ALTI

757 59 14
                                    

Kısa not: Kullanıcı adımı değiştirdim ama hala benim şeörlwldlw.

"Malfoy Dur!" Seslenmemle bana döndüğünde ona doğru büyük bir adım attım ve kollarımı boynuna dolayarak bu sefer dudaklarımızı ben buluşturdum.

Bana ne oluyordu böyle? Kendime neden hakim olamıyor ve böyle davranıyordum? Üstelik neredeyse nefret ettiğim birine karşı?

Onu benim öpmeme rağmen boynundaki ellerimi oradan çekip omuzlarına koydum ve onu kendimden uzaklaştırdım.

"B-bu çok yanlış." Dedim gözlerine bakarak. Kahretsin öyle güzel göz olur muydu hiç? Bana öyle bir bakıyorduki tüm bedenim eriyordu sanki onun karşısında.

Açtığımız mesafeyi kapatıp bana yaklaştı ve elini yüzüme koydu.

"Yaptığım en güzel yanlış..." dudalarıma doğru söylediği kelimeler dudaklarımı titretirken dudaklarında solumak istedim. Bunu yapmamalısın Elizabeth. Kendine gel.

"Derse geç kalacağız." Diye onu uzaklaştırmaya çalıştım. Gerçekten bir şeyi fark etmiş gibi kendini geri çekti.

"S!ktir!" Ağzından çıkan küfür ike benden tamamen uzaklaştı. Son kez bana bir bakıl attı.

"Akşam odanda ol Rogers. Kimseye söz verme." Dedi ve hızla benden uzaklaştı.

Benim bu çocukla başım çok büyük bir beladaydı ve bu belayı bile isteye kabul etmiştim. Hadi bakalım Elizabeth inceldiği yerden kopsun. Bir elin nesi var iki elin... NE DİYORSUN BETH kendine gel sen Elizabeth Rogers'ım.

Kendime gelmem gerektiğini fark ederek bulunduğum koridordan uzaklaşmaya başladım. İlk ders Snape'indi ve dünden kalan sinirinden dolayı dersine geç kalıp daha da kızdırmak istemiyordum. Gerçi bana kızmıyordu ama neyse...

İksir sınıfına girdiğimde çoğunluk yerlerini almıştı. Ben de her zaman olduğu gibi Andrew'un yanına gelerek oturdum. Andrew gözlerini inatla bana dikerek baktığında ikimizinde birbirine anlatacak şeyleri olduğu o kadar belliydiki. Artık birbirimizi gözlerimizden anlayabiliyorduk.

Gözlerimiz birbirine kenetliyken sınıfa giren Malfoy ikizleri ile kahkaha atmaya başlamıştık. Hunharca gülmemiz etraftaki herkesin bize dik dik bakmasına yol açmıştı.

"Cidden... Hahahaha... başka insanlar... hahaha.. yok muydu?" Kahkahalarım arasında konuşmaya çalışmam Andrew'u daha çok güldürmüştü. Hem kahkaha atıyor hem de konuşmamın duyulmamasını sağlıyordum. İlerideki Lucas

"Kafayı mı yediniz siz?" Dedi Lucas. Ona 5 saniye boyunca bakıp tekrar kahkaha atmaya başladığımızda artık karnım sızlıyordu. Tüm olanları gülerek atlatmaya çalılıyor gibiydik. Bir nevi kendimizi avutma şekliydi. İkimiz de bir Malfoy'a toslamış kalakalmıştık.

"Tamam yeter artık. Karnım ağrıdı." Dedim nefes nefese. Günlük gülme hakkımızı doldurmuştuk. Andrew da gülmeyi kestiğinde nefesimizi kontrol altına almaya çalışıyorduk.

"Ne olmuş bunlara neden kıpkırmızılar?" Dedi bize doğru gelen Vanessa. Yanındaki Veronica da dik dik bize bakıyordu.

"Anlamadım gülüyorlar öyle kendi kendilerine." Dedi Lucas.

Kennedy ve Draco bize uzaktan bakıyor ama ikiside yanımıza gelmiyordu. İkiside olanların az çok farkındaydı bence. Bu yüzden uzak kalmayı tercih ediyorlardı.

Aradan çok geçmeden profesör Snape sınıfa girdiğinde herkes sıralarına dağılmış bizim yüzümüzdeki kızarıklık geçmişti. Artık ciddi bir ortamım içerisindeydik çünkü hem Snape'in dersindeydik hem de sinirli Snape'in dersindeydik. Büyük ihtimalle dün gece iksirin alındığını biliyor ve öğrenene kadar durmayacaktı. Bu da bilenlerin gerilmesine yok açıyordu.

OBLİVİATE | Draco Malfoy Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin