Her şey beden hocasından kaçarken onun dolabına saklanmamla başlamıştı.
Ya da ben öyle sanıyordum.
🏀
Kapıya en uzak olan dolaba doğru koşmaya başladım. Dolabı açtığım gibi kendimi içine attım.
Kapının gıcırtısını duyduğum gibi nefesimi tuttum. All...
İnsanlar alkışlamaya devam ederken onlar sahneye gelmişlerdi. Ve şarkı çalmaya başladı.
Bana ellerini ver...
Çok klişe.
"Sidelya?"
Yan tarafımdan gelen sesle kafamı o taraf çevirdim. Alaz karşımda durmuş gülümseyerek bana bakıyordu.
"Alaz? Ne işin var burda?"
"Gelinlik giyen kişi benim halam"
Bir şey diyeceğim sırada babam kaşlarını çatıp Alaz'a bakarak konuşmaya başladı.
"Sen Begümün yiğenimiydin?"
"Evet" dedi Alaz ve yanımdaki sandalyeye elini koydu.
"Oturabilir miyim?"
"Tabii" dedim ve çaktırmadan onu süzdüm. Simsiyah bir takım giyinmişti. Saçlarıda herzaman ki salaştı.
mşllh mşllh
"Çok güzel olmuşsun"
"Biliyorum" dedim.
Ne dedim?
Biliyorum mu?
Allahım rezillik.
Alazın yüzüne baktığımda şaşırmışçasına bana bakıyordu.
"Yani teşekkür ederim demek istedim"
O sırada şarkı değişti ve yerine perhaps çalmaya başladı.
Ah işte şimdi klişelikten çıkmışlardı. Genç çiftler yavaş yavaş ayağa kalkıp dans etmeye başlamışlardı bile.
"Dans edelim mi?"
Bana elini uzatmış olan Alaz'a baktım ve elini tuttum.
"Olur"
ohh götür taş gibi çocuğu götürr
You won't admit you love me And so how am I ever to know? You always tell me Perhaps, perhaps, perhaps
Alaz ellerini belime koyunca bende ellerimi boynuna doladım. Ve ona ayak uydurmaya başladım. İlk başta iki adım geriye gitti, sonra iki adım öne. Kulağıma eğilip fısıldadı "Ayakkabılarıma bas, hızlanacağım"
"Canın acımasın"
"Hadi" diyince ayaklarının üstüne çıktım.
A million times I've asked you, And then I ask you over again You only answer Perhaps, perhaps, perhaps
Ayaklarına basan ben yokmuşçasına çok güzel dans ediyordu.
If you can't make your mind up We'll never get started And I don't wanna wind up Being parted, broken-hearted
So if you really love me Say yes, but if you don't dear, confess And please don't tell me Perhaps, perhaps, perhaps
Beni ayaklarından indirdi ve elleri belimden çok az aşşağıya inerek belimle kalçamın başladığı yeri koydu ve belimi şarkıyla uyumlu olarak iki yana sallamaya başladı.
Ellerini tekrar belime çıkarttı ve elini öe uzatttı ve bana "Geriye git ve dönerek gel" dedi.
Dediğini yaptım.
İlk geriye gittim sonra dönerek geri geldim.
Ellerimiz beni sarmışken beni hafif eğdi.
If you can't make your mind up We'll never get started And I don't wanna wind up Being parted, broken-hearted
So if you really love me Say yes, but if you don't dear, confess And please don't tell me
Perhaps, perhaps, perhaps
Beni geriye doğru yatırdı ve o da üstüme eğildi. Ağır bir hareketle ikimizide doğrultu.
O sırada alkış sesi gelmeye başladı. Etrafa bakınca pistteki herkesin oturduğunu ve bizi alkışladığını gördüm.
Gülümseyip gözlerimi kaçırdım ve Alaz'dan hafif uzaklaştım ve "Masaya geçelim mi?" diye sordum.
Beni kafasıyla onayladı ve elini belime koyup beni yönlendirdi.
Masaya geldiğimiz zaman babam çatık kaşlarla Alaz'a bakıyordu.
"Babacım?"
Gözlerini bana çevirdi "Efendim kızım?"
"Yok bir şey öylesine söyliyim dedim"
🏀
Düğün bitmiş biz eve gelmiştik. O danstan sonra bir şey olmamıştı. Alaz ailesinin yanına gitmesi gerektiğini söyleyip kalkmıştı. Bir daha da onu görmemiştim.
Derin bir nefes aldım, kapıyı açıp odadan çıktım ve salona girdim.
"Baba?"
"Efendim güzelim"
"Sence de konuşmamız gerek miyormu?"
"Gel otur konuşalım"
"Oturmak istemiyorum iyiyim böyle"
"Bak kızım söyliyecektim-"
"Ne zaman baba? Düğün gününde mi? Ya sen bana söylesen ben seni yargılayacak mıyım ya? Sana küsecek miyim ya? Hadi bak yeni olsa neyse ama 1 buçuk yıl diyorsun baba. 1 buçuk yıl yeni mi Allah aşkına."
"Ben sana söylemek istedim ama kıskanırsın diye-"
"Kıskanırsın diye mi? KISKANIRSIN DİYE Mİ? Baba ben öyel bir kız mıyım? Sen beni benden iyi tanıyorsun ben öyle bir şey yapmam çok iyi biliyorsun. Neden baba neden?"
"SENİN YÜZÜNDEN HAYATIMIN AŞKI BENİ TERK ETTİ"
"Benim-"
"ONA SENİ SÖYLEYİNCE AYRILDI BENDEN. PERİHAN'ADA BU YÜZDEN SENİ SÖYLEMEDİM. KORKTUM YİNE KIZIM YÜZÜNDEN ONU KAYBEDİRİM DİYE"
Gözlerim doldu, ağzım açıldı , kapandı.
Babam ise dediklerinin yeni farkına varıyormuşçasına gözlerini büyüttü.
"Sidel-"
Geri adım attım.
"Sizin kızınız olmak benim suçum mu anasını satayım"
Arkama bakmadan dış kapıyı açtım ve dışarı çıktım.
Üstüme askılı bir tişört, kısa bir şort, çıplak ayaklarımla evden ayrıldım.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
