Flacie'nin uyandığında ilk fark ettiği şey nefes alış verişlerinin düzeniydi. Uyanmış mıydı sahiden? Tanıdık tavanı ve arkasındaki pencereden vuran gün ışığını görünce hala Cade'in evinde olduğunu anladı.
"Cade." dedi neredeyse fısıldayarak.
Koşarcasına yaklaşan ayak sesleri onun önünde durdu ve Cade yanına eğildi.
"Flacie uyandın."
"Hepsi bitti Cade. Acılarım geçti. Öleceğimden emindim. Nasıl hala yaşıyorum?" dedi sakin bir sesle.
"B-ben bilmiyorum. Flacie çok kötüydün. Şok geçiriyor gibiydin. Biz çok korktuk."
Pax ve Soli de koridordan hızla Flacie'nin yanına gelmişti.
"Yaşıyor." dedi Pax.
Flacie, Soli'nin gözündeki yaşları fark etti.
"Çok korkunçtu Flacie. O kadar korktum ki..." dedi Soli Flacie'ye sımsıkı sarılarak.
"İyiyim. Gerçekten, eskisinden bile güçlü hissediyorum. Demek ki ilacın bir yan etkisi bu ataklar. Bunlara hazırlıklı olmalıyım."
"Ağrıların var mı? Dün gece senin için bir sürü ilaç aldık." dedi Pax endişeli gözlerle.
"Hayır, Pax. Gerçekten iyiyim, hatta bak..."dedi Flaice ve koltuğa hafifçe tutunarak ayağa kalktı. Arkadaşlarının endişesini yüzlerinden silmeye çalışıyordu ama o ayağa kalkınca birden hepsi panik olmuştu.
"Dinlen istersen."
"Acelemiz yok, kendini zorlama."
"Çocuklar, sakin olun. Gerçekten yeniden doğmuş gibi hissediyorum ve... biraz acıktım sanırım."
Flacie'nin acıktığını duyan arkadaşları hep beraber mutfağın yolunu tutmuşlardı bile. Flacie bir an kendini çok şanslı hissetti. Bunca zaman onlara sıkıntıdan ve sorunlardan başka bir şey getirmemişti ama arkadaşları onun sağlığı ve iyiliği için her şeyi yapmaya hazır gibiydi. Flacie, duyduğu minnet duygusundan gelen göz yaşlarını eliyle hızlıca sildi ve onlara yardım etmek için mutfağa doğru yürümeye başladı.
Kahvaltının, beraber önceden yaptıkları kahvaltılardan pek bir farkı yoktu. Sadece arkadaşlarının onun her hareketini izlediklerini hissediyordu Flacie. En sonunda dayanamadı ve konuştu:
"Bakın, nasıl oldu, hala neden yaşıyorum, hatta yaşıyor muyum hiçbir fikrim yok ama bu endişenizi artık yok etmeniz gerekiyor çünkü her şeye hazırlıklı olmalıyız. Tekrar olabilir, birazdan da olabilir ve gelmesini beklemekten başka çaremiz yok gibi görünüyor. Ne siz beni koruyabilirsiniz ne de ben kendimi koruyabilirim. O yüzden lütfen eski halinize dönün."
Bu ufak konuşmadan sonra Flacie, Pax'in muzip tavırlarının, saçma esprilerinin ve Cade'in gülen gözlerinin yavaş yavaş yerine geldiğini hissetti. Onların biraz olsun rahatladığını görmek onu da rahatlatmıştı.
Öğleden sonra Flacie ve Soli, Soli'nin odasından kıyafet seçmekle meşguldüler.
"Sana yeşil çok yakışacak, eminim. Saçlarınla da uyumlu olacak." dedi Soli. Kıyafetler hakkında konuşurken heyecanlıydı.
"Çok da abartmaya gerek yok Soli."
"Abartmak mı?" dedi Soli ve kendi üstünde giydiği parlak gümüş grisi tişörtü gösterdi.
Flacie gülmeye başladı. Soli de güzel gülüşüyle ona katıldı. Kahkahalarının arasından zar zor kapının çaldığını duydular. Cade içeriden seslendi:
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İlk Ölümsüz
Science FictionFlacie Costin ölümsüzlük deneylerinin bir parçası olmayı hiçbir zaman istememişti. Ancak yaşadığı şehir Siderea'nın başkanı olan babası, onu gücüyle deneylerin merkezine koymayı başarmıştı. Flacie şimdi bu deneyler uğruna ölen binlerce masum insanla...