▪▪
Dokuz yaşındaki Wang Yibo, aylar önce son kalan akrabalarını da kaybetmiş, gönderildiği o iğrenç yetiştirme yurdundan kaçmış sokaklarda donmadan gezmeye çalışıyordu. Dokuz yaşındaki bir çocuk için gece yarısı dışarıda dolaşmak çok tehlikeliydi. O da bunu iyi biliyordu fakat başka şansı yoktu. Şehir yeni yeni aktif olmaya başlamıştı, gece hayatı aktif bir şekilde devam ediyordu. Giydiği ince bir kabanı, çok da kalın olmayan kazağı ve pantolonu vardı. İşlek bir sokağa girdiğinde kafasını iyice eğip sokağın kenarında önüne bakmadan yürüdü. Birkaç dükkân geçtikten sonra gürültüler artmış o da kafasını kaldırmak istemiş ve bunu yaptığı anda sert bir şeye çarpması bir oldu.
İlerde en çok bundan pişmanlık duyacağını o zamanlar bilmiyordu.
Birazdan olacaklar yüzünden küçük kalbi çarpmaya başlamıştı bile. 30'lu yaşların sonunda olduğu belli olan kişi iğrenç bir sırıtışla eğildi. Yibo hala kafasını eğiyordu. Çarptığı kişi elini Yibo'nun çenesine koyup kaldırdığında Yibo korkusuzca adamın gözlerine baktı. Bıyıkları vardı ve çok da kısa olmayan saçlarında beyazlıkları görebiliyordu. Midesi kesin olarak bulanmıştı ama neden olduğuna anlam veremedi. Yanındakiler de ne olduğunu merak edip ilgilerini ona yönlendirmişti.
Toplamda kaç kişiydiler? Kaçması imkânsızdı ve etraftan gelip geçenler de bir şey görmemiş gibi davranıyordu.
Adam kafasını kaldırıp arkasındaki arkadaşlarına baktı sırıtarak."Bu çocuğu beğendim."
Tekrar Yibo'ya döndü.
"Neden tek başına yürüyorsun? Annen ve baban neredeler? Yoksa kayıp mı oldun?"
Yibo sinirle çenesinin altındaki eli itti ve iki adım geriye gitti.
"Kayıp olmadım ailem beni bekliyor."
"Hani nerede? Seni götürmemi ister misin?"
"Sizi ilgilendirmez."
Sağ taraftan geçip gitmeye çalışırken adamın arkadaşlarından biri kolunu tuttu. Kafasını yana çevirip önce sıkıca tutulmuş koluna sonra da kolunu tutan elin sahibin baktı. Sinirlenmişçesine kaşlarını çatarak bakıyordu ve açıkçası Yibo korkmuştu. Peki, neden etraftaki herkes onları görmezden geliyordu? Yibo bunu anlamak için daha çok küçüktü.
Az önce çarptığı adam yanına yine yaklaştı."Belli ki kaybolmuşsun ama bunu bize söylemiyorsun."
"Bırakın beni yoksa bağırırım."
"İstiyorsan bağır bu sokakta işe yaramaz."
Kolunu tutan uzun boylu adam, Yibo kaçmasın diye kolunu daha da sıkmıştı. Küçük kolu çok ağrıyordu. Bu adamlar ondan ne istiyordu? Daha fazla dayanamayıp "İmdat!" diye bağırmıştı. Yanı başlarından gelip geçen insanlar sadece dönüp Yibo'ya acıyan bakışlarını yollamışlar ve yürümeye devam etmişlerdi. Daha fazla dayanamayan adam Yibo'yu kollarından tutup omzuna yerleştirdi. Yibo çoktan ağlamaya başlamıştı. Ölecek miydi annesi ve babası gibi? Ölse bunu sorun etmezdi, özlemişti ailesini. Acıyacak mı onu bilmiyordu. O yüzden ağlıyordu.
Sonra bir erkek sesi duydu. Sesi çok da kalın değildi ama gür çıkmıştı.
Kendisine bağıran adam, bağıran kişiyi, arkası dönük olduğu için görmüyordu. Yibo kendisini sıkıca sırtında tutan adamın sırtından kafasını kaldırıp bağıran kişiye baktı.
"Bırakın çocuğu!" demişti sadece. Sadece o, yardım için eli uzatmıştı Yibo'ya. Adam arkasını dönüp çocuğa döndüğünde, Yibo'un göz teması bozulmuş, korkuyla elleriyle yüzünü kapatmıştı. Bu adamlar onu kaçırıp gidecekti ve beni kurtarmak için seslenen o çocuk da onu kurtaramayacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
秘密书 | Secret Book
Fiksi PenggemarDünyaca ünlü psikolog Xiao Zhan, ülkesine döndüğünde ilginç bir vaka ile karşılaşır. Bir aydır kayıplara karışan ve ardında sadece sırlarla dolu günlüğünü bırakan bir hasta... Peki Xiao Zhan hasta Wang Yibo'nun ona bıraktığı bu gizli defteri çözebil...