"Kyunggie bana yardım et, lütfen." SooJi çaresiz ses tonuyla salonda televizyon izleyen arkadaşına seslenirken elbisesinin fermuarını çekmeye çalışıyordu.
EunKyung oflayarak odaya girdiğinde şekilden şekile giren SooJi'yle gülmesine engel olamadı. SooJi'nin sırtı kapıya dönüktü. Bu yüzden EunKyung elini ağzına kapatmış kahkahalarını tutuyordu.
"O televizyonu satıp kendime XL elbiseler alacağım! Neden bana yardıma gelmiyorsun?" Yüksek ses tonuyla yeniden seslendikten sonra arkasına döndü. Çok sinirlenmişti, ancak EunKyung'u görünce aniden ruh hali değişmişti.
"Kyunggie~" Dudağını sarkıtıp sırtındaki fermuarını işaret etti. EunKyung kıkırdayarak yanına ulaştı ve ona fermuarını kapatma konusunda yardım etti.
"Onu görünce hala aynı heyecanla doluyorum." derken düşünüyordu SooJi. "Hatta görmesem, duymasam bile. " Yüzünü tedirgin bir tebessüm kapladı sonra.
Aradan iki hafta geçmişti ve her şey yolunda gidiyordu. -Aslında bu onu bir yandan korkutuyordu -
YoonGi ile daha samimilerdi. Elbette hala arada bir ters konuşuyordu ama artık sonrasını toparlamaya çalışıyordu YoonGi. Onunla şimdiye kadar bir dondurma dükkanına gidip dondurma yeme yarışı yapmışlardı, başka bir gün erişte yeme, başka bir gün pizza... SooJi kilo almıştı. İkisi de yemek yemeyi sevdiği için buluştuklarında mutlaka uğradıkları yer bu tarz bir dükkan oluyordu.Havalar ısınmaya başlamıştı. Belki de YoonGi'yi daha ılımlı yapan etkenlerden biri de buydu. Telefon mesajlaşmaları hala aynıydı. SooJi mesajlaşmak istese bile Yoongi sadece gerekli kısa cevapları veriyordu. Ve en önemlisi de YoonGi SooJi'ye sevimli bir Rilakkuma telefon süsü almıştı. Aslında kendine aldığını ve sonra çok çirkin olduğu için SooJi'ye verdiğini söylemişti. Gerçeği YoonGi'den başkası bilemezdi.
YoonGi'yi parktaki küçük gölün yanında banklardan birinde otururken görünce adımlarını hızlandırdı SooJi. Yanına ulaştığında banktaki boş yere oturdu.
YoonGi onu gördüğünde sırtını bank'a yasladı ve gülümsedi.
"Sana bir şey dinletmek istiyorum." cebinden çıkardığı kulaklığı mp4'üne takıp içindeki şarkıları kurcaladı.
SooJi ise dudaklarını birbirine bastırmış YoonGi'yi bekliyordu. Aynı zamanda az önce kısa bir an koştuğu için derin nefesler aldığını belli etmemeye çalışarak dinleniyordu.YoonGi kulaklığı SooJi'ye vermek yerine SooJi'nin saçlarını geriye attı ve kulaklarına taktı. Şu an gergin olduğu için ne yaptığını farketmiyordu muhtemelen. SooJi kendisine yaklaştığında nefesini tutmak zorunda kaldı. Ciğerlerindeki ağrıyı hissediyordu.
YoonGi bir şarkıyı başlattığında SooJi kulaklarına dolan ritme bıraktı kendini. İsimsiz tedirgin bir gülümsemeyle SooJi'nin tepkilerini ölçmeye çalışıyordu. SooJi başını kulaklarına çarpan bassın ritmiyle salladı. Dudaklarını bir gülümseme ele geçirdiğinde YoonGi de gülümsedi. Hoşuna gitmişti.
SooJi, kulaklıktan yükselen YoonGi'nin sesini duyduğunda gözlerini büyütüp yanındaki bedene baktı. YoonGi parçada müziğe olan tutkusundan bahsediyordu. Her şeye rağmen vazgeçmeyeceğinden falan. SooJi sözlere mi yoksa YoonGi'nin sesine mi dikkat kesileceğinden emin değildi.
Şarkı sonlandığında kulaklığı çıkardı ve ifadesiz bir yüzle YoonGi'ye baktı. O ise beğenmediğini düşünerek gergin bir şekilde alt dudağını dişliyordu.
"Sen bir dahisin! Aman tanrım!"
YoonGi'nin duyduğu heyecanlı ses tuttuğu nefesi vermesini sağlamıştı. Ancak o zaman kendini sıktığını farketti.
" Yapımcılığı bana ait. Duyduğun şeylerin tamamı... "
Rahatlayarak gülümsedi YoonGi. Aslında tam olarak ne diyeceğini bilemediği için bir şeyler saçmalamış gibi hissetti. Yine de SooJi'nin bunu sorun etmeyeceğini bildiği için üzerinde çok durmadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NAMELESS • ☑︎
Фанфик" Sahip oluş yoktur. Sadece oluş, son nefesi vermeyi, nefessiz kalarak boğulmayı özleyen oluş vardır. " - Franz Kafka. ❄︎❅❆❅❄︎ Min Yoongi / Kim Seokjin bxg