₂₂büyü

2.3K 229 78
                                    



:Min YoonGi:

Önceliklerimi belirlemede hiçbir zaman iyi olmamıştım. Ne zaman 20 saat boyunca aralıksız bir şekilde uyudum, o an benim için asıl önemli olan şeyin ne olduğunu anlamıştım. Uyku... evet, kesinlikle bu.

YooNa'yı sırf uyumak için ektiğim zamanlar olmuştu. Diğer arkadaşlarımdan bahsetmiyorum bile.

Peki, şimdi ne oldu? Güzeller güzeli uykumu terk edip SooJi'nin yanına gidiyordum.
Bugün hafta sonuydu. Yani benim erken uyanmış olmam tamamen yanlış ve doğanın kaldıramayacağı bir hareketti. Bu yüzden yağmurluydu hava.

Hem bu SooJi için ilk kez uykumu feda edişim değildi. Geçen hafta EunKyung ek teslimat yüzünden eve geç geleceği bir gün, gece yarısı beni arayıp yalnız başına korktuğu için konuşmak istemişti. Tabii bunu bana söylememişti. Seok Jin ertesi sabah bir genç kızın o saatte çalışmasındaki yaşadığı sinir evresini bana anlatmıştı.

SooJi bana baş ağrısı yüzünden uyuyamadığını bahane göstererek konuşmuştu birkaç saat. Onu hiç sorgulamadım, uykum var kapat artık, demedim. Sadece anlattıklarını dinledim. Ve uykudan daha güzel şeylerin olduğunu o an anladım. SooJi uyuyakaldığında sakin ve tek düze nefes alış verişlerini dinlemek iyi hissettirmişti.

Konumuza dönersek SooJi hafta sonu çalışılan bir işi ne diye kabul etmişti anlayamıyordum. Bu kızın uykunun kutsallığının farkına varmadığına eminim. Belki de nasıl güzel uyunduğunu bilmediği için bu zevke erişememiştir daha. Böyle bir şey mümkün mü? Her neyse...

İşin aslı Jinyoung denen pandayla fazla iyi anlaşıyorlardı. Geçenlerde onları parkın kafesinde kahve içerken yakaladım. Bir erkek için birlikte kahve içmenin ne demek olduğunu bilmiyor mu? Ben onunla bir şeyler yiyip içerken çok mutlu oluyordum. Belki Jinyoung pandası da mutlu oluyordur... Evet, sırf bu sebeple artık SooJi çalıştığı sürece ona eşlik etme kararı aldım. Yine bol yıldızlı, güzel kararlar alınabilecek bir bahar gecesiydi...

İnternette o anki ruh halimle ilgili bir araştırma yaptım. Her ne kadar soğuk algınlığı diye zorlasam da kıskandığımı yazıyordu. Min YoonGi, kıskanmazdı. Özellikle SooJi'yi... ve ben hala kıskanmadığımı düşünüyorum, arama sonuçlarının acizliği olmalıydı tüm bunlar. Her genç kız panda kılıklı iş arkadaşıyla bir kupa kahve içebilirdi, eğlenceli bir sohbete dalıp sayısız kez gülebilirdi.

Ama SooJi hariç... Çünkü SooJi'nin gülümsemesi çok güzeldi.

Kalabalık kafeye rağmen Pandanın karşısındaki SooJi'nin yanına oturmam pek Min YoonGi'lik değildi elbette. Telefonumu cebimden çıkarıp SooJi'nin masanın üzerinde duran telefonunun yanına koymam da benlik değildi. Ve özellikle telefonuma taktığım Rilakkuma süsü hiç ama hiç bana uygun bir davranış değildi. SooJi ona hediye ettiğim süsün çift eşyası olduğunu bilmiyordu. Yani en azından o ana kadar. Gözlerinde şaşkınlık ve parlaklıkla bana baktığında Min YoonGi olmanın gerektirdiği şeyleri boş vermeye karar vermiştim. Benim sayemde mutlu olduğunu bilmek ve buna şahit olmak kalbimi ısındırıyordu.

SooJi'yi eve bıraktığım geceden beri iki hafta geçmişti. Aramızdaki görünmez engeli atlattığımızdan beri iki hafta... Bu süre içinde SooJi bana ondaki güzellikleri göstermişti daima. Neden farklı olduğunu anlatmıştı yaşantısıyla...

O benim cesaretim olmuştu. Çünkü sayesinde bir eğlence şirketinin seçmelerine katılacaktım. İlk başlarda benim yerime başvurduğu için ters davranmıştım ancak SooJi asla pes etmemiş bana kırılıp gitmemişti. Hayallerimi biliyordu, beni anlıyordu... Ona minnettardım. Aksi halde kesinlikle buna cesaret edemezdim. Yanımda Yeraltı Tayfası ve Jin'den başka kimse yoktu. Ailem üniversiteyi bitirmemi istiyordu, YooNa da öyle... prestijli bir meslek seçip hayatımı kurtarmalıydım.

NAMELESS •  ☑︎ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin