BOLUM 34

1K 41 16
                                    

Multimedya= Serdar
"Bizi o ite vereceksiniz olay kapanacak"dedim. Evet vu planın tutma olasılığı oturup bekleme olasılığından daha fazla. Benim bu dediğimle Naza yüzümü incelemeye başladı. Sanki yüzümde bir sey görmüşçesine sırıttı. Ama Serdar abim hiç sakin değildi ve bunu konuşmasıyla belli etti.
"Saçmalama Aslı bu mu plan? Asla olmaz!" dedi. Sesi çok sertti.
"Abi adam bizi istiyor madem..." dedim yani diyemedim Şahin sözümü kesti.
"Serdar abi haklı. Saçmalık bu." onun bu söylediğine göz devirdim. Naza anlamıştı. Celil abi de anlamaya çalışıyordu.
"Abi madem bizi alınca sizinle uğraşmaktan vazgeçecek.." dedim vazgeçtim çünkü diyemedim. Bu sefer lafımı kesen Doktor oldu.
"Bıdık o ite mi güveniyon? Hem istesende istemesen de biz göndermeyiz."dedi. Allah'ım ne olur bu sefer kimse lafımı kesmesin.
"Doktor güvendik sayalım. Siz bizi vermezsiniz zaten biz kaçacağız." dedim. Gerçekten bu sefer dedim. Celil abi konuştu bu sefer.
"Haklısın biz size engel olamayız." dedi. İste adamın dibi anladı hemen.
"Celil ne diyorsun sen astsubayım!" dedi yani bağırdı Serdar abim. Herkes şaşkınca bize bakıyordu.
"Komutanım biz onlara engel olamayız ama onları takip edebiliriz boylece o iti de alırız." dedi Celil abi. Bu kadar. Gerçekten o ite güveceğimi mi düşündüler? Saçmalık. Serdar abim biraz bize baktı. Şahin ile Doktor'a baktığımda onlarda anlamış olacak ki rahatlamış görünüyorlardı.
"Aga valla biz bu kordonla bıdık yüzünden erkenden diğer tarafa gideriz zaten"diyen Doktor'a birlikte güldük.
"Eeee abi ne yapıyoruz?" dedim. O ara Şahin ile gözgöze geldim. Bakma bana öyle ya. Değişik tarifi imkansız bir duygu bu. Serdar abimin konuşmasıyla ona döndük ikimizde. Yani hepimiz.
"Peki ama sadece biriniz gitsin ikinizi de tehlileye atmayalım."dedi.
"O zaman ben gidiyorum. Benim gitmem daha inandırıcı olur." dedim.
"Aslı saçmalama zaten yaralısın. Ben giderim."dedi Naza. Ya sabır mevlam.
"Naza sen manyak mısın? Adam sence en çok hangimizi ister?"dedim dayanamayarak. Serdar abim konuştu bu sefer.
"Aslı haklı. Zaten yakından koruyacağız merak etmeyin. Akşam planı devreye sokarız şimdi tehlikeli olur. Ben albayla görüşeyim. Siz dinlenin özellikle Aslı sen itirazsız git akşama kadar yat." dedi. Kim? Ben mi? Akşama kadar mı? Kafamı salladım ama ben uyuyamam ki. Serdar abim ve Celil abi çıktı. Bende dönüp bizimkilere baktım.
"Ben gidiyorum. Şu pansumanı da değiştireceğim zaten. Siz ne yapıyorsunuz?" dedim. Şahin konuştu.
"Aslı Doktor halleder sen yapma!"
"Ben halledebilirim sorun yok. Eeee siz ne yapıyorsunuz." dedim tekrar. Naza gülmeye başladı.
"Sen git yat duydun emir büyük yerden. Kaytarmaya yer arama Aslı." dedi Naza. Pislik. Hemen anladı. Şahin sırıtmaya başladı. Ne güzel sırıtıyor ya. Bana geldiler yine.
"Bıdık biz oturacaz sana iyi uykular hadi gı gitsene!" dedi Doktor.
"Sonra gel dersen hatırlatırım Doktor. Bu zaten satıcı gelene satıyor gidene satıyor." dedim Naza'yı göstererek. Bozuldu hemen oh olsun. Zaten durumdan istifade edip affettirdi kendini. Ben de döndüm yürümeye başladım.
"Bekle Aslı ben de lojmana gidiyorum. Hadi görüşürüz size iyi sohbetler." dedi Şahin Doktor ile Naza'ya bakarak. Sonra yanıma geldi yürümeye başladık. Sanki kalbim hızlandı. Heyecanlanlanıyorum! Ama neden? Şahin konuştu. Sonunda bu sessizliği bozmasına sevindim.
"Yaran daha iyi mi?"
"Evet daha iyi."
"Şey... Ailen onlar nerede?" bilmem nerede?
"Küçükken kaybettim onları"
"Affedersin ben.."
"Önemi yok. Senin ailen?" dedim ona hafif başımı döndürerek.
"Annem babam köydeler. Ben de burada o kadar."
"Nişanlın karın?"
"Yok o işlere ayıracak zamanım olmadı hic. Senin?" dedi gülerek ben de gülerek cevap verdim.
"Aynen yani ilgilenmedim."dedim. Lojmanımın önüne gelmiştik.
"Ben burada ayrılıyorum. Görüşüz sonra." dedim gülümseyerek. O da gülümsedi elleriyle saçlarını karıştırdı. Çok tatlı ama.
"Gôrüşürüz." dedi. İçeri girip kapıyı kapattım. Yukarı çıkmaya başladım. Naza haklı. Sanırım onu sevmeye başlıyorum. Akşama çok var. Bu saatte uyumak için ilaç almam gerek. Hemen çekmeceyi açtım. İlaç kutusunun üstünde bir zarf vardı. Bu zarf ne burada ne de başka bir yerdeydi. Nereden çıktı bu? Alıp yatağıma oturdum. Yavaşça zarfı açtım. Üstünde bir şey yazmıyordu ama içindeki kağıtta bir seyler yazıyordu. Okumaya başladım. Buna inanamıyorum!
Seni aptal! Bu ilacı bir daha içmeyeceksin! İzin vermem! O kutudaki hapları alabilirsin. Uyumana da yardımcı olur. Günde en fazla üç tane ama! Ben sürekli doldururum.
Prensesim! Sen benim prensesimsin tamam mı? Madem yeni bir hayata başladın sevmeyi dene. Ben hep yanındayım prensesim. Sen görmesen de ben hep seninleyim. Boynundakine dikkat et kimse görmesin. Seni çok özledim. Çilek kokun hala burnumda. Canımsın sen benim. Sana bir şey olursa yaşayamam. Senin için güvenli yer Bora'nın yanı ama sen nasıl istersen öyle olacak. Şahin iyi çocuk ama çok yaklaşma onun canı yanar. Beni hatırlarsın sen. Hatırlamasan da ben sana güveniyorum. Bu mektubu hemen yak imha et. Kimse görmesin benim için yap bunu. Unutma ben yanındayım! Hep seninleyim!
Seni seviyorum PRENSES'im...
Hemen kalkıp cebimden çakmak çıkartıp kağıdın ucuna tuttum yakarak. Kağıdın yavaşça tutuşmasını seyrediyorum. Once yavaşça yukarı doğru gidiyordu. Aslında zafere zirveye ulaşıyor ama... Ama gerisidinde kalanlar kül oluyor. Evet onu hatırlıyorum...

BÜYÜK SIR SON HAMLE (şefkat tepe hikayesi)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin