₀₄sağanak

3K 288 35
                                    

Aynı anda aynı yöne seslendikleri için SooJi ve YoonGi şaşkınlıkla birbirlerine baktılar. SooJi tedirgin adımlarla Eun Kyung'un yanına yaklaşırken YoonGi'nin de onunla gelmesi neredeyse tökezlemesine neden oluyordu. Onunla koridorda karşılaşması dışında ilk kez bu kadar yakındı.

Yaklaştıklarında Seok Jin gayet eğleniyor gibi görünüyordu, Eun Kyung ise alt dudağını ısırıyordu. SooJi'ye yardım isteyen bakışlar attı ama arkadaşının şuan kendine hayrı yoktu. Nefes alması bile mucizeden ibaretti.

Gergin ortamı bozan Seok Jin'in neşeli sesi olmuştu.
"Yoongi, bak burada kim var! Geçen gün sana anlattığım kız."

Eun Kyung, Jin sayesinde uluslararası bir üne kavuşacağını düşünüyordu. YoonGi dediği kişiye anlattığı yetmiyormuş gibi, bir de yüksek sesiyle okulun en kalabalık zamanında resmen anons yapıyordu.

İsim kendine bir şeyler çağrıştırdığında daha büyük bir gözle köşede put gibi dikilen SooJi'ye baktı. Neden bu halde olduğunu şimdi daha iyi anlıyordu. Üstüne üstlük YoonGi'nin kıkırdamasını duymak SooJi için hiç iyi olmamıştı.

"Siz ikiniz tanışıyor musunuz?" Başıyla Eun Kyung ve SooJi'yi gösterdi YoonGi. Ellerini ceplerine koymuş küçük gülümsemesiyle onlara bakıyordu. Ardından bakışları SooJi'nin üzerinde durduğunda "Sakarlığınızın tanıştığı kesin. " diye ekledi. SeokJin ve YoonGi gülerken SooJi onun sesini bu kadar net bir şekilde duymasından mı, yoksa onu hatırlamasından mı bilinmez kekeleyerek bir şeyler söylemeye çalıştı. Sonuç başarısızdı elbette.

Eun Kyung bu ortama daha fazla dayanamayarak sert sesiyle "Neyden bahsettiğinizi bilmiyoruz." diyerek SooJi'nin kolundan tuttu ve yakına park ettiği arabanın yanına gitti. İnkar, inkar ve inkar...

"Kuzen bak gerçekten o! Arabası bile aynı." SeokJin'in gülüşü daha çok yayılırken Eun Kyung arabasının hala tamirde oluşuna bir kez daha lanet etti.

Okuldan uzaklaştıklarında SooJi sessizliğine bir son verip çığlık atmaya başladı.
"Tanrım! Tanrım! Tanrım! Beni hatırlıyor. Ve az önce ona çok yakındım. İnanamıyorum Kyunggie." diyordu bir yandan da.
Dikkatini yola verip düşüncelere dalan EunKyung, yanında hareket edip duran arkadaşının başına vurdu hafifçe.
"Tüm rezilliğimizle bizi hatırlıyorlar. Lütfen bu ayrıntıyı unutma olur mu?"

"Sorun değil. Bu büyüüüük bir gelişme."

SooJi sevincinden hiçbir şey kaybetmeden hala yerinde duramıyordu. 
En sonunda arkadaşının keskin bakışlarını görmezden gelmeyip gülmesine son verdi ve dikkatle Eun Kyung'u dinlemeye başladı.

"Bir ilişkide ilk izlenim önemlidir. Bunu öğren." dedi, SooJi'nin dikkatini çektiğine emin olduktan sonra. Ön koltuğa iyice yerleşerek başını olumlu şekilde sallarken gülümsedi SooJi ve EunKyung büyük alışveriş merkezine doğru sürdü arabayı. Akıl dağıtmak için bire bir olan yere..

➷➴➷➴➷➴

Eun Kyung günlerden cumartesi olmasına rağmen sabah erkenden kalkmak zorunda olduğu part time işine sövgüler yağdırıyordu. Eğer aldığı para ve arabasının masraflarını karşılamaları kayda değer olmasaydı hiç vakit kaybetmeden bırakırdı bu işi. Çünkü gereksiz zamanlarda arayıp 'depodan nakliyat lazım' demeleri son derece sinirlerine dokunuyordu. Neden bu iş akşamları aynı saatte yaptığı rutin nakliyatlarla sınırlı kalmıyordu ki? Aksine bugün hava oldukça yağmurluydu ve cama vuran damlalar uykusunu daha çok getiriyordu.

Birkaç adamın ilaç kutularını arka koltuğa yüklemesini beklerken buraya gelmeden önce aldığı atıştırmalıkları yiyordu. En fazla 15 dakikanın sonunda imzasını da attıktan sonra depodan çıktı.

Uykusunu açmak için herhangi bir radyo kanalında çalan kıvrak şarkıya eşlik etmeye çalışıyordu. Eczane ve depo arasında uzak bir mesafe olması çok fazla şarkıyı eskitmişti.
Nakliyatı tamamlayıp uykusuzluğun da vermiş olduğu yorgunlukla eve doğru yol aldı.

Hiç hızını kesmeden devam ediyordu sağanak yağmur. Eun Kyung yağmuru severdi. Aslında en çok kar'ı severdi ama yılın ilk karına henüz zaman olduğundan diğer mevsimler yağmur ile idare etmesi gerekiyordu.

Diğer yandan Seok Jin günün bu erken saatinde neden koşuya çıkmakta ısrar ettiğine şuan hiçbir anlam veremiyordu. Üstelik bu havada... İlk başta ince ve az yağan yağmurun neden aniden arttığına da bir anlam veremiyordu. Seok Jin neden bu kadar çok anlamsız işe bulaşıp duruyordu ki? Yanlış zamanlarda yanlış kararlar vermekte üzerine yoktu doğrusu.

Tamamen su içinde kalmış ıslak ayakkabılarına aldırmadan eve yetişmek için hızla koşuyordu. İnce sporcu atleti ve şortu onu yağmurun zayıf soğuğundan koruyamıyordu. 

Patikanın hemen yanındaki caddeden önce korna sesi, ardından ise sürekli olarak ismini duyduğunda yavaşlayarak yönünü o tarafa verdi.

Eun Kyung onu bu şekilde görünce acıyıp yardım etmek istemişti ve dikkatini çekmek için arabanın koltuğunun ıslanmasına rağmen açık camdan ona seslendi. Yağmurun aşırı sesi onun sesini bastırdığı için zor olmuştu.

Seok Jin sonunda onu duyduğunda Eun Kyung güleç bir yüzle camdan yana eğildi ve "Hadi, atla." dedi.
Şaşkınlık ile dehşet arasında bir yerde kalmıştı SeokJin'in yüzü.
"Ben senin bildiğin erkeklerden değilim." derken kollarını vücuduna sarmış birkaç adım gerilemişti.

"Saçmalamayı kes, seni evine bırakacağım." Eun Kyung gözlerini devirme isteğine karşı koyup karşısındaki ıslak şaşkına başıyla yan koltuğu işaret etti. Anlaşılan bu ilişkideki sert taraf kendisi olacaktı.

Seok Jin, ön koltuğa oturduğunda Eun Kyung'a teşekkür etti, birbirine çarpan dişleri arasında. Büyük ihtimalle hasta olacaktı. Eun Kyung arka koltuğa uzanıp kutuların üzerini örttüğü kirli örtüyü ona verdi. Hiç yoktan iyidir, tarzı bir düşünce şimdiki gibi zor zamanlar içindi zaten.
Jin örtüdeki tozlara aldırmadan sıkıca sarındı. Yeterince üşümüştü.

"Evinin adresini bilmiyorum." Eun Kyung arabadaki ılık havaya alışması için bir süre bekledi ve en sonunda beklerken izlediği sırılsıklam olan genç adamdan adresi söylemesini istemişti.
"Oh, üzgünüm. Düz devam edip ışıklardan sağa dön... " Sessiz geçen kısa araba yolculuğu Jin'in apartmanının önünde son bulduğunda adres tarifi dışında konuşmayan ikili vedalaşmak için doğru sözcükleri arıyordu.

"Teşekkür ederim EunKyung-sshi. Bana büyük bir iyilik yaptın."
"Önemli değil. Görüşmek üzere." Gerçekten onunla tekrar görüşmek istiyor muydu EunKyung? Kesinlikle, evet. Lanet olası çok yakışıklıydı ve bu geçerli bir nedendi onun için.

Seok Jin gülümseyerek kapıyı açıp adımını attığında Eun Kyung boğazını temizledi ve "Imm... Kim Seok Jin! Örtüyü alabilir miyim?" dedi. Yaptığı kabalığın farkındaydı. Fakat eğer deponun olmasaydı tabiki de örtüde takılı kalmazdı.. Yine de öyleydi işte. En azından Seok Jin kaşlarını hafifçe çatarak özür diledi ve örtüyü arka koltuğa attı.

Yağmur şiddetini azaltmıştı. Seok Jin arabadan tamamen inip "Tekrar teşekkürler Eun Kyungsshi. Dikkatli git. " diyerek apartmandan içeri girdi. Eun Kyung onun göremeyeceği samimi bir gülümsemeyi sunmuştu sadece.
"Sen benimle dalga geçersin ama seni eve ben bırakırım prenses."

NAMELESS •  ☑︎ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin