Yatmak için giydiği kıyafetleri değiştirip salona gitti Taehyun. Artık beomgyu'nun odasında o yatıyordu. Eğer ikna edebilirse beomgyu da onunla yatıyordu ama bugün yanının boş olmasıyla salonda olduğunu düşünmüştü, koltuğun boş olmasıyla evi gezdi baştan sona. Beomgyu'nun evde olmadığından emin olunca aklına ilk gelen karşı evde olma ihtimaliydi.
Anahtarı eline alıp o eve geçti. Kapıyı her zamanki gibi Kai açmıştı. Uykudan yeni uyandığı belliydi çapağı bile açılmamış gözlerinden.
"Beomgyu burada mı?"
Hueningkai duyduğu soruyla kahlaha attı. Akşamında kavga etmiş ve sabahında annesinin evinden kocasını almaya gelmiş bir eş gibi hissetmişti Taehyun için.
"Sana da günaydın Taehyun. Ben de iyiyim işte nasıl olsun." cümlesini bitirirken içeriye doğru geçmişti. Taehyun da arkasından girip kapıyı kapattı.
"Kusura bakma lütfen. İlk defa onu göremedim de uyanınca endişelendim."
"Burada değil ama ararız şimdi."
Kai masanın üzerindeki telefonu aldı. Beomgyu'nun numarasına basıp telefonu hoparlöre aldı. İkinci çalışta telefon karşı taraftan açıldı.
"Efendim kai?"
"Neredesin sen?"
Kainin sesinin yüksekliğinden beomgyu bile irkilmişti. Bir anda neden sinirlendiğini anlamak için yüzüne baktı ama gördüğü tek şey Beomgyu'u sinirlendirmek için uğraşan bir sırıtmaydı.
"Bir şeye mi sinirlendin sen? Ne oldu?"
"Nerede olduğunu söylesene sen?"
"Sapık mısın sen? Sana ne nerede olduğumdan?"
Kai sesini normale indirip yüzündeki sırıtışı silmeden konuşmaya devam etti. Taehyun ise sadece dinliyordu.
"Ben ne merak edeceğim seni, seninki soruyor nerede bu diye?"
"Ha benimki soruyorsa tamam, iş görüşmesi için geldim dört beş gibi evde olurum. O yanındaysa versene ona."
"Buradayım zaten ben beomgyu."
"Telefon hoparlörde ise kapatsana Kai sever dinlemeyi."
Taehyun telefonu sessize alıp kulağına dayadı. Kai ise sırıta sırıta odadan çıkıp kendi odasına gitti.
"Kapattım sesi söyleyebilirsin."
"Akşama istediğin bir şey varsa gelirken alayım diyecektim."
Taehyun yüzüne yayılan gülümsemeyi silmeden durdu. Hala ondan hoşlandığını söylememişti Beomgyu. Taehyun onun utangaç boyutunu yeni yeni görmüş ve dalga geçmekten vazgeçemiyordu.
"Sen gel yeter işte. Canım bir şey çekmiyor. Kapatıyorum telefonu, işini hallet hızlıca. "
"Dur, dur. Benimkine telefon almak şart oldu sanırım."
Bazen sadece ses tonundan bile gülümsediği anlaşılırdı insanın ve Taehyun bunu şu an hissediyordu. Beomgyu'nun sesi saçma bir kıkırdamayla karışık geliyordu.
"Sen önce bir seninkine hoşlandığını itiraf et sonra telefon al."
Telefonu üzerine kapatıp masaya bıraktı. Sinirlenmemişti aksine hoşuna bile gidiyordu ama gelmesi muhtemel olan bir itirafı telefondan almak istemiyordu.
Kainin odasına gittiğinde kapının kilitlendiğini fark etti. İçeriden" Bir daha sabahın bu vaktinde gelme." diye bağırma sesi de gelince eve dönmeye karar verdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
WRİTER |TAEGYU |
Fanfiction"Yazdığın kitabın karakteriyim de ne demek?" "İstediğin her şeyi sor. Seni ben yazdım. Ben seni mutsuzluğa sürükledim. Özür dilerim "