Korkarak gözlerimi açtım. Hayır! Birden yere yığıldı. Derin bir nefes aldım. Adamı elinden vurmuştum ve o da sonrasında adamı yere yığmıştı. Hızla gözümün yaşını sildim. Gözlerim kocaman açılmış kendime gelmeye çalışırken Ateş beni hızla kolumda tutup arabaya bindirdi. Mert arabayı çalıştırınca oradan uzaklaşmaya başlamıştık ki Ateş konuştu.
"Gerçekten! Silah kullanmayı bilmiyordun değil mi?"
Yüzümde küçümsercesine bir ifade oluşturup ona döndüm.
"Seni öldüreceğimden mi korktun?"
Tek kaşını kaldırıp ukala bir ifade takınarak bana cevap verdi.
"Sen korkmadın mı?"
"Aslına bakarsan? Hayır! Aslında sana nişan almıştım ama birkaç santimetre ile kaçırmışım."
"Bazen acaba ne kadar aptal olduğunun farkında mısın diye düşünüyorum. Sence buna inandım mı? Ama gerçi farkında olsan aptal olmazdın. Ama yine de farz edelim ki beni vurdun. Başına neler gelir sence? Sen bunu kullanamadığın o küçük kafanla bir düşün istersen."
Aşağılayıcı ve sahte bir biçimde gülümsedim.
"İnanmanı isteseydim..."
Gülümsemeyi kesip hissiz bir biçimde ona baktım.
"İnanırdın."
Kafamı cama çevirdim ve derin bir nefes aldım. Tekrar önüme döndüm ve elimin titremesini kontrol altına alıp silahı ona uzattım.
"Bununla işim kalmadı."
Agresif bir tavırla elimden silahı aldı ve ön koltuğa attı.
"İnmek istiyorum."
"Biraz uzaklaşalım. Bekle. Bu arada seni yanımda gördüler, adamları senin yüzünden yaralandı. Bundan sonra dikkatli olursan iyi olur. Gerçi sen baban sağolsun dikkati öğrenmiş olmalısın..."
Birincisi benim değil senin yüzünden yaralandı. İkincisi yine senin yüzünden bir de hiç alakam olmayan şeylere bulaşıp suç işledim ve bir sürü düşman edindim, çok teşekkürler ya!
"Bu olanlardan kimseye bahsetmeyeceksin."
Olur ya patlayım ben kendi kendime. Yeter ya. Çık git hayatımdan. Baş belası kurtulamıyorum, onun yüzünden başıma gelmeyen kalmadı. Derin bir nefes alıp sakince konuştum.
"Tamam."
Böyle biriyle, böyle insanlarla aynı arabadayım. Çok olmasa da iyiyim. Şu anlık onlardan pek de bir zarar gelmedi. Savcının kızı bir tane mafya ile aynı arabada suç işlediği yerden uzaklaşıyor. İmkansız gibi... Hatta imkansız. Kabus mu rüya mı bu yaşadıklarım? Gerçek mi? Telefonumu çıkartıp Azra'ya mesaj attım.
-Günaydın.
-Günaydın.
-Ne yapıyorsun?
-Hiç. Okuldayım. Sen neredesin?
-Bugün gelmek istemedim. Boş ver. Neyse ben seni meşgul etmeyeyim sonra konuşuruz.
-Bay bay
Telefondan kafamı kaldırmamla Ateş'in sinirli bir halde tek kaşı havada beni izlediğini fark ettim.
Kaşlarını çattı kolumu sıkıca tutup beni kendine çekti. Birden nefesim kesilip kalp atışım hızlanırken ne olduğunu anlamaya çalıştım. Sert ses tonu ile konuştu dişlerinin arasından.
"Burada olanlar burada kalacak. Anladın mı?"
"Adamlardan henüz tam olarak kurtulmadık bile ama sen koşa koşa birilerine anlattığımı mı düşünüyorsun? Birilerine anlatsam şimdiye kadar çoktan haberin olurdu değil mi? Yoksa o kadar da güçlü değil misin?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ATEŞ VE SU
ChickLit"Pekala biri seni böyle sıkıştırsa ne yaparsın mesela?" Beni tekrardan sıkıca çekip duvar ve kendisi arasında iyice sıkıştırdı. Bacakları bacaklarımı engellerken ellerimi de tutup duvara yasladı. Onu baştan çıkarmak istercesine fısıldadım. Yüzüne ya...