Sabahın ilk ışıkları ve annemin seslenişleri eşliğinde gözlerimi araladım. Sakince, derin bir nefes alıp gözlerimi tavana diktim ve düşünmeye başladım. Yeni şehir, yeni okul, yeni hayat, yeni başlangıçlar. Yine yeni yeniden. Kısaca hayatımdan bahsedecek olursak on yedi yaşında on birinci sınıfa gidiyorum, babam savcı. Babamın işleri için bazen şehir değiştirmemiz gerekiyor. Burası... eskiden birçok anımı biriktirdiğim bir şehir. Eski evimizi daha güvenli hale getirttirip düzenlemiş ve burada yaşamaya karar vermiştik. Çok da hatırlamıyorum ama babam yine işleri yüzünden şehir değiştirmiştik. Yani buradan gitmiştik. Çok üzülmüştüm çünkü geride bıraktığım ve benim için gerçekten değerli birkaç insan vardı burada. Her neyse. Dolan gözlerimi annemin ayak sesleriyle hemen sildim.
Kendime bir daha bu konuyu açmayacağıma dair söz vermiştim ama burası kırıklarımı tekrar açığa çıkardı. Daha sonra da işte işler dolayısıyla oradan oraya sürüklendik. Ben de sürüklendikçe sessizleştim ve sessizleştikçe yalnızlaştım. Açıkçası bunlar benim bilgim dahilinde gerçekleşmişti. Ama işler böyle gitmeseydi her şey benim için çok daha zor olurdu. Düşünsenize her gittiğiniz yerde arkanızda bıraktıklarınız oluyor. Güvenliğiniz için belki de bir daha hiç göremeyeceğiniz kişiler...
Derin bir nefes aldım. Ah, her neyse? Yine çok saçmaladım değil mi? Yavaşça yatağımdan kalkıp lavaboya gittim ve elimi yüzümü yıkadım. Lavaboda işim bitince odama geçip hazırlandım, aşağı indim, kahvaltı ettim, dişlerimi fırçaladım. Çantamı hazırladıktan sonra salona indim ve koltuğa oturup annemin gelmesini bekledim. Biraz gerginim. Muhtemelen babam yani dosyasını buradan yürütecekti. Benim yüzümden geldiklerini söylüyorlar ama ben buna pek inanmıyorum. Aklı çalışan kimse de inanmaz zaten. Eski okulumda sessiz sakin kendi halimde bir kızdım. Bir gün hani bilirsiniz ya böyle ergen, aptal, kendin, havalı sanan ve diğerlerine zorbalık yapan insanlar olur. Öyle bir kız grubu vardı işte. Neden bilmiyorum ama son zamanlarda bana fena halde kafayı taktılar. Sürekli uğraşıp beni rahatsız ettiler. Ben de en son dayanamayıp karşı tepki verdim. Tabi bana saldırdılar. Neyse ki o gün iki kişilerdi. Biri hızla üstüme yürüyünce kavga esnasında onu ittim. O da yere düştü. Anlaşılan sert düşmüştü. Kolu kırılmış. Aslında ben haklıydım ama ne çevirdilerse bir şekilde özellikle de kızın aldığı hastane raporu üzerine cezam okuldan atılmaya kadar çıktı. Neyse ki sonrasında olaya sıkı hukukçu babam dahil oldu ve onun yerine okul değiştirme kararı aldık. Şöyle ki oradaki diğer okullar ya beni kabul etmedi ya da çoğu kötü okullardı. Bu yüzden de şehir değiştirdik. Açıkçası ailem çoğu zaman beni pek umursamazlar genelde ilgisiz olurlar. Annem aşağı inince bana başıyla işaret verdi. Ben de ayağa kalktım, beraber evden çıktık, annem kapıyı kilitledi, arabaya bindik. Arabayı çalıştırdı.
Artık yeni şehir, yeni okul, yeni hayat ... Ya da ne saçmalıyorum ki? Hiçbir şeyin yeniden başlayacağı yok, sadece hayatım parçalara bölünmüştü ve bir parçasında tekrar buraya döndük bu kadar. Ben bunları düşünürken çoktan okula varmıştık. Ben okula girince annem de uzaklaştı. Büyük bir okulda okuyacaktım anlaşılan. Bulmakta çok zorlanmadığım müdürün odasına girince gözlüklerini indirip suratıma baktı. Eliyle karşısını işaret edip "Geç kızım" dedi. Gösterdiği yere geçtim.
"Hocam ben yeni öğrenciyim."
Ah hadi ama! Bilmiyordu sanki.
"Tamam kızım biliyorum. Adın neydi senin?"
"Su"
Sıkıcı bir kafa ütüleme seansının sonunda sınıfımı öğrenebilip müdürün odasından çıktım. Şimdi sıra sınıfımı bulmakta.
Bana pek dostça bakmayan aptalların yanından yüzlerine dahi bakmadan hızla geçtim ve yürümeye devam ettim. Şu sınıfı bir bulabilsem! Bu okulun mimarı sınıfımı nereye yerleştirdi? Derin bir nefes alıp aramaya devam ettim. Sonunda sınıfımı bulup zaferle sınıfa girdim. Umarım yarın sınıfın yerini hatırlarım. Burada herkes kendi havasındaydı. Ne bekliyorum acaba? Konfetili karşılama töreni mi? Bazıları tek tük dağılmış kendi halinde otururken yan taraflarda da kızlar farklı guruplarda sakız çiğneyip muhtemelen dedikodu yapıyorlardı. En arkalardaki sıralara doğru ilerlemeye başladım. Gözüme kestirdiğim boş sıraya doğru yaklaştıkça üzerimdeki bakışlar artıyordu. Bu saçmalık da ne, oturmayacağım, dönün önünüze. Arkamdan bir ses gelince kafamı o yöne çevirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ATEŞ VE SU
ChickLit"Pekala biri seni böyle sıkıştırsa ne yaparsın mesela?" Beni tekrardan sıkıca çekip duvar ve kendisi arasında iyice sıkıştırdı. Bacakları bacaklarımı engellerken ellerimi de tutup duvara yasladı. Onu baştan çıkarmak istercesine fısıldadım. Yüzüne ya...