YooNa'nın gelmesi için onu çağırdığı yer SeokJin, YoonGi, o ve sevgilisinin sürekli birlikte takıldıkları sessiz pastaneydi.
Bu tarz buluşmalarda genelde herkes gürültülü şekilde eğlenirken YoonGi asabi haliyle sürekli birbirleriyle temas halindeki çifti izlerdi. Bu onu deli etse de gözlerini ya da aklını o ikisinden ayırmakta zorlanırdı.Şimdi eski hallerini düşündüğünde gülümsedi. Daha çok korumacı bir abi gibi yaklaştığını fark etmişti. Sandalyeyi çekip usulca oturduğunda tahta parkede bıraktığı ses ile sandalyesini masaya yaklaştırdı. YooNa'nın yüzü yorgun görünüyordu. YoonGi onun sevgilisine gerçekten değer verdiğini biliyordu. Bu yüzden karşısındaki kişinin bu haline şaşırmamıştı.
"Senin için de bir şeyler sipariş ediyorum." YooNa kibar bir şekilde söylediğinde YoonGi başıyla onayladı.
Buna alışmıştı. YooNa her şeyin kendi istediği gibi ve mükemmel olmasını isterdi. Ancak onun elinde olmayan bir sebeple hayatı mükemmel ilerlemiyordu anlaşılan.YoonGi ona ne olduğunu sormayacaktı. Zaten kendini hazır hissettiği zaman eğer anlatmaya ihtiyacı varsa anlatırdı. YoonGi genelde bu tarz şeyler için sabırsız değildi. Boş boş beklemek onun tarzıydı.
YooNa titrek nefesler vererek masaya görünmez çizgiler çizen parmağını takip ediyordu. En sonunda omuzlarını kaldırıp bıkkınca düşürerek sırtını dikleştirdi ve doğrudan YoonGi'ye baktı.
Garson masaya iki limonlu cheescake ve YoonGi'nin içinde değişik bitkisel otların varlığına emin olduğu meyve sularını ikram etti. Şimdiden ıhlamur ve biraz da tarçın kokusu dolmuştu burnuna. Garson gittiğinde YoonGi dudaklarındaki kuruluğu gidermek için önündeki bardaktan bir yudum aldı. Ihlamurun hafif acı tadı boğazına ulaşırken bu sefer de ihtiyaçla cheescake'inden bir çatal alıp yedi. Şimdi daha iyiydi.
YooNa onun bu aceleci tavrına kıkırdadığında YoonGi mahcupça gülümsedi.
En sonunda genç kız tekrar ciddi bir yüz ifadesine bürünürken YoonGi sandalyesini geriye çekip arkasına yaslandı ve sağ bacağını sol bacağının üzerine attı."Ayrıldık."
"Evet, bunu biliyorum. Zaten söyledin. "
YooNa göz devirdikten hemen sonra devam etti. Nereden başlayacağını bilemediği için en basit cümleyle giriş yapmıştı.
"Klasik bir film gibi... İki aşık asla ayrılmayacaklarını düşünür. Ya da belki de sadece biri böyle düşünüyordur. Çünkü diğeri aldatır. Ayrılırlar. Bu kadar."YooNa gelişigüzel bir omuz silkmeyle noktaladı sözlerini. YoonGi şaşırmıştı, çünkü YooNa'nın hiç aldatılabilecek biri olduğunu düşünmemişti. Aslına bakılırsa hiç kimse aldatılmayı hak etmezdi. YoonGi onların ayrılış nedenlerine üzülmüştü. Ve bu konuda samimiydi. YooNa'nın gözlerindeki hayal kırıklığı ona aksini düşündüremezdi.
"Üzülme, zaten gözüm pek tutmamıştı." YoonGi'nin gözlerini kısarak söylediği bu şey diğerini gülümsetti.
"Erkekler kendi aralarında birbirlerini böyle mi teselli ediyor?"
YoonGi kaşlarını çatarak düşünüyormuş gibi yaptı ve başını sağ omzuna doğru yatırırken cevapladı.
"Yaklaşık olarak...""O zaman yeni yöntemler geliştirmelisiniz." YooNa aniden üzgün bi yüz ifadesine bürünmüşken gülümsemeye başladı. "Çünkü fazla işe yaramıyor."
YoonGi masaya doğru eğilerek onun gülümsemesine karşılık verdi. "Aklın dağıldı ama, değil mi?" Bilmiş bir şekilde bakarken söyledi.
"Evet, geldiğin için teşekkür ederim." YooNa'nın bakışları yumuşarken sıcak bir tonda söyledi. Gerçekten minnettar olmalıydı.
YoonGi, YooNa'nın kapısına gittiğinde neden olduğu saçmalıktan dolayı arkadaşını kaybettiğini düşünüyordu. Fakat YooNa yine eskisi gibi sıkıntıda olduğu zamanda YoonGi'yi aramıştı. Çünkü YoonGi soğuk görünse bile yanındakilerin mutluluğunu önemser ve buna göre hareket ederdi. Şu an YooNa'nın iyi hissetmesi için uğraşıyordu bu yüzden.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NAMELESS • ☑︎
Fanfiction" Sahip oluş yoktur. Sadece oluş, son nefesi vermeyi, nefessiz kalarak boğulmayı özleyen oluş vardır. " - Franz Kafka. ❄︎❅❆❅❄︎ Min Yoongi / Kim Seokjin bxg