IV

822 128 33
                                    

Kameralar...

Sadece yaşayabildiği için, her normal bebeğin aldığı gibi nefes alabildiği gibi nefes aldığı için peşinde dolanan bu kameralar, nefret ediyordu onlardan.

Birine bu kadar değer vermek anlamsızdı. Her şey gelmiş ve gitmişti artık bir hastalık yoktu ama Taehyun kendini hala bir esir gibi hissediyordu.

Tüm arkadaşlarının yaptığı gibi çikolata çalmak istiyordu bakkaldan. Herkes para üstlerini beklerken tezgahta duran kavanozdan ufak bir kare çikolata yürütüyordu. Bunu yapmayı deli gibi istiyordu çünkü tüm arkadaşları bu çikolataların daha lezzetli olduğunu söylüyordu ona ama yapmaması için çok büyük bir sebebi vardı.

Kamuya ait alanda ağaca çıkıp meyve yediği için büyük azar yemişti. Arkadaşlarının azar yediği kişiler anneleri oluyordu genelde ama Taehyun gazetelerden görüyordu azarlandığını. Kahvaltı masasına oturup annesinin meyve suyunu doldurmasını beklediği sırada ekrandan gelen seslerle anlamıştı yanlış bir şey yaptığını. Üç tane adam genişçe bir masaya oturmuş ve kendisi hakkında konuşuyorlardı.

"Bu yaşta böyle şeyler yapması, onun gelecekte o kadar da iyi yerlere gelemeyeceğini gösteriyor. Arkadaşlarına örnek olması gerekirken yaptıklarına bakın." demişti saçı diğerlerine göre daha kırçıl olan adam.

Annesinin sinirle kendisine baktığını görünce anlamıştı Taehyun. Bugün dışarı çıkamayacaktı ve eğer şanslıysa bugünle sınırlı kalırdı bu ceza.

" Bugün odandan dışarı adım atmayacaksın Taehyun. Çabuk odana dön."

Meyveli pankekleri çok severdi Taehyun ve masada ki tabaktan iki tanesini kaçırmayı düşünmüştü bir anlığına ama daha fazla sinirlendirmemek için hemen döndü odasına.

Annesinin sonradan açtığı perdeleri sıkı sıkı kapattı tekrar. Görmüştü çünkü, dışarıdan evlerini bilhassa onun odasını çeken bir kamera vardı ve eğer odasını dağıtırken onu çekerlerse yeniden ceza alabilirdi. Yatağının altından çıkardığı oyuncaklarını halısının üzerine koydu. Onlarla oynamaktan sıkılıyordu artık. Dışarı çıkıp top oynamak istiyordu.

Yatağına uzanıp tavanına bakarken kapısının tıklatıldığını duymuştu. İçeri babası girdi henüz gel demeden. Elinde tuttuğu tabakta pankekler vardı. Oğlunun yatağına sırtını dayayıp bacaklarını dümdüz ileri uzattı. Taehyun hemen babasını taklit edip aynı şekilde oturdu yanına.

"Bu odada pankek yemek daha lezzetli oluyor."

Sadece bunu demişti babası ama Taehyun için bu "aşağıda hiçbir şey yemeden sana en sevdiğin yemeklerden toplayıp getirdim" demekti. Elini uzatıp pankek aldı ve yemeye başladı. Babasıyla konuşmayı da unutmuyordu.

"Baba, sen yedi yaşındayken ne yapıyordun?"

Babası muzip bir gülümsemeyle oğluna bakıp "ağaca tırmanırdım." dedi.

"Eğer onlar beni çekmeselerdi, televizyona vermeselerdi arkadaşlarım görmezdi, ben de onlara kötü örnek olmamış olurdum."

"Sen kimseye örnek olmak zorunda değilsin Taehyun. Sadece kendi istediğin kişi olmalısın."

"Ne zamana kadar çekecekler beni?"

Oğlunun gözle görülür rahatsızlığını fark ediyordu Bay Kang. Taşınmayı defalarca teklif etmişti karısına ama karısı bu ünü çokça sevmişti. Oğluna cevap veremeden ayaklandı. O da bilmiyordu ki bu durum daha ne kadar devam edecekti. Oğlunun saçlarını eliyle karıştırıp çıktı odadan.

Elindeki son parçayı da ağzına attığında camından gelen sesi duydu. Perdeyi yavaşça kenara ittiğinde arkadaşlarını gördü dışarda. Heyecanla gülüşüyorlardı. Ellerinde yine o çikolatalardan vardı. Yine hava atmaya geldiklerini düşünmüştü Taehyun ki çok geçmeden beşli arkadaş grubunun merkezindeki alaca renkli tulumu olan çocuk konuşmaya başladı. Taehyun onun annesinin ona zorla tulum giydirdiğini biliyordu çünkü arkadaşı oturmayı bilmiyordu. Nasıl oturursa otursun sonunda pantolonunu belinden kaydırıp duruyordu. Annesi de buna böyle bir çare üretmişti kendince.

" Yine mi almayacaksın bunlardan Taehyun, çok şey kaybediyorsun hayatında yiyebileceğin en lezzetli şeyler para vermeden yiyeceğin şeylerdir. Hiç mi duymadın bu lafı?"

Açıkça dalga geçiyordu onunla arkadaşı. Taehyun penceresini sertçe kapatıp perdesini de büyük bir hızla çekti. Tüm arkadaşları kendisinden küçüktü. Yaşına en yakın olanı ondan iki yaş küçüktü ama bu onların saygısızlık yapmasını engellemiyordu. Her buldukları fırsatta aşağılıyorlardı kendilerinden büyük olan çocuğu.

Annesine şikayet ettiği zamanlarda annesi ona hep aynı cümleyi kuruyordu. "Onlar senin sayende varlar Taehyun. Şimdi değilse bile ilerde senin gerçek arkadaşın olabilmek için sıraya girecekler.

Yatağına tekrar uzandığında aklında olan en belirgin şey çikolatalar olmuştu yine. Tatlı sevmezdi bile ama onların tadını merak ediyordu. Meraktan daha fazlasıydı onun için. Para verip aldığı zaman beğenmemişti o çikolatayı ama işin sırrının para vermeden almak olduğunu söylüyordu tüm arkadaşları. Sağ tarafına doğru omuzlarının üstüne döndü Taehyun. Yatağının yanındaki çekmecenin üstünde parlayan paket dikkatini anında çekti. Eline alıp baktığında bakkaldaki çikolatalardan olduğunu fark etti.

Yedi yaşındaki çocuk o an o çikolatanın oraya nasıl geldiğini, kimin getirdiğini hiç merak etmeden çikolatayı paketinden çıkarıp ağzına attı. Hemen yutmak istemiyordu. Damağında durmadan çevirince arkadaşlarının haklı olduğunu fark etti.

Sahiden de kendi alıp yediği zamankinden çok daha lezzetliydi.

WRİTER |TAEGYU |Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin