35. Bölüm

148 6 1
                                    

       Topuklu ayakkabımın sesleri kulağımda hoş bir iz bırakırken Ege'nin koluna doladığım kolumu hafifçe hareket ettirdim. Beni rahatsız etmemek için dikkatliydi. İyi bir çocuktu. Ateş'in ekibindeydi. Emre ikimizin bir arada olmasının operasyon için iyi olmayacağını düşündüğünden sevgilimle beni ayırmıştı. Kaldı ki Ateş'in gözlerine baktıkça kararın doğru olduğunu tekrar tekrar anlıyordum. Elimle saçımı geriye savurup derin bir nefes aldım. Birkaç bilgi alıp ihalenin gidişatını değiştirecektik. Üzerimde siyah, bedenime yapışan ve dizimin bitiminde biten bir elbise vardı. Ah tabii bir de mükemmel bir yırtmaç... Üstünde incecik askılar vardı. Boynumda pırlanta kolye, kulaklarımda şerit küpe ve yüzümdeki makyajla büyüleyici görünüyordum. Tabii sevgilim de evden çıkmadan önce beni görünce bunu çok hoş bir biçimde dile getirmişti. Onu düşünme, nefes al. Ege beni belimden tutup son derece nazik bir biçimde masaya yönlendirdi. Hedefimizde birkaç adam ve bir kadın vardı. Benim ısrarlarım sonucu kadınla Ateş ilgilenmedi. Belki de tehdit demeliyim... Aksi takdirde ben de adamlara ulaşmakta geride durmam ve son derece sevgilimin de sevdiği silahlarımı adamlar üzerinde kullanırdım. Daha sonrasında ise sevgilimle anlaşma sağlandı. Ben birkaç yerde dolanıp onları yönlendireceğim. Durum kontrolünü üstleneceğim. Aktif rol ise bizde Ege'de olacaktı. Birkaç grup halindeydik.  Ege yaklaşık yarım saat sonra yanımdan ayrıldı. Kulaklıkla hepimiz iletişim halindeydik. Bizi kameralardan izleyip yönlendirmek için Ali ve Hakan vardı. Her şey birkaç saat içerisinde istediğimiz gibi devam etti. Emre'ye diğer tarafa geçebileceğinin işaretini verdim. Can'ın işi bitmişti. O da Ateş'in yanına gidecekti. Kulaklığı kulağıma iyice bastırıp sese odaklanmaya çalıştım. Olmuyor. Panikle geçebilecek sessiz bir yer aradım.  Neler oluyor. Terslik vardı. Analiz edip diğerlerinden haber alabilmek için sessiz ve boş olduğundan emin olduğum bir odaya hızla daldım. Gözlerim kocaman açıldı. Gözümü kapatıp elimi önüme getirdim.

"Çok özür dilerim. Lütfen... Ben aslında hiç gelmedim."

Kapıyı kapatıp çıktım. Bir dakika... Ateş! O kadın... Hızla arkamı döndüm. Koşarak lavaboya gittim. Çığlık atmak istiyorum. Seni öldürebilirim, o odayı yakabilirim Ateş! Ağh! Sakin ol. Boş olduğundan emin olduğumda kapıyı kapadım. Hızla Emre'yi aradım. 

"Emre! İş böyle yürümeyecekti... Plan bu değildi! Neler oluyor! Söz vermişti. Oyunu kurallarına göre oynamıyor!"

"Su, lütfen sakin ol. Bak şu an kritik bir noktadayız. Lütfen..."

"Ne! Sakin olup o kadını becermesini mi bekleyeceğim. Kulaklığı da açsın mı? İniltilerini dinleriz."

Diğerlerinin de bizi dinlediğini fark ettiğimde gözlerim kocaman açıldı. Aramayı sonlandırdım. Ve kulaklığı kulağıma taktım. Bizi duyuyor olmalısın Ateş. Diğer ekipteki herkes de duyuyordu...

"Madem oyunu kurallarına göre oynamadınız, öyleyse kuralları yeniden yazarız..."

"Su!"

"Lütfen. Sakin ol düşü..."

"Oyunu hızlandırıyorum. Merak etmeyin. Ateş'in işi bitmeden oyun çoktan bitmiş olacak. Eğer bir sevgilisi, söz verdiği bir sevgilisi olduğu aklına gelirse onu zaten uyardığımı ona hatırlatın."

"Su bekle! Geliyorum."

Kulaklığı kapatıp cüzdanıma attım. Rujumu tazeleyip lavabodan çıktığım ve işin en üstündeki saatlerdir beni izleyen adama doğru ilerledim. Yanına vardığımda tutkulu bir biçimde gözlerine baktım. Ahmak herif... İşin bitti. Gözüm ilerideki Emre'ye kaydı  Özge kolundan sıkıca kavramış sakinleştirmeye çalışıyordu. Tek kaşımı kaldırıp onlara baktıktan sonra gülümseyip yanımdaki adama döndüm. Kulağına yanaşıp kadınsı bir tonda fısıldadım.

ATEŞ VE SUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin