BOLUM 40

780 40 4
                                    

Yanlışlar için kusura bakmayın kontrol etmeden atıyorum.

Aradan bir hafta geçti Şahin'den haber yok hala. Yine gözlerim doldu. Bu Salih midir nedir? Gitgide yavşadı iyice. Bunlarda bir halt var zaten! Şahin aklıma gelince gözümden bir iki damla yaş geldi. Daha yeni uyanmıştım. Uyuyamamıştım ki. Dün gece yine ağlamıştım. Ve başım çatlıyordu. İlaç almak için çekmeceyi aćmamla bir zarf görmem bir oldu. Yine gelmişti çok olmuştu ama yine yazmıştı. Zarfın içinde kağıt dışında başka bir şey daha vardı. Önce kağıdı alıp okumaya başladım.

Prensesim'e

Prensesim öncelikle ağlamaktan vazgeç. O iyi. Sonra bu sana yazdığım son mektup son mesaj. Bir daha yazmayacağım. Ufak bir işim var ve bu işin sonunda da kavuşma.

Senin kendini bu kadar üzmenden nefret ediyorum. Kendini üzmekten vazgeç! Sen bu kadar güçsüz değilsin! En önemlisi sen benim Prenses'imsin! Senin tek bir göz yaşına bu dünyayı yakarım bilirsin. Eğer şimdi susup oturuyorsam yaptığın işe karışmamamı istediğin için.

Fazla uzatmayacağım sen doğru olanı bilirsin. Sadece bana verdiğin sözü tutmanı istiyorum.

Seni seviyorum PRENSES'İM...

Ne yani o da mı beni bırakıyordu? Zarfın içindeki diğer şeyi almamla gözlerim doldu. Şahin'im uyuyordu. Resimdeki Şahin'imdi ve uyuyordu. Allah'ım sana śükürler olsun o iyi. Hemen resmin arkasını çevirdim. Arkasında ki yazıyı okumaya başladım. O da senin onu düşündüğün gibi seni düşünüyor.. Yazıyordu. Ne demekti bu? Allah'ım sana şükürler olsun o iyi.

Kapının sesiyle kendime geldim. Göz yaşlarımı silip Naza'nın kapıyı açmasını bekledim. Tekrar çaldığında ayağa kalkıp göz yaşlarımı silerek aşağı inmeye başladım. Dün gece kıyafetlerimle yatmışım. Ben cidden değişmeyi başardım sanırım.

Çoktan kapıya gelmiştim. Üstümü son bir kez düzeltip kapıyı açtım. Gelen bir askerdi. Ne oldu acaba? Şahin'im de iyidi.

"Komutanım generalimiz sizi çağırıyor." deyince başımı salladım. Burda tim hariç diğer askerler bize komutanım diyordu. Asker gidince kapıyı kapatıp Naza'ya seslendim.

"Naza!" ses gelmeyince yukarı çıkmaya başladım. İlaç içen benim uyuyan Naza hiçbir şey anlamıyorum zaten. Yukarı çıkıp kapısını açtığımda Naza yoktu. Belki banyodadır diye bir daha seslendim.

"Naza! Nerdesin?" bir daha ses gelmeyince evde olmadığını anlamal zor olmad. Bende generalin yanına gitmek için aşağı indim. Naza not yazsam iyi olur. Ya da kalsın bakalım bir şey demeden gitmek nasıl oluyormuş?

Hemen lojmandan çıkıp yürümeye başladım. Ne olur kötü bir şey olmasın? Zaten hayatımda iyi olan bir şey yok şu an. Sevdiklerimden uzak olmal nasıl iyi olabilir ki? Adımın seslenilmesiyle sesin geldiği tarafa döndüm.

"Aslı!" diyen kişiyi görünce cidden sinirlerim bozuldu. Ben bu adamı ne zaman görsem kendimi bir yerden aşağı atasım geliyor. Durup Salih'in yanıma gelmesini bekledim. Yanıma gelince konuşmaya başladı.

"Erkencisin."

"Benim işim varda sen niye erkencisin?" deyince bir an tedirginleşti. Bir süre sonra cevap verdi.

"Uyuyamadım. Biraz konuşabilir miyiz?" deyince evet yumruklarımın yüzünle konuşmak istediği şeyler varmış deyip yumruk atmamak için kendimi zor tutarak cevap verdim.

"Şu an işim var sonra konuşalım." diyerek cevap vermesini beklemeden yürümeye başladım. Evet konuşacaktık ve ona haddini bilmesi gerektiğini öğretecektim.

BÜYÜK SIR SON HAMLE (şefkat tepe hikayesi)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin