<<Selamunaleykuuum :) Birileri final yaptım sanmış ama o kadar kolay kurtulamayacaksınız inşallah :)) tabii öyle talepleriniz varsa o başka yani.. Neyseciğime sonra atarım tribimi.
bu bölümden sonra olaylar nereye sürüklenecek bakalım ben de merak ediyorum :) her türlü tavsiyenize açığım Allaha emanet olunuuz ;) >>Beynimin uğultusundan hiçbir şey duyamıyordum. Yani duyduğum bazı şeyler vardı ama inanasım gelmiyordu. Başımı kaldıramıyordum. Yüzümün hiç bu kadar yandığını hissetmemistim. Susmam yersizdi ama konuşmam da en az susmam kadar yersizdi. Burada neden duruyordum? Kalp atışlarımı duyuyor muydu acaba? Yanaklarım bir derece daha koyu tona bürünmüştü. Emindim. Havanın kararmış olmasından başka teselli unsuru göremiyordum. Can yeşili demişti.. Can Yeşili..
Bu şekilde ne kadar durdum bilmiyorum. Gözlerimi gözlerine değdirsem hemen Şuracıkta düşüp kalabilirdim. Başımı kaldırmadan buz kesmiş ellerimi birbirine hapsedip birkaç söz söylemek için ağzımı açtım. Peki ne söyleyecektim? Hay aksi! İnsan ağzını açmadan önce ne söyleyeceğine karar vermeliydi. Yoksa akılsız ağzın cezasını uykusuzluktan şişmiş gözler çekiyordu!
"Iı.. Şöyle.. Yani.. "
- Birşey söylemek zorunda değilsin Can Yeşili
"Gidelim. Yok. Sen dur. B-Ben gider-"
-Gidelim!
Bakışlarını üzerimde hissetmek yeterince eziciydi, bir de ses tonuna katlanıyordum şimdi. Yürümeye başladı. Çimenlere basarak yol kenarındaki kaldırıma geçti. Beyaz bir tişört ve kot pantolon giymişti. gerçekten fazla dikkat çekiciydi. Bir taksi durdurdu ve arka kapıyı açtı. Ben bindikten sonra kendi de ön koltuğa geçti. Onun arabası yok muydu? Neden taksiyle geliyordu ki? Tuhaf! Bi dakika! O bana seviyorum dedi az önce. Seviyorum! Seviyor muyum? Ben değil ki. Ben .. Ben?
*
Ağırlaşan başımı taşımakta zorlanıyordum. Taksi durduğunda evimin önünde olduğumuzu farkettim. Benimle birlikte o da indi.-Ben anahtarımı unutmusum sende vardır inşallah yoksa çilingir beklememiz gerekecek.
"Anlamadım?"
-Annemlerde mi kalsak ya da bu gece? ama sen evimiz dışında bir yerde kalmayı sevmezsin. Ahh Unutmuşum Can yeşili
"Ne?!!"
-Diyorum ki böyle şirin bir evimiz olsa.. Ne güzel olur değil mi?
Zonklayan başım ve irileşen gözlerim korkumun derecesini gözler önüne seriyordu. Bir dakika! Şuan şurda düşüp bayılmam için mi uğraşıyordu? Yoksa direk kalp krizinden gitmemi mi istiyordu?
-Tamam şakaydı. Rahatla..
Onun gülerek söylediği sözler beni transa geçirmişti. Galiba nefes almayı unutmustum. Biraz daha burada durup rezil olamazdım. Arkamı dönüp eve doğru yürümeye başladım. Yüreciğim bu kadarını kaldıramayacaktı. Robotik hareketlerle attığım adımlar ilerletmiyordu sanki beni sanki hiç bitmiyordu bu yol. Şoktaydım. Hala şoktaydım.
-Sana da iyi geceleerr
Arkamdan gelen sesi duymazdan gelip açılan kapıdan içeri girdim. Annemin sert bakışları mı beni daha çok korkutuyordu yoksa bugünden sonrası mı bilmiyorum. Ama titredigimi hissediyordum.
**
Gözlerimi hiç açmak istemesem de pencereden girip odamı sahiplenen gün ışığı yüzünden tercih hakkım yoktu. Yine de yataktan kalkmam şuan için pek mümkün değildi. Çok yorgun olduğumu hissediyordum. Kendime gelmeye ve dünü hatırlamaya uğraştım. Çok da zor olmamıştı tabii. Berbat desem berbat değil güzel desem güzel değil. Saçma sapan bir gün yaşamıştım. Tamam kendime önce iyi mi yoksa önce kö.. önce kötü haberleri vermeliydim.
1-) Annem dün gece bir sürü şey söylemişti ve benim kafam yerinde olmadığı için bugün tekrar bir konuşma olacaktı.
2-) İsmi lazım değil şahsiyet dün aklımı karman çorman etmişti ve uzun bir süre onu görmek istemiyordum.