dershane

22.2K 1.3K 103
                                    

(Evet bi önceki bölümde okuduğunuz şiir bana ait beğenmenize sevindim :)

O gün mahcubiyet içersinde geçti. Son ders de bitince kendimi direk koridora attım. Yüzüm hala yanıyordu. O sırada karşı sınıftan kim çıktı dersiniz? Eksik olmasınlar (!) Cansu ve Dilara. Beni görünce Dilara bi kahkaha patlattı. Bu çirkin gülüşün altında ne şeytanlıklar yatıyordu da neyse.. Görmezden geldim. Ama kendilerini farkettirmeden olur mu? E tabiki olmaz. Cansu birden önüme geçip

-Kırmızı başlıklı şairimiz de burdaymııış. Bi imza almadan hayatta yollamamm

O an bi uğultu hissettim. Beynimi delici bi ugultu.

Dilara ve cansunun sacmalıklarına eşlik ediyordu eski sınıfım. Herkesten ayrı bir ses..

-Kırmızı Başlıklı

Önüme geçiyorlardı. Oradan bir an evvel çıkıp gitmek istiyordum.  Sesim çıkmıyordu kısılmıştı sanki. Bunu neden yapıyorlardı? Başörtüyle dalga geçmek acizliklerinin göstergesi değil miydi? Benim başımdakinin onlara zararı neydi? İnancım niçin onları korkutuyordu? Hiç mi hoca geçmezdi buradan? Hiç mi benim gibi düşünen yoktu? Bu kalabalık hala niye dağılmıyordu?
Allahım yardım et..

Başım dönmeye başlamıştı.sendeliyordum. Artık Söylenilenleri seçemiyordum. Kulaklarım patlayacak gibiydi. Bir el kolumu tuttu. Merdivenleri nasıl indiğimi hatırlamıyorum. Dershane sokağını geçtigimizde yanımda yürüyen ayaklara ve kolunu tutan ele dikkat edip,durdum. Başımı kaldırdığımda Eslem hocayı beklerken karşımdaki S. ?!

-Neden kendini ezdiriyorsun?  Dik duramayacak kadar zayıf bir insan mısın !

Sanki tüm kelimeler dünyadan göç etti o an. Zihnim yalnızca kurşun kalem çizikleriyle doluydu. Harfleri yitirmiştim yada cümleler bana küsmüştü. Ses tonu ancak bu kadar harika olabilirdi bir insanın. O yeni kalınlaşmış ergen çocuk sesi değildi bu. Aksine saatlerce dinlesen bıkmazdın. Bu ses üzerine üniversitelerde bir ders okutulabilirdi. Yada.. Evet evet bunun üzerine ben ihtisas yapmalıydım. Sayfalarca yazabilir, kitaplarca şiir doldurabilirdim. Peki ya gözleri! Allahım ne kadar yücesin! Ne şahane varlıklardı. Ömrümü bu gözlerin önünde geçirebilirdim. Hatta böyle olmamalıydı. Ortalıkta durmamalıydı bu gözler. Bunun için müze açılabilirdi belki bir gün. Onu keşfe çıktığımı hissediyordum. O da bundan hic rahatsiz olmamis gibiydi öylece bakıyordu. Nazar ediyordu gözlerime..

(Kestiiiiiiiikkkk! Zeynep kendine gelir misin lütfen. Gel hemen. Çabuuuuukkkk! Yaaa ne kadar yanlış yapıyorsunZeynep? Geliyoruuuum ve geeel  dim.)
-Ben.. Ben gitmeliyim.Eve yani. Şeyy. Annem merak etmiştirİyi aksamlar.

Koşarak uzaklaştım. Off salak ben. İnanabiliyor musunuz sevgili okur! Ne saçma bi insanım ama.. İnsan niye kaçar gibi koşar ki :(

Eve geldiğimde annem yoktu. Şükür. Aynaya baktığımda paspal kırmızı bi surat ve yesil gozler. Galiba yine karpuzu andırıyordum. Bordo şalımı açarken gözlerinden birkaç damla yuvarlandı. Ben bunları haketmemistim. Evet şimdiye kadar da sokakta saçma sapan laflar atanlar olmustu . bununla 6.sınıftan beri karsilasiyordum ama hic bu kadar zor durumda kalmamistim. Peki susmalı mıydım gerçekten? Doğru mu yapıyordum. Yoksa haklı mıydı S. Bu zayıflığm mıydı...?

(Arkadaşlar bi hikayedeki kahramanı islama mal edemeyiz bunu belirteyim. Yani ideal müslüman boyle olur demek değil Zeynep karakteri. Sadece ideal müslüman olma yolunda ugraşı gösteren biri olarak görelim. Okumaya değer bulanlara teşekkürler :)  )

bir yobaz olarak...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin