ON

675 52 39
                                    

Seçim senin...

Ayaklarımın bağı çözülmüş dizlerimin üzerine çökmüştüm. Bu duyduğum sesler normal değildi.

"Seni nasıl bulacağım?" Diye bağırdım sesimin çıktığı kadar ama bir karşılık alamamıştım.

"Elizabeth iyi misin? N-ne oldu?" Diyerek yüzümü avuçlayan Draco karşımda dikilmişti. Ne olduğunu ben de bilmiyordum. Sesler kendini kestiğinde yavaşça ayağa kalktım.

"İ-iyiyim bir şey duyduğumu sandım." Dedim sakince. Yeterince onu da korkutmuştum zaten. Daha da abartmaya gerek yoktu.

"Emin misin bak? Bir anda yere düştün." Diyerek telaşla bana bakıyordu.

"İyiyim dedim ya. Açlıktan başım döndü herhalde." Dedim geçiştirerek. Pek tatmin olmuşa benzemiyordu ama daha fazla üzerime gitmedi. Birlikte yavaş adımlarla ortak salona doğru ilerledik. Sanırım Draco verdiğim ters tepkiye bozulmuştu çünkü hiç konuşmuyor bana da bakmıyordu.  Hatta ortak saloma varır varmaz yanımdan hızla geçip arkadaş grubumuzun yanına oturmuştu. Onların yanına oturmak istiyor bir o kadar da istemiyordum.

O sıra Andrew ile göz göze geldiğimde gülümseyerek bana bakmaya başlamıştı. Ben de ona gülümsediğimde üstümdeki durgunluğun farkına vardığına emindim. Bir soru sormalarını engelleyeceğini biliyordum bu yüzden biraz rahatlamış bir şekilde onlara doğru yürüdüm ve yanlarına oturdum. Tam da tahmin ettiğim gibi Andrew onları uyarmış olmalıydıki bana hiçbir şey demiyorlardı.

Yemeğimizi sessiz sakince yediğimizde yanlarından Kardeşimin yanına gitmek için ayrıldım. Ravenclaw masasına doğru ilerlerken yolumun kenarında isminin Harry olduğunu bildiğim -Ünü sayesinde bilmeyen yok zaten- çocuk ve Ronald Weasley duruyordu. Bana doğru yaklaşıp önümde durduklarında şaşkınca onlara baktım. Neden yolumu kesmişlerdi ki?

"Bir şey mi oldu Beyler?" Dedim sakince.

"Elizabeth suçun sana yıkıldığını biliyoruz ve Sırlar odasını bulduk." Dedi Harry soluksuzca.

Sırlar odasını mı bulmuşlardı? Tüm suçun bana yıkıldığı yerde duvarda yazan yazıda Sırlar odasının açıldığı söyleniyordu. Eğer o odaya ulaşabilirsem bana seslenen sese de ulaşabilirdim.

"Nasıl gideceğiz peki?" Diye sordum.

"Şu anda gitmemiz çok tehlikeli." Dedi Ronald. Korkusu gözlerinden okunuyordu. Zaten vücudu da tir tir titriyordu.

"Sizce kaybedecek zamanımız var gibi mi duruyor?" Diye çıkıştım.

"2 gün sonra cadılar bayramı için verilen parti gecesi gideceğiz." Dedi Harry.

"Sence yokluğumuzu fark etmeyecekler mi?"

"Partide biraz gözükeceğiz ve gideceğiz."

"Bugün gidelim. Gün geçtikçe taşlaşan öğrenciler artıyor." Dedim gözlerimi devirerek.

"Bak Elizabeth bunun ne kadar ağır olduğunun farkındayız. En yakın dostumuz Hermione de onların içinde. Sence beklemeyi istiyor muyuz? Mecburuz." Diye ekleme yaptı.

Yapacak bir şey yoktu. Kafamla onları onayladım. Onlar da beni onayladığında yanımdan ayrıldılar. Gün şimdiden yoğun geçmeye başlamıştı ve ben yorulmuştum bile. Derslere girmemek için yine bir bahane uydurmayı çok isterdim ama maalesef öyle bir imkanım yoktu. Yeteri kadar devamsızlık yapmıştım. Üzerimdeki dalgınlığı atıp Ravenclaw masasına doğru ilerlemeye başladım. Nessa ve Roni de bugün yanımızda gelmemiş kendi masalarındaydı. Son birkaç adımın kaldığında omzuma olan çarpma etkisi ile tam geriye doğru düşecekken belimi saran kollar sayesinde yerle temasım engelledi. Korkudan yumduğum gözlerim düşmemenin etkisiyle açılınca tanımadık sima karşısında şaşkınlıkla kaldım. Göz temasımız kesilmezken emindim birkaç kişi bize bakıyordu bile. Gözleri Ela, Yüzü yapılı, Burnunun üstünde ise bir çizik vardı.

OBLİVİATE | Draco Malfoy Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin