Nacizane fikrim gece ve şarkıyla beraber okumanız:)
Koşmalı mıydı yine bilmiyordu. Bekledi ona yazılacak olan komutu. Beomgyu'nun belki de kitap için yazacağı son satırı bekledi. Cebindeki kağıdı kontrol etti ve bileğindeki bilekliği kokladı.
İstediği olmuştu, tüm ülkesi onunla gurur duyuyor ve onu yargıladıkları için pişmanlıkla kıvranıyordu. Haz almıştı bundan Taehyun. İnsanların acı çekmesinden hoşlanmazdı öncesinde ama hissetiği şeylerin en azından hissedilmesini istemişti.
Gizlendiği eve girip, kendi evine gitmeyi bekledi.
Beomgyu yazdığı son cümleden sonra hızla mutfağına gitti. İyi bir şekilde karşılamalıydı onu. Dolabına baktı ve meyvelerin var olduğunu görünce çok sevindi. Hazır meyve sularını çıkarıp bardağa doldurmak istedi ama Taehyun'un hazır içecek sevmediğini biliyordu. Dolabın arkasına sıkıştırdığı portakal ve greyfurttan birer tane alıp sıkmaya karar verdi.
En sevdiği yemeği yapmak ve yapmamak arasında kaldı ama sonunda eline yeniden unu almıştı. Dolabından incir reçelini çıkarıp tabağa yerleştirdi.
Taehyun onu oldukça sevmişti.
Hazırladığı karışımı tek tek tavaya dökerken bir taraftan da kendi kahvesini hazırlıyordu. İki gündür midesinden geçen hiçbir şey yoktu. Evinin perdelerini koşar adımlarla açmaya gitti. Yaşam fonksiyonları onu terk etmişti iki günlüğüne ama bugün geri geliyordu.
İki gündür kapısında adeta sabahlayan arkadaşlarını kovmuştu evinden. Yalnız olmak istiyordu onunla. Yalnız olmak ve her şeyi açıklamak.
Ona, onun da kendisini sevdiğini söylemek istiyordu.
Her şey hazırdı. Masası mükemmel bir nizamdaydı. Pankekleri yanmamıştı ve aynadan kendisini gördüğü kadarıyla oldukça yakışıklıydı.
Yazması gereken son cümlesi kalmıştı. Bilgisayarının yanına gitti ve kitabının son cümlelerini yazmaya başladı.
"Beklediği odanın içi, tanıdığı olduğu tatlı esintiyle kaplanmıştı. Bu esinti sertleştikçe sertleşti ve adeta Taehyun'un elinde oyuncak olmuşçasına tekrar yarıldı önünde. Taehyun yarığın onu çekmesini beklemeden, içine emin adımlarla girdi ve ait olduğu yere gitmeyi bekledi. "
Beomgyu noktaya bastı ve heyecanla ayağa kalktı. Odanın içinde ellerini ovuşturarak ileri geri yürümeye başladı. Eli terlememişti bile ama o gerginken oluşan refleksle ellerini pantolonunun kot yüzeyine sildi defalarca.
" Hadi Taehyun, gel artık. Geçen sefer de bu kadar uzun sürmüş müydü?"
Kapısından gelecek bir ses bekledi dakikalarca, ya da evin rastgele bir yerinde beliren bir beden aradı. Ama ne beklediği ses geldi ne de aradığı beden belirdi. Sayabildiği on iki dakika geçmişti. Asılı saatten görebildiği ise on dokuzuncu dakika bitmek üzereydi.
Dayanamadı ve odaları tekrar gezmeye başladı. Yatak odasına gitti. Çarşafın altına bile baktı ama aradığı kişi yoktu o odada. Mutfağa geçti masanın altına eğildi, salonda zaten saklanailabilecek bir alan yoktu. Beomgyu inatla her yere baktı ama evin içinde Taehyun yoktu.
Kapıdan ses gelmediğinin farkındaydı ama orayı da kontrol etmek istedi. Kapının kulpunu tuttu ve kendine doğru çekti. Taehyun'un orada da olmadığını zannedip kapıyı kapatacaktı ama kapısının dibindeki merdivenden sarkan ayağı gördü.
Dışarı çıkıp hemen oraya baktı ve dakikalardır aradığı bedenin burada olduğunu gördü. Gözleri kapalıydı ve teni beyazlamıştı. Beomgyu bu geçişlerin onu ne kadar yorduğunu bir kez daha hatırladı ve kucaklayıp içeri taşımaya karar verdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
WRİTER |TAEGYU |
Fiksi Penggemar"Yazdığın kitabın karakteriyim de ne demek?" "İstediğin her şeyi sor. Seni ben yazdım. Ben seni mutsuzluğa sürükledim. Özür dilerim "