Bölüm 57

1.2K 36 18
                                    

Bu bölüm şu ana kadar yazdığım en uzun bölüm oldu. Biliyorum aklınız biraz karıştı ama elimden geldiğince açık yazmaya çalıştım. Daha net olarak hikayeyi en son Bora ile Aslı'dan dinleyeceğiz. Ve fikirlerinizi merakla bekliyorum. Lütfen yorum yapın ki nereyi düzeltmem gerektiğini anlayayım sonlarına yaklaşmış olsak da. Ve bir şey daha son kısımları kontrol etmeden atıyorum.

Demir Bora'nın kucağına yığılırken diğer adam belinden bir silah daha çıkartıp birini bize diğerini konsolosa doğrulttu. Bora yandaki koltuğa Demir'i yatırırken konuşmaya başladı.

"Doktor eğer adam gibi silahını bırakıp buraya geleceksen gel!" derken Aslı'nın kafasına bakıyordu. Kesin bir şey oldu! Doktor Serdar'a bakıp izin isterken Serdar başını olumlu anlamda sallamıştı. Doktor silahını yere bırakırken biz hala merdivendeydik. Bora birkaç saniyeliğine bana bakıp konuşmaya başladı.

"Tamam anladık siz silahları atmayacaksınız bari şu deli kız şuraya otursun daha fazla ayakta durmasın." Deyince şaşırmamıştım. Bora bu işte. Ben hala yerimde dururken Doktor Demir'in yanına gidince Bora doğrulup konuşmaya devam etti.

"Üsteğmenim. Tamam konsolosu alabilirsiniz ama cezasını çekecekse. Ve şu silahlarınızı belinize koyun. Sizi öldürmeyeceğiz... Daha doğrusu zorda bırakmazsanız ateşte etmeyeceğiz." Derken birden yanımıza çıkan adamlar ile devam etti. "İstersek buradan her türlü çıkarız zaten. Şimdi silahlarınızı atın demiyorum belinize koyun diyorum." Deyince herkes Serdar'a baktı. Çatışma çıkmayacaktı.

Serdar başını olumlu anlamda sallayınca herkes silahını beline koyarken arkadaki adamlar gerilemişti. Biz hala olduğumuz yerde dururken konuşan Doktor oldu.

"Şey... Biraz derin gibi sarmamız lazım. Yav adın ne bilmiyom ama söyle araçta ilk yardım çantam var getirsinler." Deyince Bora'ya Bora bize hala silah doğrultan adama bakıp konuşmaya başladı.

"Biriniz araçtan ilk yardım çantasını getirin sen de Sungurlara doğrulttuğun silahı indir. Üsteğmenim hepiniz oturun lütfen. Bu arada Doktor adım Bora." Deyip bize koltukları gösterince hepimiz geçerken Meryem Şahin'in kolunu tutmuştu. Hepsi şaşkındılar yani demiştim ama bu kadarını beklemiyorlardı her halde.

Serdar ile birlikte Bora'nın karşısına otururken diğerleri de yanımıza oturmuştu. Biraz önce bize silah çeken adam konsolosun arkasına geçip orada dururken konsolos şaşkın şaşkın yaptığımıza bakıyordu. Elleri bağlıydı ve o silah tutan adam ağzına da şimdi bir şey geçirmişti.

"Yav naptı bu kız kafasına böyle?" diyen Doktor ile hepimiz ona döndük. Bu adamı işte bu yüzden seviyorum her şeye konuşuyor.

"Demir çarptı." Deyince Doktor biranda Bora'ya dönse de o aldırmayarak devam etti. Bir eli ile Demir'in elini kavramıştı. "üsteğmenim sizinle zaten konuşacaktık. Yani... Imm... biraz daha bekliyorduk ama madem böyle oldu." Deyip Demir'e bakıp devam etti. "Sanırım biraz başımızı ağartacak ama değer." Derken bir adamın hızla yukarı çıkması ile ona döndük o değil de bizim Sungurlar nerede?

"Bora diğer Sungurlar nerede?" deyince hepsi bana dönerken Bora ufak bir bakış atıp gelen adama dönerken konuştu.

"Buradan beri kafalarına sıktım! Naza biz asker katili falan mıyız? İyi hepsi.Ne oldu ne bu acele?" diye önündeki adama sorunca ben gözlerimi devirirken adam Bora'ya tablet uzatıp konuşmaya başladı.

"Efendim dün Sungurların çıktığı Suriye'de ki operasyonun görüntülerini birisi çekip paylaşmış. Sanırım bu olaydan sonra Sungurlar açığa alınacak gibi. Belki de alınmışlardır. Biz yayımlayan kişiyi arıyoruz Korhan bey özellikle ilgileneceğini söyledi. Haberiniz olsun diye geldik." deyince Bora başını olumlu anlamda sallayıp adama gitmesini işaret ederken bize dönüp konuşmaya başladı.

BÜYÜK SIR SON HAMLE (şefkat tepe hikayesi)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin