Selamun aleykum okurcanlaaaar :)
Yepyeni bir bölüm karşınızdaaaa :)
Yeni Kapak fotografı nasıl yorumlarınızı bekliyoruum :) Güzel okumalar ;)Sahil beni dinlendiren yegane nimetti.Deniz dediğin bir avuç su değildi işte. Huzur kaynağıydı hayat kaynağıydı.. Simidimi bitirmiş kalkmaya hazırlanırken karşıma oturan Mutlu Amcamla, başımı mavinin akşam üzerine has haşin tonundan çevirip dünyaya döndüm. Bu adam pozitif enerji yaymak için programlanmış gibiydi.Adını bilmiyordum ve belki de hic bilemeyecektim ama Ona Mutlu Amca demekte ne kadar haklı olduğumu bir kez daha fark ettim.
-A benım güzel kizım ne diye gelmedın bunca zaman e? Adi benı geçtım da u delikanlı ep bekledı senı.
Sözlerinden hicbir şey anlamamıştım. Kimden bahsediyordu?
"Hı?!"
-Ben diyım sana u uglan fena tutulmuş bilesın.
"Amcam kimden bahsediyoruz ? Kim bekledi ki?"
-E var ya kara güzlu yagiz bir kızan.
Bahsettiği kesinlikle Bay S.'ydi. Ama yok canım Mutlu amcam kesin yanlış anlamıştı. Beni niye beklesin. Yüzündeki tatlı ifadenin bozulmaması için bunu amcaya söyleyemezdim. İçimde tuttum.
-Adi ıhlamurunu ic uşutecan.
Deyip masadan kalktı ve diğer masalarla ilgilenmeye başladı.
Hava iyice serinlemisti artık eve gitme vaktiydi. Soğumus olan Ihlamurumu bitirip eve doğru yola koyuldum. İlerde yaklaşmakta olan karartı fazla tanıdıktı ama ben şuan onla yüzleşmeye hazır değildim. Bası önünde yürüyordu kacmak için çok uğraş sarfetmeme gerek kalmadan biraz ötesinden geçtim. Farketmemisti bile beni. Buna sevinmiş miydim? Bilmiyorum. Ne hissettigimi anlamakta güçlük çekiyordum. Bilincaltım benimle oynuyordu belki.. Az ilerdeki bir banka oturup arkasından bakmaya başladım. Neden bu kadar dalgındı? Neydi kafasını bu kadar kurcalayan? Belki bu sorularımın cevaplarını alamayacaktım ama şuan burada durmam gerektiğini hissediyordum. Benim birkaç dakika önce kalktığım iskemleye oturmuştu. Duygularım allak bullaktı. Beni görmedigine emindim. İçim daralıyordu. Şimdi gidip yanı.. Ahh! Ne saçmalıyordum?!
Uzun zaman sonra onu görmek -belki de yalnızca bana uzun gelmişti- yine aklımı alt üst etmişti. Soru işaretlerine cevap bulmak mıydı istediğim yoksa gerçekten özlem miydi bu hissettiğim? Karman çorman duygularıma esir vücudum beni ona doğru götürüyordu. Kendime daha fazla engel olmayacaktım.
Ona yaklaştıran her adımda kalbim daha bir hızlanıyordu. Yanına vardığımda ne hale gelecegimi düşünmeyi bırakıp masanın önünde durdugum halde beni farketmemis olan Bay S.'ye birşeyler söylemeye karar verdim.
"Oturabilir miyim?"
İrkildigini hissettigimde hafifçe tebessüm edip mimiklerini ölçmeye çalıştım. Yüzü bir an şaşkın bir ifadeye büründü hemen ardından cevap vermesiyle ben de karşısına oturmustum.
-Tabii
Kalbimin beynimde atıyor olma ihtimalini düşünmeden edemedim çünkü bu zonklamanın başka türlü açıklamasını yapmaktan acizdim. Gözlerine baktığımda gözlerimde bulmuştum. İki gri gizemli bakışın tesiri altında mantıklı düşünme yetimi kaybedecegimi biliyordum evet. Hayranlıkla saatlerce izleyebilecegim yüz hatları yada tarifinde bir renk isminin yetersiz kaldığı gözleri.. Bir defa hapsoldun mu kurtulmak kolay olmuyordu. Zoraki çekebildigim bakışlarımı masanın üzerindeki ellerime sabitledikten sonra bu sessizligin tehlikeli olduğuna kanaat getirmistim.