı görmüştü cidden bu kadın beni?

"Kapıyı kilitlememiştim çıkmadan önce ama geldiğimizde kapı kilitliydi. Yani ben sana olanı anlatayım. Derya hanım Murat komutanın odasına gidip ajan olduğu için çok kolay bir şekilde açabildiği kilitli dolabı açmış, evin, kamera odasının ve dosya odasının anahtarını almış. İlk dosyayı almış, sonra eve gelmiş, dosyayı koymuş, kilitli olmayan kapıyı kilitleyip görüntülerin saatlerini ileriye sürmüş ve son. Ben zaten kapının kilidini açtığım an bir şey olacağının farkındaydım." Her şeyi bu kadar kolay çözmüş olması sanırım işinin getirdiği olumlu özelliklerinden biriydi.

KOMUTANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin