vote ⭐ yorum !
> Sınır 55 +
.
.
. Bölümü buraya, vote'i de insafınıza bırakıyorum.
.
.Her şey mahvolmuştu.
Tessa olanları öğrenip tüm öfkesini Jungkook ve Anna'a kusmuştu.
Jungkook ona işin aslını anlatmak istesede Tessa dinlemeyi reddetmişti. Çünkü en başından beri ona yalan söylemişti.
Onu defalarca aramış, sayısız mesaj atmıştı ama Tessa hiç birine geri dönüş yapmamıştı. Sonunda cesaretini toplayıp evlerine gitmişti ama öğrendiği şey onu hayal kırıklığına uğratmıştı.
Tessa gitmişti. Gideli 2 ay oluyor ve nereye gittiğini sadece babası biliyordu.
Jungkook mahvolmuştu, bu olanlar ona ağır gelmişti.
Hayatı boyunca ilk kez kendisini böyle boşlukta hissediyordu.
Geceleri uyuyamıyor, gözlerini kapattığı an Tessa'ın hayal kırıklığıyla dolu bakışları beliriyordu zihninde.
Yediği yemek, içtiği su ona zehir gibi geliyordu artık.Tessa'dan haber almak için her gün evine gidiyordu ama babası Jungkook'u tersleyerek gönderiyordu. Anna'a gelirse o bile kardeşinin yerini bilmiyordu.
• Benden nefret ediyor olmalısın.
Sırtını duvara yaslayarak yere çöküp, parmakları arasında ki resme baktı.
• Evet bunu hak ediyorum Tessa. Ama en azından beni dinleye bilirdin.
İç çekerek gözlerini resmin üzerinde gezdirdi. Bu resmi ikisi lunaparka gittikleri zaman fotoğraf kabininde çekmişlerdi.
O günü asla unutamazdı çünkü Tessa gecenin sonu Jungkook'a aşık olduğunu itiraf etmişti.
Elindeki resmi yere bırakıp, ellerini saçlarının arasından geçirerek sıkıntıyla nefes verdi.
• Lanet olsun. Nereye bakmalıyım, kime sormalıyım seni?
Çaresiz hissediyordu. Tessa'ı araya bileceği bir yer, sora bileceği kimse yoktu. Ara ara içindeki yenilgi hissi sinire dönüşüyor, eline geçeni dağıtıp delirmiş gibi davranıyordu.
Tahta takıltısıyla, yüzünü kapatan ellerini arasındaki boşluktan baktı kapıya. Muhtemelen annesi yine gelmişti, onu yemeğe çağırmak için.
• Aç değilim anne.
Kafasını duvara yaslayarak mırıldandı. Son zamanlar agresifleşmişti, ne arkadaşlarıyla ne de ailesiyle zaman geçiriyordu. Tüm günü odasında oturup Tessa'ı düşünmek yada babasından her hangi bir bilgi alma umuduyla kapılarına dayanmakla geçiyordu.
= Bebeğim?
Bayan Jeon kapıyı açarak yerdeki oğluna baktı, oğlunun bu hali onu da perişan ediyordu. Ne kadar derdini anlatmasını istesede, Jungkook ısrarla annesine olanları söylememekte direniyordu.
= Biri seni görmeye geldi.
Jungkook omuz silkerek ayağa kalkıp, yatağına doğru ilerledi. Kimseyi görmek istemiyordu. Saçma ve anlamsız tesellileri de duymak istemiyordu.
• Hyung'lara söyle uyuyorum.
Kendini sırt üstü yatağa atarak gözlerini kapadı.
= Hyungların değil, Alder diye bir adam geldi.
Duyduğu isimle anında doğruldu uzandığı yatakta.
• Alder mi dedin anne?
Kadın kafasını hafiften sallayarak onayladı oğlunu. Jungkook yataktan kalkıp hızla odadan çıkarak merdivenlere doğru ilerlemeye başladı.
Tessa'ın babası neden onu görmeye gelmişti ki? Yoksa kötü bir şey mi olmuştu?
• Bay Alder?
Adam onun sesiyle arkasını dönüp baktı genç olana. Orman yeşili gözleri gezindi erkeğin üzerinde. Rengi beyazlamış, göz altlarında mor halkalar oluşmuştu. Kızı gibi kendisi de çökmüş gözüküyordu.
• Bir şey mi oldu ,Tessa iyi mi?
Alder bir şey söylemeden bahçeye doğru ilerlediğinde, Jungkook da kapıyı kapatıp onun peşinden ilerledi.
• Bay Alder, bir şey söylemeyecek misiniz?
= Kızımı seviyor musun?
Adamın beklenmedik sorusuyla afallamıştı Jungkook. Bir kaç saniye öyle durduktan sonra, kendine gelerek kafasını salladı hafiften.
• Evet, kızınızı seviyorum.
Alder'in bakışları küçük olanın üzerinde gezindi. Kızı bu serseride ne bulmuştu bilmiyordu ama, Tessa onunla birlikteyken gerçekten de mutluydu.
= Ben de kızımı seviyorum ve onun üzülmesine dayanamıyorum.
Alder iç çekerek gözlerini bahçede gezdirdi. Kızlarının bir birine olan davranışı onu da çok üzüyordu.
= Anna ve senin yaptığın şey doğru değildi. Tamam, belki kızım kardeşinin iyiliğini istemiş ola bilir. Ama bunu yaparken kullandığı yöntem yanlıştı.
Jungkook bir şey söylemeden sadece onu dinliyordu. Zaten ne diye bilirdi ki? Böyle bir konuda kendisini savunma hakkı da yoktu.
= Sana açık olacağım. Eğer benim fikrimi soracak olursan, seni kızımın yanına bırakmam. Hatta uzaklaşma emri çıkartırım.
Jungkook bir tepki vermeden adamın yüzüne baktı öylece. İsterse yapa bilirdi tabiki ama bu Tessa'dan uzak durmasını sağlamazdı.
= Ama burada söz konusu ben değil Tessa. Kızım çok üzgün, seni sevmesine rağmen kendini senden uzak tutuyor. Kızlarım benim için çok değerli evlat, onları üzeni dünyaya geldiğine bin pişman ederim.
Yüzünü ona doğru çevirip, küçümser bakışlarla erkeği süzdü.
= Ve sen serseri, benim iki kızımıda üzdün. Ama ben senden bunun hıncını alamıyorum maalesef. Çünkü iki kızımın da mutluluğu senin yolundan geçiyor.
Jungkook derin nefes vererek, baktığı zemini inceledi bir süre.
• Tessa burada olsaydı yada en azından ben onun yerini bilseydim, kendimi affettirmeye çalışırdım.
Alder cebinden kağıt çıkararak uzattı ona. Jungkook görüş alanına giren kağıt parçasıyla, bakışlarını o yöne çevirdi.
= Bu Tessa'ın adresi.
Jungkook kağıdı eline alarak yazılı adrese baktı. O kadar mutluydu ki şu an karşısındaki adama sarıla bilirdi.
= Kendini kızıma affettirsen iyi olur evlat.. Yoksa seni arabamı çaldığın için hapse tıkarım. Ve emin ol bunu zevkle yaparım.
.
.
.
.
Biliyorum saçma bir bölüm oldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Whisper of a lie ᴶᴶᴷ
Fanfiction▪︎ Eger sen kendini kusur olarak görüyorsan , o zaman bil ki sen benim bu dünyada gördüğüm en güzel kusursundur. ▪︎ Jeon Jungkook