Yağmurlu bir haftasonunun geride bıraktığı küçük su birikintilerinden kaçarak otobüse yetişmeye çalıştı Soo Ji.
Kapının önünde nefes almak için yavaşladı ve otobüsün yüzüne kapanan kapısına hayretle bakakaldı. Otobüs hareket ettiğinde bile olduğu yerde dikiliyordu.
"Tekerin patlar umarım!" Sinirlerine hakim olmaya çalışarak ayaklarını yere sertçe vurdu ve sonraki otobüsü beklemek için dönüp durağa oturdu.Mavi yağmurluğunun şapkasını örttü. Uzun saçlarını az da olsa saklıyordu. Başını oturduğu yerin arkasındaki cam duvara yasladı. Kulaklığından yükselen müziğin ritmine bıraktı kendini.
4 şarkılık zaman beklediğinde sonunda otobüs gelmişti. Sessiz sakin bir köşeye geçip kampüsün yakınına kadar elindeki kitaptan birkaç sayfa okuyabilmişti. Kitaplarda mutlu sonlar olurdu. Bu yüzden Soo Ji her zaman kitabın son sayfalarını okuyup bırakırdı. Zaten amaç sona ulaşmak değil miydi?
Soo Ji, YoonGi'yi görecek olmanın verdiği heyecanla hızlı adımlarla fakülteye ulaştı. Her okul günü aynıydı. Giderken mutlu olur, dönerken kırgın olurdu bir yanı. Sadece ondan haberinin olmasının bile yeteceğini düşünüyordu önceden. Ama şimdi, bir adım daha ilerlemek istiyordu.
Hiçbir zaman onunla konuşmaya cesaret edemedi. Yanı başında olup, ona soru sorduğunda bile. Belki biraz aşağılayıcı bir soruydu ama bu onun için önemsiz bir ayrıntıydı. Dilsizle dahi karşılıklı oturup onun derdini dinlerdi ama Min YoonGi için her şey farklı işliyordu.
Genellikle yaptığı gibi derse geç kalmıştı yine. Gürültülü bir şekilde amfiye girdi ve birkaç sıraya çarparak herkesin dikkatini üstünde topladı.
"Özür dilerim." diye fısıldadı ve kimseyle göz göze gelmemek için kürsüye doğru eğilip hemen arka sıralara ilerledi. Tabii merdivenleri adımlarken birkaç kez tökezledi."Neden geç kaldınız bayan Do? Bu aralar okulla pek ilgilenmiyor gibisiniz." Bayan Kim tüm imalı bakışlarını siyah çerçeveli gözlüğünü burun kemerine indirerek açığa çıkarmıştı.
Hep bu kadına denk gelmek zorunda mıydı? Soo Ji yerine oturup çantasını yan sırasına bıraktı ve kendine biraz düşünme payı bırakarak "Kedimi gömdüm bu yüzden geç kaldım Bayan Kim. Özür dilerim tekrar. " dedi.
Amfiden gülüş sesleri yükselirken Bayan Kim tek hareketiyle onları susturdu.
"Kedin öleli epey bir süre olmadı mı?" Kaşının tekini kaldırarak sorduğunda diğerleri tekrar gülmüştü. Bu amfidekilerin tek eğlencesi muhtemelen Bayan Kim ve Öğrenci Do SooJi müsabakalarıydı.Do SooJi bunu hatırlayacağını biliyordu ama ona her zamanki 'otobüsü kaçırdım' bahanesini ileri sürmek istememişti. Bu bahanenin vadesi dolmak üzereydi. Neyse ki onu da kedisinin yanına gömerdi...
"Bugün de onun eşi öldü. Zavallı, dayanamadı tabi yalnızlığa." Üzgün bir sesle mırıldandı SooJi. Buna inanmasını beklemiyordu ama şimdilik oyalamak için yeterdi."Otur. Bir sonraki dersin konusunu sen anlatacaksın. Hazırlıklı gel ve sakın başka kedin ölmesin."
İnsanların gülüşleri arasında yerine oturdu SooJi. Derin bir nefes alarak dikkatini dersi anlatmaya başlayan Bayan Kim'e verdi. Sonra amfiye girdiğinden beri bakmadığı YoonGi'ye kaydı gözleri. Muhtemelen az önceki gülüşü suratında asılı kalmıştı. Dudakları hafif yukarı kıvrılmış kürsüye bakıyordu.Do Soo Ji ~
Sıradan bir şekilde okuldan çıkmıştım ama okulun hemen karşı kaldırımında ortalama bir Kim Seok Jin ancak bu kadar belirebilirdi. Onun yine YoonGi'yi beklediğini düşünüp gözlerimi kaçırarak yoluma devam ettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NAMELESS • ☑︎
Fanfiction" Sahip oluş yoktur. Sadece oluş, son nefesi vermeyi, nefessiz kalarak boğulmayı özleyen oluş vardır. " - Franz Kafka. ❄︎❅❆❅❄︎ Min Yoongi / Kim Seokjin bxg